~21. Bölüm~

189 6 1
                                    


Saat 22.30'da kadın öğretmenlerden biri, iyi olup olmadığımızı görmek için kızların odalarını kontrol etti. Sonra kapıyı arkasından kapatarak avluya çıktı. Saat 23.00'te dışarıdan büyük bir ses duyuldu ve hepimiz ne olduğunu anlamak için dışarı çıktık. Daniel yerde yatmış, sırtını ovuyordu. Gi Taek ve bizim sınıftaki erkek öğrenciler, duvardan aşağı atladılar. En son Jaewoo geldi. Dışarıyı gözetleme görevi ona verilmiş olmalıydı.

Her atlayan, sırayla bizim eve girerken onun sessizce atlayıp iki ayağının üzerinde yere inmesini bekledim. Onu beklediğimi görünce, hemen yanıma gelip bana sarıldı. Kollarımı ona dolayıp yüzünü görmek için başımı geri attım. "Akşam masada bana  bir şey söylemek istiyordun."

Kafa salladı ve saçımdaki yaprağı temizledi. "Dinlenme tesisinde de aynı şeyi mi söyleyecektin?"
"Evet, biraz konuşabilir miyiz? Yalnız."
Hanoktan bağırışlar, ardından kahkahalar yükseldi.
"Sanırım en fazla bu kadar yalnız kalabiliriz."

Gözlerimin içine bakarak gülümsedi. "Kız arkadaşım olur musun diye sormak istemiştim."

Kalbim duracak gibi oldu. İçimi tarifsiz bir his kapladı. Daha önce kimseyle sevgili olmamıştım. Karşımdaki
insan da amcamın karaoke barında tanıştığım anda itibaren aklımdan bir türlü çıkmayan Jaewoo'ydu. 4 ay sonra Amerika'ya döneceğim için ilişkimizin son kullanma tarihi olacağını biliyordum.

O zaman bitmese bile Jaewoo'nun yıldız olması meselesi vardı. Hem de popülerliği gün geçtikçe yükselecek bir yıldız... Yine de onunla olmak istiyordum.
"Evet," dedim ve cevabımı öpücükle mühürledim.

Hanokun içinde Gi Taek ve Angela, dinlenme tesisinden aldıkları cips, kurabiye, üçgen gimbap, sosis çubuğu paketleri ile çay, asitli içecek ve enerji içeceği kutularını etrafa saçıyorlardı. Sabah saatlerinde verdiğimiz büyük yer kavgalarından sonra yataklarımız duvar diplerine toplanmıştı. Herkes yuvarlak olmuş, abur cubur yığınından bir şeyler tırtıklıyordu.

Biz de Jaewoo'yla diz dize oturduk. Jaewoo, bir süre sonra yatak yığınınlarının arasından bir örtü çekip dizlerimizi örttü. Örtünün altında el ele tutuştuk. Gizli kapaklı iş çevirebildiğimi sandığım anda Sori'nin bize bakıp güldüğünü fark ettim.

Hayatımın en güzel gecelerinden birini yaşıyordum. Daha önce bırakın oynamayı, hiç duymadığım Kore'ye özgü oyunlar oynadık. Oyunlardan birine dudaklarımızın arasında tuttuğumuz kartları birbirimize veriyorduk. Kartı düşüren, enerji içeceği içmek zorundaydı. Hem eğlenceli hem de saçma olan bu oyunda ben hiç kaybetmedim ama Jaewoo bir kere kartı düşürdü ve dudaklarımız birbirine değdi.

Jaewoo enerji içeceğini kafaya diktiğinde, herkes bağırıp onunla dalga geçti. Bense yüzüm kızarmış, dudaklarım beklenmedik temastan uyuşmuş halde tek kelime edemeden olduğum yerde kaldım.

Saat sabah altıyı gösterdiğinde erkek öğrenciler, yarım saat sonraki uyandırılma servisine yetişmek için odalarına dönmek üzere duvardan tırmanıp gittiler. Önceki geceyi ayakta geçiren tek okul biz değildik sanırım çünkü, kahvaltıya gelen öğrencilerin hepsinin gözleri kıpkırmızıydı ve kimse birbirleriyle konuşacak halde değildi.

Jaewoo, Daniel, Sori, Gi Taek ve Angela'yla birlikte kahvaltı sonrası için doğa yürüyüşü etkinliğine yazıldık. Fakat bundaki asıl amacımız, tenha bir yer bulup kestirmektir tabii ki.

Sınıf arkadaşlarımızın hepsi, önceki gecenin uykusuzluğunun acısını otobüste çıkarmayı hayal ettiği için Seul'e dönüşte Jaewoo'yla risk alıp birlikte oturmaya karar verdik.

XOXOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin