Bölüm şarkıları;
Needed me - Rihanna
Vur yüreğim - Sertab Erener[1] 10. BÖLÜM DÜŞEN MASKELER
BİRİNCİ KISIM
Siz hiç korkularınıza dönüşmekten korktunuz mu. Bir erkek çocuğu vardı, birde kız çocuğu tam aralarında bir ayna vardı. Büyük çerçeveli, ihtişamlı kocaman olan aynada ki yansıma iki çocuğun da korkularını yansıtıyordu. Fakat aynada ki bu korkular hem geçmişi hem de geleceği mahvedecekti. İkisi de birbirlerine bakıyorlardı. Fakat kendilerine baktıklarını sanıyorlardı.
Çünkü onlar aynıydılar, birdiler, alın yazıları aynıydı. İkisi de şu an birer çocuk olmalarına rağmen çok acı çekmişlerdi. Gelecekte daha fazlasını çekeceklerdi, çok daha fazlasını.
Dayanabilecekler miydi hayır dayanamayacaklardı sadece alışacaklardı.
Alışmak bile onlara acı verecekti. Hiç dinmeyen durmadan kanayan yaralı vardı ikisinin de fakat onlar birbirlerinin yaralarını sarmak yeri daha çok kanatacaklardı.
Oğlan çocuğunun olduğu taraf kapkaranlıktı kız çocuğunun olduğu tarafın aksine.
Kız çocuğunun olduğu taraf bembeyazdı oğlan çocuğunun olduğu tarafın aksine.
Kız çocuğunun olduğu tarafta birden bir şarkı çalmaya başladı kız çocuğu gülümsedi bu onun en sevdiği şarkıydı.
Fakat oğlan çocuğu bu şarkıyı duyamadı.
Kız çocuğu kıkırdadı, kahkahalar attı.
Ama oğlan çocuğu bunların hiçbirini duymadı.
Çünkü kız çocuğu sessizlikten çok korkardı bu onun zaafıydı. Onun en büyük korkusu onu kimsenin duyamamasıydı. Şimdi korktuğu oluyordu fakat farkında değildi.
Oğlan çocuğunun kalbi ise hızla atmaya başlamıştı çünkü zaten karanlık olan etraf daha da kararıyordu. Oğlan çocuğunun en büyük korkusu ise karanlıktı kimsenin onu görememesiydi oda şuan en büyük korkusunu yaşıyordu.
Aralarında ki tek fark kız farketmemişti korkularının içinde olduğunu.
Oğlan çocuğu korkudan etrafı bile zangı zangır titretecek bir çığlık attı. Bu öyle büyük bir çığlıktı ki kız çocuğu ve oğlan çocuğunun arasında ki çerçeve paramparça oluverdi.
Oğlan çocuğu ve kız çocuğu birbirlerine baktı kız oğlanın çığlığını duymuştu oda korkmuştu. Hiç beklemeden birbirlerine doğru koştular ve sımsıkı sarıldılar. Oğlan çocuğunun olduğu tarafta ki karanlık yavaş yavaş beyazlığa karışıyordu.
Bir süre sonra etraf gri oldu. Oğlan çocuğunun da kız çocuğunun da korkuları bitiverdi. İlerde kız çocuğunun kıyameti olacak şarkı artık çalmıyordu.
"Sen konuşma bakışlar yeter bize."
"Sen bakma karanlık yeter bize."
Kimse aksini iddia edemez ki karanlığa en çok yakışan daima sessizliktir.
Sessizlik & Karanlık
Elina Başarır bu isim biraz tanıdık geliyordu.
Onca acıyı çeken yine acısı önemsenmeyen.
Kalbi defalarca kez parçalara ayrılan.
Acıyla hissizleştiğini ve artık kalbinin kırılmayacağını sanan aptal kadın.
Bazen ilgi çekmeye çalışan bazen de kendi kabuğuna saklanan.
Bazen acı çekip bazen de başarısının sırrını bu acı sanan.
Bazen bir psikoloğa ihtiyacı olduğunu düşünüp bazen de sadece şımarık davrandığını düşünen.
Bazen herşeyin kendi suçu olduğunu düşünüp bazen de ben birşey yapmadım diye saatlerce sayıklayan.
Bazen insanlara acı çektiğini göztermeye çalışan bazen de kurcalamamalarını isteyen.
Bazen deli bir çocukmuş gibi davranan bazen de dünyanın en olgun kadınıymış gibi davranan kadın o bendim.
İnsanlar acımı görsün ama ne yaşadığımı sormayıp sadece sarılsınlar. Ama bu bile gerçek olamayacak kadar uzak bir hayal.
Çünkü benim içim ve dışım çok farklı. Ben ne söylediysem tam tersiyim. İçim iyiyse dışım kötü. Kimse bu duvarın ardında ne olduğunu bilmiyor kimse bir taştan çiçek çıkacağına umut vermiyor. Hatalarım, yanlışlarım bütün güzellikleri örtüyor. Ben hata yapacağımın bilincinde olsam da o hatayı önlemeyip yapanım.
Çünkü ben herşeyin farkında bir deliyim.
Deli olmak çok bilmek değil midir aslında. Bir insan bilimi ya da başka bir alemi çok araştırınca oraya kapılmaz mı? Bir insan çok hayal kurunca artık o hayal dünyasında yaşamaya başlamaz mı?
Bir çocuk uzaya gidemeyeceğini bilip de astronot olmak isteyince herşeyin farkında olmuyor mu?
Biz olması imkansız hayaller kurup kendimizi bu hayalin olacağına inandırdığımız da herşeyin farkında olmuyor muyuz?
Keşke çocukluğuma dönsem yine hiçbir şeyin farkında olmadan güle oynaya yaşasam dediğimiz zaman bile herşeyin farkındaydık.
Biz doğmayı yaşamayı istemedik belki fakat bize bahşedilen bu hayatı da hiçbir zaman kabullenemedik. Biz her zaman en güzelini en acısızını diledik.
En acısını en güzelini dilediğimiz her an en acısı en kötüsü oldu. Bunun sebebi ilahi adaletti. Kendi yaptıklarımızdı fakat biz kendi yaptıklarımızı bile kabullenmedik. Her seferince ben bunu hakedecek ne yaptım diye dizlerimizi döve döve ağladığımız da yaptıklarımız hiç aklımıza gelmedi. Her zaman kendi düşüncemiz kendimizin kusursuz olduğuydu. Kör kendini görmezdi.
Hiçbir zaman suçumuzu kabullenmezdik biriyle kavga etsek ya hatayı onda arardık ya da onun yaptıkları kafamızda bin katını yapmış gibi kodlardık.
Ben Elina Başarır kim olduğunu bilmeyen bir kadınım.
Gerçekler ve gerçeklik arasında ki farktım ben.
Ve ben Elina Başarır küllerimden doğmaya geldim.
Öncelikle bunu yazarken ağlıyorum çünkü sizi çok özledim ve bölümün ne kadar kısa olduğunun da farkındayım kitaba kaldığı yerden devam etmeye geldim. Çok yorucu bir iş hayatındayım maalesef iş hayatımı yoluna koymadan tekrar gelemezdim bunu yayınladıktan sonra hemen kitabı tekrar okuyup bölüm yazmaya başlayacağım. Sizi seviyorum.
Sevgiler 4 numara. (Galiba bu sırrı size açıklamayacağım.)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASİL
Teen Fiction"Duyguları katledilmiş her insan artık taş kalpli olarak anılır." Aklıyla dünyayı elinde oynatabilecek bir kadın ve Gücüyle dünyaya diz çöktürebilecek bir ...