~5. Bölüm~

387 11 5
                                    

"Bir arkadaşım, Seul'deki müzik okulunda müdürlük yapıyor," diye devam etti. "Eğer mülakat görüntülerini gönderirsen ben de tavsiye mektubu yazabilirim. Kore'de akademik yıl martta başladığı için de dönemin ortasından başlamamış olursun."

"Önce anneme sormalıyım, değil mi? Çoktan işe gitmişti tabii. Mesela daha önce çıkarmadıysan pasaport çıkartman gerekecek." Aslında pasaportum vardı. Fransızca sınıfıyla beraber Paris'e gidecektik ancak hastalandığım için onlara katılamamıştım. "Yorgun görünüyorsun." Eunbi, önümdeki çayını eline alarak, "Biraz Mozart çalış, sonra dersi bitirelim. Düşünecek çok şeyin var," dedi.

Söylediği şey, durumumu açıklamam için az kalıyordu. Daha fazla düşünecek ne vardı ki?
Kalbim hızla atıyordu. Avuçlarım terliyordu.

Annenle Kore'ye gitmek istiyor musun? Tanışmadığın anneanneni görmek istiyor musun? Daha önce hiç gitmediğin ama ailenin ana vatanı olan, yeni maceralar ve deneyimlere gebe Seul'de bir dönem geçirmek istiyor musun?
Bu soruların cevabı aynıydı. Evet.

✨✨✨✨✨✨✨✨

Sabahtan beri Kore, daha çok Seul hakkında araştırma yapıyordum. Şehrin nüfusu neredeyse on milyondu. Dünyadaki birçok şehirden daha kalabalıktı.

Adresini arattığımda annemin Seul'ün Gyeongbok Sarayı ve Bukchon Hanok Kasabası gibi tarihi yerlerinin bulunduğu Jongno bölgesinde oturduğunu fark ettim. Paris Baguette mağazasına da pek yakındı. Bölgeyi uydu bağlantısı üzerinden gezerken Eunbi bir link gönderdi. Linke tıkladığımda Seul Sanat Akademisinin sitesi açıldı. Son teknoloji binalar, çalışma odaları, iki katlı kütüphane, yenilenmiş öğrenci merkezinin karşısındaki yurt binaları ve dünyaca ünlü konser salonuyla, nefes kesici bir kampüstü.

Bir saat kadar sitede takıldıktan sonra uyuyakaldım. Alarm sesiyle uyandım. 14 saatlik uçuş öğleden sonra 15.00 sularında son bulacağını için o saate alarm kurmuştum. Yani Seul'de saat sabah 08.00'di.
Jaewoo'ya mesaj attım:

Jenny

-İndiniz mi?

Mesaj "görüldü" olmayınca varış zamanını yanlış hesapladığımı ya sa da henüz telefonunun açılmadığını düşündüm.
"Jenny?" Ön kapı açıldı. "Ben geldim."
Telefonu yatağıma bırakıp annemin arkasından mutfağa yöneldim.

Şaşırtıcı bir şekilde onunla Seul'e gitme fikrine itiraz etmedi. "Okulda yurt var. Hafta içi orada kalır, hafta sonu da seni ve anneanneni ziyaret ederim."
"Peki, okul ücreti?" Bu mantıklı sorusu iyiye işaretti. "Burs alabilirim. Eunbi klasik çelloda şansımın yüksek olduğunu söyledi."

Derin nefes aldı. "Her şeyi ayarladın, değil mi?"
"Orada da iyi eğitim alacaksam burada kalmamın bir mantığı yok ki. Orası daha iyi olabilir de. Sonuçta Asya." Güldüm. Annem başını salladı. Senin yanında olacağım. Son kelimeleri yüksek sesle söylemedim. Annem pek sevgi dolu bir ebeveyn sayılamazdı.
Onun yerine, "Anneannemi görmek istiyorum," dedim.

Bir dakika boyunca sessizliğini korudu ve sonra başını sallayarak, "O da seni görmek istiyordur," dedi.
24 saat içinde hayatımın tamamen değişmesine inanamıyordum. 6 ay boyunca Seul'de olacaktım. Odama döndüğümde telefonumu kontrol ettim. Mesaj görülmüştü ama cevap yoktu. Bu yüzden görüldü mesajını sevmiyordum. Psikolojik savaş gibiydi. Mesajımı okuduğunu ama cevap vermemeyi tercih ettiğini biliyordum artık.
Belki de bu işe fazla kafa yoruyordum. Benden daha önemli biriyle konuşuyor olabilirdi, mesela annesiyle.

Jenny

- Mafya bağlantım yüzünden sınırda alıkoyulduk deme sakın.

Mesajı yazdım, göndere bastım ve hemen pişman oldum. İnsanların eyleme geçmeden önce düşünmesinin bir sebebi vardı!
Şaka değil!
Mesaj gönderildi sonra da görüldü oldu.
Telefonuma baktım. 1 dakika geçti. 1 dakika daha. Midemde tuhaf bir bulantı oluştu.

XOXOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin