~9. Bölüm~

241 8 10
                                    

Zil çaldıktan 5 dakika sonra sınıfa girdiğim için herkes bana döndü. Öğretmen bile bir öğrencinin okulun ilk gününde sınıfa geç gelmesine anlam verememiş, şaşırmış kalmıştı.

"Başka okuldan geçiş yapmış," dedi Jaewoo arkamdan. "Kaybolmuştu. "Benimle birlikte içeri girmesine şaşarak ona döndüm. "Sen de yardım ettin," dedi öğretmen sıcak bir ses tonuyla. "Öğrenci başkanından da başka türlüsü beklenmezdi."

Jaewoo beni geçip kürsüye doğru yürüdü. Çantasından bir dosya çıkarıp öğretmene uzattı. "Odanızdan getirmemi istediğiniz sayfalar burada."

Eğilerek selam verdi ve sağ taraftaki en arka sıraya oturdu. Tam arkamda oturuyordu.

Yani aynı sınıftaydık. Elini çenesinin altına koyup dışarıyı izlemeye başladı. Sınıfın en önünden bile sırıttığını görebiliyordum.

"Jenny," dedi öğretmen, "kendini sınıfa tanıtmak ister misin?" Tanrım, toplum içinde konuşmak en büyük kâbusumdu.
Derin nefes aldım. "Ben Jenny Brown," dedim. "16 yaşındayım." Öndeki öğrenciler suratını asınca Kore'de, doğduğun gün 1 yaşında sayıldığını ve doğduğun aya göre Amerika'dakinden 2 yaş bile büyük sayılabileceğini hatırladım. Kore yaşımı hesaplayamadığım için "2004 doğumluyum." Dedim. Herkes başını sallayarak onayladı. "Los Angeles, Kaliforniya'dan geliyorum. Çello sanatçısıyım."

Sözlerimi bitirdiğimde öğretmenin daha fazlasını beklediğini fark ettim. Eğilerek selam verdim. "Mükemmel!" Dedi öğretmen. Alkış!" Alkışlamaya başladı ve öğrenciler de yarı gönülsüz ona eşlik ettiler. "Şimdi yerine geçebilirsin."

Bu konuşmadan sonra herkesin buraya başka bir yerden geldiğimi anlamış olduğunu ve kültürel eksiklerime karşı daha anlayışlı olacaklarını umuyordum.

Belki de yanılıyordum. Üniforma konusunda bana yalan söyleyen kız öğrenci en önde oturuyordu ve ben konuşurken hem o hem de sıra arkadaşı beni baştan aşağı süzmüştü.

Yerime geçerken Jaewoo'ya baktım. O ise hâlâ dışarı bakıyordu. Sori, onun tam önünde oturuyordu. Ben ise Sori'nin yanında... Yanına otururken beni tamamen görmezden gelmişti.

Dersin devamında herkes bu yarı yıldan beklentilerini anlattı. Sonra dönem boyunca yerine getirilmesi gereken işlerin bölüşümü yapıldı. Görünüşe göre 30 öğrencinin her biri haftada bir sınıfı temizlemekten sorumluydu. Öğretmen ayrıca haziranda sergilenecek son sınıf projesini de hatırlatmıştı. Öğle teneffüsünden sonra program başkanlarıyla bir araya geldiğimizde bu konuda daha detaylı bilgi paylaşılacaktı. Yine de çello solosu için seçmelere nasıl gireceğimi sormaktan geri kalmamıştım.

1 saat sonra zil çaldığında birinci ders bitmiş oldu. Öğrencilerin çoğu, sıralarından ayrılmadılar. Bu sınıftaki bir sonraki ders, Kore edebiyatıydı. Benimle birkaç öğrenci daha sınıftan çıkmak üzere hazırlanıyordu.

"Jaewoo-yah!" Sori bacaklarını da pencere tarafına doğru çevirdi.

                                                                    ✨✨✨✨✨✨✨✨

Birbirlerini tanıyorlardı. Hatta ona ismiyle seslendiğine göre samimiydiler.
Jaewoo ders programına bakıyordu. Başını kalırdı. "Min Sori."
"Neden mesajlarıma cevap vermedin?" Neden Sori'nin numarası, Jaewoo'nun rehberindeki onaylanmış numaralar arasındaydı ki?"

Jaewoo, "Kusura bakma, telefonumu stüdyoda bırakmışım," diye karşılık verdi. "Ne oldu?"
"Dün geceki performansın için tebrik mesajı yazmıştım." Sori'ye baktım. Başını çevirdi. Sesi çıkıyordu resmen. "Music Net'teki."

XOXOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin