16.BÖLÜM

495 16 0
                                    


Dağhan'dan

Susmak bilmeyen bir telefonum vardı. Baş ağrısından gözümü açamıyorken bu telefon da köstek oluyordu. Arayan kimdi bilmiyorum bugün zaten pazardı aklıma ahu gelince yataktan fırladım. Telefonu arıyordum ama yoktu nereye atmıştım.

Kapı çalmaya başlayınca umursamadım ama alacaklı gibi çalınca sinirlenmiştim. Bir yandan telefonumu ararken diğer yandan da kapıdaki kişiye küfrediyordum.

Telefonu yerde duran ceket'in cebinden alıp arayanlara mesaj atanlara baktım.

Ahu aramamış ve mesaj atmamıştı..

Tüm aramalar Barlas ve asistanıma aitti. Bir kaçı da ortaklara

Aşağıdan Barlas'ın sesini duymam ile sinirle aşağı indim. Kapıyı açıp tam konuşaktım ki o önce davrandı.

"Nerdesin abi sen? Niye açılmıyor bu siktgimin telefonu"

"Uyuyordum Barlas ne var?"

Histerik bir kahkaha atıp ellerini saçlarından geçirdi.

"Ulan şirket elden gidiyor sen bana diyorsun ki uyuyordum."

"Ne diyorsun amına koyum ya"

Kapıyı kapatıp salona adımladım ahuya mesaj atacaktım.

"Gizli tüm belgeler ifşa edilmiş, şirketin hisseleri bilinmeyen kişilere satılmış. Çoğu ortaklarla sözleşmeler feshedilmiş hemde sen feshetmişsin. En önemlisi de ne biliyor musun? Almanyalılar ile imzaladığımız büyük ortaklık artık iptal ve şuan sen bir uyuşturucu kaçakcısı olarak gözüküyorsun polisler şıp diye damlamazlarsa 1 saate bende bir şey bilmiyorum. Avukatları hazırla"

Barlas'ın dediklerini ağzım açık dinlerken şoku atlatamamıştım bile. Ne diyordu lan bu

"Ne demek lan bunlar. Kim yaptı bunları "

"Sen yapmış olarak gözüküyorsun, ama ben senin yapmadığını bildiğim için araştırmaya başladım kimin yaptığını arıyoruz "

"Ahu"

Sinirle adını söylerken Barlas kim der gibi bakmıştı. Telefondan adını bulup aradığımda engellemişti beni. WhatsApp 'a girdiğimde ise gördüğüm mesajlar ile şok oldum.

Başımdan aşağı dökülen kaynar sular cayır cayır yakmıştı şu an. Salondaki kanepelerde birine çökerken dün gece olan tüm mesajları okudum. Bunları ben mi yazmıştım.

Ahulum: Benim orosbuluğum öylemi

Ahulum: Orosbuluk mu yapmış oldum ben

Ahulum: Hani kalbin hızlanıyordu hoşuna gidiyordu her şey.

Ahulum: Şimdi yaptıklarım orosbuluk mu oldu şerefsiz herif

Ahulum: Madem gözünde öyle birine dönüşmüşüm zamanında adam gibi söyleseydin ya

Ahulum: Yanındaki orosbuya niye anlatıyorsun beni niye meze ediyorsun beni gavat

Ahulum: Allah belanı versin Dağhan

Ahulum: Seni doğduğuna pişman etmezsem bana da Ahu demesinler

Bu mesajları ben yazmamıştım. Ben değildim ki, okudukça kalbime bıçaklar saplandı sanki. Nefes alamadım bir an, bir şey yapmalıydım hemde hemen.

Önce şirketi toparlayıp sonra da Ahu'yu bulmalıydım.

"Barlas bana en iyi hackerları bul. En iyisi olsun ama anladın mı beni, şirketi ancak onlar kurtarır. Çıkarken de Ahmet'e söyle gelsin"

Barlas ikiletmeden çıkarken Ahmet geldi bir kaç dakika sonra.

"Beni emretmişsin abi "

"Zeynep Ahu Erkuran kim olduğunu bulduğun gibi adresini de buluyorsun hemde hemen"

Ahmet çıkarken avukatımı aradım ondan telefondan taciz üzerine bir dosya hazırlamasını isteyip kapattım WhatsAppdan ise ahu ile olan mesajlarımızı attım.

Asistanımı arayıp bir toplantı düzenlemesini ve online bağlanarak toplantı oluşturmasını istedim.

💕

Aradan geçen 4 saatin ardından toplantım bitmişti. Zorda olsa tüm sorunları çözmüştüm. Barlas ise ancak 6 saate düzeltmisti her şeyi.

Saate baktığımda 5.30'du. İçeriye Ahmet'in girmesi ile önüme bir dosya bıraktı

"Abi kız hakkında her şey burada. Ama tek bir şey hariç o da ev adresi. Belkide beşyüz kez araştırttım ama yok. Onun yerine bürosunun adresini buldum olurmu?"

" Yapacak bir şey yok olur "

Ahmet'i gönderdikten sonra avukatı aradım 5 dakika kadar sonra kapımda olduğunda dosyayı verdi ve gitti. Şimdi ise bürosuna gidecektim.

Arabama bindiğimde önce onu düşündüm. Vücudunu, dudaklarını, tadını..

Çok güzeldi her şeyiyle. Şirkete geldiğinde kameralardan onu görmek istemiştim ama şirketin içindeki kameraları bozmuş ne hikmetse.

Ama odamdaki kamerayı bilmiyormuş demek ki..

Defalarca kez açıp izlemiştim. Yüzünü bile biliyordum çok güzeldi.. teni süt gibiydi.

Bana attığı her resimde hem resimlere bakarak hemde videoyu izleyerek kendimi rahatlatıyordum.

Ama şu an düşünmeyi bırakmalıydım. Yoksa hiç iyi şeyler olmayacaktı. Hızla büroya sürerken üstüne bir de trafik vardı.

Yarım saatin ardından büroda bulmuştum kendimi, içeriye girdiğimde girişteki asistanın yanına gittim.

"Zeynep hanımla görüşücektim"

"Maalesef efendim artık çalışmıyoruz saat 6 oldu. Yarın size bir randevu oluşturalım"

"Ben şimdi istiyorum. Zeynep hanıma bir dava açtım da görmesi gerek"

Kızın ağzı açık kalırken onu beklemeden yukarı çıktım. Koşarak peşimden gelirken durdurmaya çalışıyordu, yukarı da iki tane oda vardı.

Zeynep Erkuran

Aslan Yolcu

Demek Abu ismini kullanmıyordu. Okey Zeyneple de idare deriz.

Kapıyı tıklama gereği bile duymadan içeriye girdim. Eşyalarını toparlıyordu beni görmesi ile şok olmuştu.

"Zeynep Hanım özür dilerim beyfendi dinlemedi"

"Sen çıkabilirsin Birsen"

Birsen denen kız çıkıp kapıyı kapatırken içeride ikimiz kalmıştık.

Kestane rengi saçlarını arkasına atmış iddialı dekolteli bir elbise giymişti. Yanına yavaşça yaklaştığım da yüzünde makyaj olmadığını hatta çok kötü durumda olduğunu gördüm. Ama buna rağmen bile çok güzeldi.

"Buyrun"

Gösterdiği koltuğa oturup bacak bacak üzerine atarak arakaya yaslandım. Elimdeki dosyayı ise önüne fırlatmıştım.

Sinirle göz devirirken dosaya ya baktı. Daha sonra ise sinsice gülüp suratıma baktı.

SON..

AHULUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin