yukarıda her şeyi izleyen kuştan;
✦✦✦
"Varya aşırı koyuyor şu olay."
"Haklısın da, sen önce bir oturuşunu düzelt. Ayıp, ayıp." dedi sinirli Sunoo. Niki binanın önünde çökerek oturmuştu çünkü. "Yağmur bastırdı zaten, popon donacak."
"Nerde kaldı ya bunlar, arasam mı bir daha Jake'i?"
Niki söylene söylene konuştu çünkü yarım saattir kapının önünde, soğuktan donarak Jake, Sunghoon ve Heeseung'un gelmesini bekliyorlardı. Sabah erkenden kalkıp hazırlanmışlardı. Gittikçe soğuyan hava yüzünden sıcacık kazaklar yanlarına almışlardı.
Yanlarına yaklaşan arabalarla hareketlendi Sunoo çünkü bir arabayı tanıyordu zaten. Biri modelini bilmediği, büyük tekerleklere sahip kocaman arabaydı. Diğeri ise Sunghoon'a ait Porsche'ydi. Sunghoon'nun arabasının ön koltuğunda gördüğü sarışın Jake'i sevimli buldu çünkü kocaman gülümsemesiyle ve heyecanıyla kıpırdanıyordu.
"Bebek ya." dedi Niki ayaklanırken. Araba durduğunda sanki daha üç saat önce görüşmemiş gibi hemen Niki'nin üstüne atladı Jake.
Sunoo arabadan inen Sunghoon'a kısaca gözlerini değdirdi ve arkkadan gelen büyük arabaya odaklandı. Arabadan çıkan kocaman kabanı ve beresiyle Heeseung'du. Heeseung, ona parlayan gözlerle bakan soğuktan üşümüş pembe yanaklı Sunoo'yu görünce kalbi ısındı.
Kalbi Sunoo'nun ellerindeydi ya, onunda içi ısınsın istedi.
"Evet gençlik, iki araba var. Sunghoon aptalı Porsche ile geleceğim diye tutturunca-"
"Bölmek isterim, Porsche'min anısı var." dedi ve kimse fark etmeden Sunoo'ya göz kırptı, Sunghoon.
Sunoo eskisi gibi bundan etkilenmedi.
Ona kısaca bir tebessüm sundu sadece ve üşüyen ellerini beyaz pofuduk montuna yolladı. Arkasında, ona sadece bir kaç adım uzakta olan bedene yaslanıp ısınmak istedi sadece.
Hayır, Heeseung'dan uzak durmalıyım, dedi kendi kendine.
O kadar ikilimdeydi ki, en yakın arkadaşları karşılaştırmak onun midesini bulandırıyordu.
"Tamam, Sunghoon sus. Her neyse tüm eşyaları Heeseung'un koca patronuna yükledik bu yüzden orada tek kişilik yer var. Bana o koca arabaya nasıl sığmadı hepsi diye sormayın çünkü cilt bakım ürünlerim her şeyden daha önemlidir."
"Jake kısa tutsana gerizekalı." dedi Heeseung.
"İşte, ya hepimiz Sunghoon'un arabasına doluşuruz, ya da bir kişi Heeseung'a acır ve onun yol arkadaşı olur." dedi Jake artık bu soğuktan sıkılmış hibi aceleyle, tek nefeste konuşurken.
Herkes bir kaç saniye birbirine baktı.
"Yeni aldığım kararla ben ve Sunoo yan yana gitmek istiyoruz. Yani..." dedi Jake ve kolunu Sunoo'nun ve Sunghoon'nun omzuna atarken ikiliyi birbirine yaklaştırıp yanaklarını yapıştırdı. "Sunghoon'la gidiyoruz. Bu evrede gözler Niki'ye kaymış bulunuyor."
"Niye Heeseung Dede'yle gideyim ki? Yüzüme bir yumruk daha yemek için mi?"
Sunghoon'la yanak yanağa olan Sunoo'ya kısaca baktı, Heeseung. Yalnız olmak umrunda değildi ama Sunoo'nun gözlerinde ki ikilem canını çok yaktı. Bir şey demedi. Jake arkada hala bir şeyler zırvalarken, hızlıca Sunoo'ya yaklaştı. Elindeki bavulu alırken gözlerini bir saniye bile ayırmadı ondan. Bavulu alıp, Niki'nin bavuluyla beraber kendi arabasına yükledi ve arabaya bindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cinnamon boy, enhypen
FanfictionHaklısın, cesaretin olmadan ne yapacaksın ki? Hayatımda tanıdığım en korkak adamsın. Sunsun Jaywon Yunki Heesun