Ateş Bey krepleri masaya bıraktı ve gidip kenara bıraktığı telefonunu aldı. Arayan kişiyi gördüğünde yüzünü kocaman bir gülümseme kaplamıştı.Telefonu açıp karşısındaki kişiyle konuşmaya başladı. Gizlice dinlemek istemiyordum ama saklandığım yerdende çıkmak istemediğimden istemsizce konuşmalara kulak misafiri olmuştum. Arayan Ateş Beyin ablasıydı.
...
Konuşmalardan anladığım kadarıyla Ateş Beyin yeğeni Eylül,dayıma gitmek istiyorum diye tutturmuştu. Ablasıda gelip gelemeyeceklerini sormak için aramış olmalıydı.
Ateş Bey konuşmasını bitirdikten sonra beni çağırmak için olsa gerek kapıya yöneldi.Kapının kenarından kafasını sarkıtmış içeriye meraklı bakışlar atan beni gördüğünde şaşırdığı açıkca belli oluyordu. Yanıma geldi ve elimden tutup bedenimi içeriye çekti.
"Niye orada duruyorsun Mira gelsene. Birazdan Ablam ve yeğenim gelecekler çabucak kahvaltı yapalım seni onlarla tanıştırmak istiyorum."
Ateş beyin sözlerini onaylayarak kafa salladım. Çok da umrumda değildi açıkcası. Ateş Bey küçük bir kızla arkadaş olup oyunlar oynayacağımı falan sanıyorsa fazlasıyla yanılıyordu.
Kahvaltıyı hızlıca bitirmiştik. Sanki bizim bitirmemizi bekliyormuş gibi çalan zille vücudumu bir heyecan dalgası kaplamıştı.
Ateş bey kapıyı açmak için kalktığında bende arkasından kalkmıştım. Kapının ardında tahminen otuzlu yaşlarda güzel bir kadın ve küçük bir kız bekliyordu.
Küçük kız aralanan kapıyla birlikte koşarak Ateş Beyin boynuna sarılmıştı.
"Dayıcığım seni çook özledim!"
Ateş Bey kıza ışıldayan gözlerle baktı ve kollarını minik bedene doladı.
"Bende seni çok özledim bebeğim."
Ateş Bey ve yeğeni sarılırken Ablası Sinem hanımın gözleri bana dönmüştü. Diz çökmüş Ateş Beye şaşkın bir bakış atarak konuşmaya başladı.
"Ateş bu kız kim? Komşulardan birinin kızına falan mı bakıyorsun?"
Ateş Bey ablasına tedirgin bir bakış attıktan sonra cevap verdi.
"Hayır benim kızım. Adı Mira."
Kadının yüzündeki gülümseyen ifade anbean solarken yüzüne korkunç bir dehşet ifadesi yerleşmişti. Bir bana bir Ateş Beye bakıyor, belliki aramızda bir bağlantı kurmaya çalışıyordu.
"Ateş saçmala ne zamandan beri çocuğun var! Kimden bu çocuk? Bunca zaman nasıl saklarsın? Tanrım inanamıyorum!"
Ateş Bey ablasına cevap vermeden yeğenine dönüp ona ithafen konuştu.
"Eylülcüğüm Mirayı alıp salona geç bizim annenle konuşmamız gerekenler var tamam mı?"
Adının Eylül olduğunu öğrendiğim küçük kız dayısının sözlerini kafasıyla onayladı hemen ardından bana döndü ve elime yapışarak bedenimi salona doğru sürükledi.
Sürüklenen bedenime rağmen Ateş Bey ve Sinem hanımın mutfağa girdiklerini görebilmiştim. Küçük kızı bir şekilde atlatıp ne konuştuklarını dinlemeye gitmeliydim.
Salona girmemizle beraber tutuğu kolumu bırakan Eylül kendini yumuşak koltuklara atmıştı. Kocaman yuvarlak gözlüklerinin altından bana merakla bakıyordu. Belliki bir şey sormak istiyordu ama terslememden korkmuştu.
"Şey Mira oyun oynamak ister misin? Benim canım sıkılıyoorrr"
Küçük kıza ters olduğunu düşündüğüm bakışlar attım ama karşılığında aldığım tek şey büzülmüş bir alt dudak ve yavru köpek bakışlarıydı. Aklıma aniden gelen fikirle onu terslememe gerek olmadığını farkettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Ev (Age Play)
Romance°age play °bxg °smut yok Bugün benim doğum günüm. İnsanlar doğum günlerinde ,özelliklede on sekizinci doğum günlerinde reşit oldukları için sevinirler fakat benim içimde sadece derin bir hüzün ve korku var. Oturduğum yumuşak ve tüylü halının üzerin...