Gölge

81 10 38
                                    

Sakin bir geceydi...ay ışıldıyordu ve hafif bir esinti vardı, yinede havada bir tuhaflık vardı. Bugün herşeyin değiştiği gece olacaktı...

Ben Sora Neira. 17 yaşında, bakır saçlı ve yeşile çalan ela gözlü bir kızım. Ailemi çok küçükken kaybetmiştim, bu yüzden teyzemle yaşıyordum. Teyzem bahçecilik ile uğraşıyor, ben de bazen ona yardım ediyordum. Okulumda çok başarılı bir öğrenci sayılmazdım ama iyi bir öğrenciydim. Herzamanki gibi okuldan çıkar çıkmaz eve doğru yola koyuldum, hava kararmaya başlamıştı...o gece bu geceydi.

?: Sora! Bekle!

Sora: ? Oh, selam Rose!

Rosalie kısa kahverengi saçlı, ela gözlü tatlı bir kızdı. Al yanakları ve herkesi motive eden o enerjisi vardı. Benim en yakın arkadaşımdı. Ben ona kısaca Rose derdim.

Rose: Selamm! Eve mi gidiyorsun?

Sora: Evet, bugün erken gitmem gerek teyzeme yardım edicem.

Rose: Bugün takılalım mı diye sorcaktım ama o zaman başka zaman takılırız. Oh bende size gelip yardım etsem!

Sora: ...Rose...En son yardım etmek istediğinde neler olduğunu hatırlıyor musun...

Rose: ehe...biraz sakarım o kadar...tamam o zaman başka zaman buluşuruz, görüşürüz! Teyzene de selam söyle.

Sora: Tamamm görüşürüzz!

Evindeki bitkilerle dolu bahçeye girdim ve teyzeme seslendim "Teyze ben geldim" teyzem sesimi duyar duymaz başını kaldırdı, bahçede çiçeklerle uğraşıyordu "Selam canım, hoşgeldin" dedi gülümseyerek. Teyzemin toplu bakır saçları ve yeşil gözleri vardı. Üstünde bahçelik kıyafetleri vardı.

Teyzesi: Günün nasıl geçti?

Sora: Güzeldi, Rose sana selam söyledi.

Teyzem güldü ve çiçeklerle uğraşmaya devam etti. Ben de yanına gittim ve eldivenleri taktım, teyzem bana döndü ve "İlk yemeğini ye canım, okuldan yeni geldin yorgunsundur" dedi. Eldivenleri çıkardım "Tamam ama sonra hemen yardım edeceğim" dedim, teyzem güldü ve "Tamam hadi git ye" dedi. Hızla mutfağa gittim ve teyzemin hazırladığı yemekleri zevkle yemeye başladım. Teyzemin yaptığı yemekler bir başka.

Artık hava iyice kararmıştı, yemekten sonra teyzeme yardım ettim sonra da odama çıkıp ödevlerimi yaptım. Artık yatağa gitmeye hazırdım ama bir türlü uyuyamıyordum bunun üzerine balkona çıkmaya karar verdim, temiz hava alıp yatacaktım. Küçük balkona çıktım ve gökyüzünü seyretmeye başladım, sakin bir geceydi...ay ışıldıyordu ve hafif bir esinti vardı, yinede havada bir tuhaflık vardı. Gökyüzünü seyretmeyi bırakıp bahçemize baktım, gözüm ormana takıldı. Evimiz ormana çok yakındı, orman büyük ve karmaşıktı. Ormanı seyrederken ağacın arkasında bir gölge gördüm, hayvan gölgesi olmadığından emindim ama bir insanın gecenin bir yarısında ormanın içinde ne işi olabileceğini düşündüm. Kaybolmuş bir avcı yada bir gezgin olup olmadığını merak ettim, tam bunları düşünürken gölge ormanın derinliklerine kayboldu...

Merakıma yenik düştüm ve aşağıya indim, bahçemizden ormana geçtim hava çok karanlıktı. Ormanın derinliklerine doğru ilerledim, arkamdan bir çıtırtı sesi duydum ama döndüğümde arkamda kimse yoktu. İlerlemeye devam ettim daha sonra bir dal kırılma sesi duydum, irkildim ve sesin geldiği yöne döndüm. "Merhaba...kimse var mı..?"
...
Cevap yoktu.
Dalın kırılma sesi duyulduğu noktaya doğru ilerlemeye başladım, oradan çıtırtılar geliyordu. Yavaşça oraya yaklaştım ve ne olduğunu görmeye çalıştım, sesin geldiği yerden bir anda birşey sıçradı. Korkuyla sıçradım.

...Bir sincaptı, sincabı görünce rahatladım "ah... demek o sesi sen yaptın, korkuttun beni. Bu küçücük boyla nasıl dal kırmayı becerdin?" dedim. Gölgenin sahibini hâlâ öğrenemedim ama yeterince korktuğum için eve geri dönmeye karar verdim. O sırada bir çift göz beni izliyordu...

[Selamm!! Bu ilk kitabım destek olursanız sevinirim :) ]

Gerçekliğin gözü Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin