Donuk bakışlarımı yüzüne çevirdim. Gözlerim hızla dolarken ağlamaya başladım. Onu çok özlemiştim. Kollarımı sıkıca boynuna doladım. Teni benimkinin aksine sıcaktı. Endişelendiğinden olsa gerek elleri hafif hafif titriyordu.
Başımı boynuna gömdüm, kokusunu içime çektim. Vücudum gevşerken başım dönmeye başlamıştı. Ateş Beyin sesi uzaktaymış gibi gelmeye başladığında dünyam bir anda kararmıştı.
...
Gözlerimi araladığımda alnımda bir ıslaklık vardı. Vücudum sanki alev almış yanıyor gibi sıcaktı. Etrafıma bakındığımda Ateş Beyin odasında olduğumu farkettim. Gece saatlerinde olduğumuzdan olsa gerek oda çok karanlıktı. Tek ışık kaynağı yatağın yanındaki lambadan gelen loş ışıktı.
Yatakta hafifce doğrulduğumda alnımdaki ıslak bez kayıp yoganın üzerine düşmüştü. Kafamı yatağın yanına çevirip Ateş Beye baktım. Tedirgin bir uykudaydı. Rüya görüyor olduğundan olsa gerek kaşları hafif çatılmıştı.
Ellerimi onu uyandırmamaya çalışarak yavaşca yüzüne doğru uzattım. Vücudumun aksine soğuk olan ellerim yüzüne değdiğinde çattığı kaşlarını serbest bıraktı ardından gözleri aralandı.
Uyku sersemi bir süre yüzümü izledi ardıdan aniden kollarını açıp bedenimi göğsüne çekti. Kafasını saçlarıma daldırıp kulağıma doğru mırıldadı.
"Beni çok korkuttun"
Hiçbir şey söylemedim. Aslında sormak istediğim çok şey vardı. Bunca saat neredeydi? Beni neden bırakmıştı? Gelecek cevaplardan korksamda sorulması gereken sorulardan sadece birkaçıydı bunlar.
Ateş Beye kollarımı daha sıkı doladım. Tüm bunları sabah konuşabilirdik, şuan tek istediğim uyumaktı. Ateş Beyde bunu anlamış gibi saçlarıma bir öpücük kondurdu.
"İyi geceler bebeğim, uyu hadi."
...
Sabaha gözlerimi açmam ile birlikte tüm bedenimi bir dejavu hissinin sarması bir olmuştu. Nefesimi tutarak gerginlikle yatakta doğruldum. Ateş Bey yanımda değildi. Normalde olsa aşağıda kahvaltı hazırladığını bilirdim fakat dünkü olaydan sonra tedirgin olmamam imkansızdı.
Aynı o günki gibi ayaklarımla soğuk zemine bastım. Sessizce merdivenlerden inmeye başladım.
"Babacığım! Nerdesin?"
Aşağı inmem ile mutfağın kapalı kapısının aralanması bir olmuştu. İçeriden çıkan Ateş Bey beni kucağına alarak yanaklarımdan öpmeye başladı.
"Uyanmış mı benim güzelim?"
Onu görmüş olmanın rahatlığıyla kocaman gülümsedim. Tüm korkularım boşunaydı. Buradaydı, hiçbir yere gitmiyordu. Boş yere endişelenemenin anlamı yoktu.
Beraber kahvaltı için içeri geçtik. Uzun ve havadan sudan birkaç muhabbet harici bir şey konuşulmayan kahvaltıdan sonra Ateş Bey salona geçip onu beklememi istedi. Muhtemelen dün olanlar hakkında konuşmak istiyordu. Bunu en az bende onun kadar istiyordum.
Bana bir açıklama borçluydu. Hala yaşadığım anıları düşündükce bedenimden bir ürperti geçiyordu. Beni bırakmış olduğu düşüncesi tahminimden daha büyük bir etki bırakmıştı üzerimde. Gitgide ona bağlanıyordum ve bu kötü mü yoksa iyi mi hiçbir fikrim yoktu.
Salona geçtim ve kendimi koltuğa bıraktım. Boğazım kupkuruydu ve yanıyordu. Muhtemelen hasta olacaktım. Tüm gün soğukta oturduktan sonra aksi bir durum bekleyemiyordum zaten.
Birkaç dakikalık bekleyişin sonunda Ateş Beyde salona geldi. Koltukta yanıma çöktü ve kafasını arkaya yasladı. Gözlerini kapatmış öylece beklerken bende onu inceliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Ev (Age Play)
Romance°age play °bxg °smut yok Bugün benim doğum günüm. İnsanlar doğum günlerinde ,özelliklede on sekizinci doğum günlerinde reşit oldukları için sevinirler fakat benim içimde sadece derin bir hüzün ve korku var. Oturduğum yumuşak ve tüylü halının üzerin...