six

568 60 94
                                    

geçmişten bir kesit;
yukarıda her şeyi izleyen kuştan.

✦✦✦

Garip kantin yemeği sonunda bitmişti.

Heeseung, Jay ve Sunghoon üçlüsünün tacizci gözüyle baktıkları Niki'ye -ki kendisinin neler olduğunda hiç bir haberi yoktu, yaptıkları soruşturma bitmiş, sonunda çocuğu adam yerine koyup sohbet etmeye başlamışlardı.

"Eee, ailen ne iş yapıyor?"

"Kızı da iste, Kuru Çük." Jake, Heeseung'un söylediklerine karşı sonunda dayanamamış ve kendi çapında patlamıştı.

Çünkü üçlü sabahtan beri Niki'ye bir sürü soru sorup, sıkıştırıyordu. Jake'le uğraşmaması hakkında tehdit ediyor siciline işliyorlardı resmen. Yazık, daha yeni Japonya'dan gelen Niki neye uğradığını şaşırmıştı.

Kendisi de pek az değil, üçlüye lafı hep yapıştırıyordu. Heeseung'un büyük olduğunu öğrenince ona kaç yıl okulda kaldın diyerek aptal iması yapıştırmıştı. Neyse ki bunlar da atlatılmış, saldırmak için hazırda bekleyen Doberman ve Pitbullların arasında kalan Golden Jake rahat bir nefes almıştı.

Jake'in derdi başkaydı yoksa. Onun istediği tek şey Niki'nin ilgisiydi.

İlk geldiği gün ne kadarda ondan nefret ettiğini söylese de, gözlerini ondan alamamıştı. Uzun boyuyla gelip sarı saçlarını karıştırması çok hoşuna gitmeye başlamıştı. Ya da Kaptan Jake diye dalga geçmesi kalbini çarptırıyordu. Soyunma odasında üstünü çıkarırken ona sıcak basıyor, yanakları kızarıyordu. Niki'nin gelip onla tatlış Jake diye uğraşması artık ona iltifat olarak geliyordu. Beni tatlı buluyor...

Ta ki, Heeseung gelip yumruğunu yüzüyle buluşturana kadar. Ve, bum! Her şey mahvolur. Niki seni rahatsız mı ediyorum diye sordu hemen yanına gelip. Ağzı kan içindeydi. Ondan özür dilerken ve asla ona bulaşmayıp, rahatsız etmeyeceğim adlı şeyler sıralarken Niki'nin korktuğu şey o aptal zorba üçlü değildi, Jake'i incitmesiydi. Jake, Niki öyle şeyler söylerken yapabileceği tek şeyi yaptı. Parmak uçlarında yükselip dudaklarını birleştirdi.

Ve şuan buradaydılar.

Üçlü aptal zorba, ayrıca bir ağrı abi Heeseung vardı. Dudağı patlamış Niki. Endişeli Jake ve durumdan sıkılmış Jungwon.

"Hayır anlamıyorum bu Heeseung'un geri kafalılığı ayrı seviye. Yumruk geçirmek ne ya çocuğa? Benim Sevgilimde tescilli aptal. Heeseung'a laf bile edemiyorum şu aralar çünkü aynısının malı bende de var. Milattan önce kalma yaratıklar-"

"Millet!" diye yüzündeki koca gülümsemesiyle, gergin ortama koşan Sunoo'yu gördü herkes. Sarı saçlarıyla farklı duruyor, o kadar büyük gülümsüyor ki gözleri tek bir çizgi halinde gözüküyordu. Sunghoon, başını ağrıtan bu ortamda artık rahatladığını fark etti.

Gözlerini Sunoo'ya kilitleyince, sarı saçlı da ona bakmak zorunda kaldı. Sunoo'nun düşündüğü tek şey ne kadar anlamlı bakmasıydı. Sunghoon'nun bakışları o kadar dolu ve anlamlıydı ki, Sunoo onların altında eziliyordu resmen. Sunghoon'a karşı ne kadar korkuları olsa da -ki bu sadece Sunghoon değil, onların çevresiyle de alakalıydı. Denemek istiyordu Sunoo.

Sunghoon bakışlarına karşılık bulunca kalbi eridi. Hızlıca yanına yer açtı ve oturması için masayı patpatladı. Geleceğinden o kadar emindi ki, sarı saçlı Tacizci Japon'nun yanına oturunca kendine gelemedi. Neden onun yanında oturuyor diye krizler geçirdi içinde.

cinnamon boy, enhypen Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin