Aradan iki hafta geçmiş iştima sırasında yeni yüzbaşının gelmesini bekliyorduk. Çavuşun dikkat diye bağırması ile kapının yanından bize yaklaşan dev askeri görmemle istemsizce yutkundum.
Esmer kavruk tenli askeri saçlı uzun boylu ve oldukça yapılıydı. Askeri üniforması yapılı bedenini sarmış kaslarını olduğu gibi önümüze sürmüştü.
Çavuşa baş selamı vermesi ile çavuş iki adım geriye çıkıp müsade etti."Nasılsın asker." sesi o kadar seksiydi ki. Ne diyorum ulan ben?
"Sağ ol."hep bir ağızdan cevap verdik. " Ben Engin Kara, yeni yüzbaşınız olarak bugünden itibaren göreve başlıyorum. Bu gün işe temizlikten başlıyoruz."
"Aslında görevime kaçırılma olayından başlamak istiyordum fakat İlçede bulunan askeriyemizden Albay tebrik yemeğine gelecek. Bundan ötürü iyi bir karşılama yapmamız gerekiyor."
Konuşmasını tamamladıktan sonra herkese görev dağılımı yapmış biz işimizi yaparken tek tek dolaşarak kontrole başlamıştı.
Şansıma ben Hasan Emrah ve birkaç arkadaş bahçe temizliğini üstlenmiştik. " Oğlum saatler geçti amına koyim. Bitmiyor ulan bitmiyor." dedi Hasan alnındaki teri bileği ile silerek.
"Biz tam olarak iyileşemedik. O zaman niye katıldık Siktiğimin temizliğine." Konuşurken boğazım tıkanıyordu sıcaktan. Sigara içmeyen birisi olarak çok sinirliydim bu duruma.
Başımı geriye çevirmenle yüzbaşının içtiği sigaranın izmaritini yere attığını gördüm. Elimdeki çöp poşetini hızla yere atıp Engin Yüzbaşıya ilerledim. "Ula nereye gidiyisun" diyen Emrah'a elimle bir dakika işareti yaptım. Tekmil vermemle suratını bana çevirdi.
Görünüşünün aksine vücudundan yayılan tarçın kokusu çarpılmış etkisi yaratmıştı. "Komutanım biz bu sıcakta izmarit topluyoruz ve siz içtiğiniz sigara izmaritini emeğimizi görmezden gelerek yere mi atıyorsunuz." dememle yüz ifadesi kasıldı. Sinirlenmişti.
" Emret paşam başka isteğin var mı."dedi sinirle." Bu ne cüret bana ne yapmam gerektiğini sen mi öğreticen? Askerdesin baba ocağı değil burası, görevin bu." Ailemin olmaması gerçeği boğazımda acı bir sızı bırakırken yutkundum.
"Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından yayımlanan yeni bir raporda, her yıl yaklaşık 7 milyon kişinin hayatını kaybetmesine yol açan sigaranın, aynı zamanda ormansızlaşmaya, su ve toprak hasarına ve asitlenmeye neden olarak çevreye büyük zarar verdiği belirtildi."
Bir anda sesimi yükseltip hızlı hızlı yaptığım açıklama ile ağzı hafifçe aralanmıştı. Gözleri tepeden aşağı vücudumu süzdü. Olduğum yerde rahatsızca kıpırdandım. Yüzümde kaçırılma olayında oluşan ve daha izleri bulunan yaralarda fazlaca oyalanmıştı. Gozlerimi yan tarafa çevirmemle çoğu kişinin yüksek sesten olsa gerek gözleri bize dönmüştü.
Başımı Yüzbaşıya çevirmemle boğazında şimdiden oluşan damarı gördüm. "Sen de izmarit toplamazsın o zaman." demesi ile bu sefer şaşıran taraf ben oldum.
"Askeriye binasının etrafı yirmi tur koşu." Kaşlarım olabilgince çatılmış bir şekilde sinirli nefesimi bıraktım.
"Kime diyorum." Yüksek desibelde bağırması ile tüm gözlerin üzerimizde olduğunu hissediyordum fakat dönüp bakmadım. Hızla binaya ilerleyip etrafında koşmaya başladım.
•••
On altınıncı turuma gelmiştim. Koşu tempon yavaşlamış üzerimdeki askeri tişört sırılsıklam olmuştu. Karnıma gören kıramp kaburgalarıma baskı yapıyordu.
Artık çoğu kişinin işini tamamladığını ve beni seyrettiğini hissediyordum. Engin Yüzbaşı ağacın altında beni seyrediyor. Burnumdan gelen sıvı ile elimi burnuma attım.
Tempom oldukça yavaştı. Elime gelen koyu kırmızı kan ile gozlerimin karardığını hissettim. Olduğum yerde durmuş baş dönmemin dinmesini bekliyordum. "Devam et."yüzbaşının sesini duymamla sendeleyerek bir iki adım atmıştım ki kendimi yerde bulmam bir oldu.
Göz kapakların ağır çekim ile kapandı. Son hissettiğim şey ise "kendine gel asker" diye komut veren Engin komutanın sesi ve bedenimi kucaklayan iri tarçın kokulu bedeniydi.