Yıldız Işıltısı Altında Özgürlük

88 4 5
                                    



Koca bir orman var önümde. Geceye karışıp sonsuzluk gibi görünen gözlerime. Bahar rüzgarlarının ağaç yapraklarını okşayıp tenime dokunduğu, ruhumu titreten sisli bir gece. Elimde duran sıcak kahve kupasından yükselen buharın geceye karışması...

Yorgun bakışlarım yatağımda takılı kaldı birkaç dakika. Saatler önce gördüğüm kabustan sonra uyuyamamış ve kendime kahve yapmaya karar vermiştim. Şu an elimdeki kahve kupasını dördüncüye doldurmuştum. Balkon penceresinden ormanın karanlığına, gecenin derinliğine bakıyordum. Birkaç saat sonra güneş doğacak ve bu korkutucu karanlık, aydınlığa çıkacaktı.

Kupayı dudaklarıma götürüp bir yudum daha aldım kahveden. Hala boğazımda hissettiğim baskı ve içimdeki sıkıntı ile derince bir nefes alıp verdim. Güneş, şehrime doğduğunda tembel adımlarla banyoya girip duş aldım. Gardrobumdan çıkarttığım mavi kot pantolon, siyah çizgili beyaz kazak ve çoraplarımı giyip çantamı düzenledim.

Yatağımı toplayıp etrafa göz attım. Çantam ve telefonum elimde aşağıya indim. Makineye kahve koyup demlenmesini beklerken sofrayı hazırlamaya başladım. Yarım saat sonra annem mutfağa girdiğinde gülümsemişti.

' Günaydın kızım, erkencisin. '

" Biraz evet. Kahve ve çay hazır, masa da tamam. Sen babamı çağırırsın anne. "

Kapının kenarında duran çantamı aldığımda annem olduğu yerde bana bakıyordu.

' Kahvaltı etmeyecek misin kızım? '

" Aç değilim. Zaten hazırlarken bir şeyler atıştırdım. Size afiyet olsun anne. Ben çıkıyorum. "

' Yağmur, bir şey mi oldu? '

" Hayır anne. Hiçbir şey olmadı. "

' Emin misin? Biraz durgunsun, eğer bir şey varsa benimle konuşabilirsin biliyorsun değil mi kızım? '

Yanına gidip ona gülümsedim. Yanağına küçük bir öpücük bıraktım.

" Biliyorum anne. Ama gerçekten de bir şey olmadı. Yorgunum sadece. "

' Peki, sana güveniyorum. '

" Görüşürüz anne. "

Spor ayakkabı ve ceketimi giyip evden çıktım. Sessizce adımladım sokaklarda. Köşeyi döndüğüm sırada iki beden belirdi ileride. El ele yürüyorlardı kaldırımda tasasızca. Bir zamanlar her şeyim olan insanlar, şimdi bana en uzak olanlardı. Keşke... Keşke onlar yüzünden kendimi bu kadar hırpalamasaydım. Keşke biraz cesur olup, olanları göğüsleyebilseydim.

Sessizliğimi bozmadan ilerledim yolda. Okul kapısından girdiğimde en yakın bankta beni bekleyen biri vardı. Gözlerimiz buluştuğunda ayağa kalktı. Benim için orada olduğunu biliyordum. O yüzden yanına ilerleyip banka oturdum. Bana doğru dönüp, nereye koyacağını bilemediği titreyen ellerini kucağında birleştirdi.

' Günaydın Yağmur. '

" Günaydın Melis. "

' Nasılsın? '

" İyiyim, sen? "

' Ben de iyiyim. Benimle konuşmayı kabul ettiğin için teşekkür ederim. '

" Eninde sonunda konuşacaktık zaten. Evet seni dinliyorum. "

Derince yutkundu ve gözlerini kaçırdı. Sonrasında tekrar bana baktı.

' Ben yani biz... Ben ikimiz adına da senden özür dilerim. Yaptığımız kabul edilir şey değildi biliyorum ama... Biz sadece... Biz sadece... '

GECEYE DOKUNMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin