[2] 9. ÇARESİZLİĞİN SESİ

1K 77 24
                                    

Bölüm şarkıları:
No time to die - Billie Eilish
Summertime Sadness - Lana Del Rey

(Lana'nın birkaç şarkısını dinledim ve bu şarkının neden bu kadar çok abartıldığını anladım.)

İYİ OKUMALAR ;)

[2] 9. BÖLÜM ÇARESİZLİĞİN SESİ

İKİNCİ KISIM

Adeta ölmekten beter olmuş gibi hissediyorum. Dudaklarım kupkuru bugün neredeyse hiçbir şey yemedim. Susadım. Çok susadım. Ciğerlerim resmen susuzluktan dudaklarımla birlikte kurumuşlardı. Kollarımı önümde bağladım az önce gördüğüm çocuk kalbime dokunmuştu. Başımı kaldırdım ve etrafıma baktım. Hala ışıklarda bekliyorduk.

Çocuğa baktığım da hala ayakkabısını siliyordu sanki az önceden bu yana saatler geçmiş gibiydi oysa birkaç dakika bile geçmemişti. Başım o kadar çok ağrıyordu ki sanki kafam bir anda yarılmış gibiydi. Günce'ye döndüm ve kimseye çaktırmadan işaret parmağımla çocuğu gösterdim ve iki elimle çatı hareketi yaptım. Bu ev anlamına geliyordu.

Günce dediklerimi anında anladı. Elini havaya salladı. Bu da peki sen ne olacaksın anlamına geliyordu. Sürücü koltuğundan destek almak için elimi oraya koydum ve ön tarafa doğru sinsice baktım. Kimse bizim farkımız da değildi. Günce'nin kulağına dudaklarımı yaklaştırdım. "Ben idare ederim, bu daha önemli." Günce ikiletmeden kafasını aşağı yukarı salladı ve kimseye tek kelime bile etmeden aşağı indi. Tam o anda yeşil ışık yandı ve Kemal arabayı sürmek zorunda kaldı.

Kemal'in gözleri yoldayken konuştu. "Günce neden indi?" Umursamamazlıktan geldim "İşi var onun." Bu sefer Aras bu tarafa doğru döndü ve bu saçma köşe kapmaca oyununu devam ettirdi. "Ne işiymiş bu?" Ona baktım sebepsizce sırıtıyordu "Sanane" aslında olay bu kadar basitti fakat merak insanlarda asla bitmek bilmeyen şu merak. Aras'ın yüzü düşmüş gibiydi. Gözlerini hala bağlı duran saçlarımda, yüzümde, gözlerimde en sonunda ise alçılı kolumda gezdirdi ve önüne döndü.

"Nereden dönüyorduk." Kemal'in sorduğu soruyla afalladım. "Ne dönmesi." "Elina senin evine gidiyoruz ya." Benim evime mi gidiyorduk. Ben mi söylemiştim bunu. "Ee benim evime gidiyorsak n'olmuş?" Kemal bu sefer biraz ürkmüş gibi baktı ve hemen. Kendini toparladı ve alaycı bir ifadeyle güldü. "Elina ben müneccim değilim tarif etmessen nasıl gidicez evine?" Etrafıma baktım ve kafamı kaşır gibi yaptım burası neresiydi de.

Ağzıma tekrar kusmuk tadı gelmesiyle zorlukla yutkundum. Yolu inceledim. Kemal sakince arabayı kenara çekti ve arabayı durdurdu. Kuruyan dudaklarımı dilimle ıslattım ve önde oturan adama baktım adı neydi acaba onun, tanışıyor olabilir miydik? O Aras'ın şoföruydu muhtemelen. Gülümsemeye çalıştım. "Şoför bey biz nereye gidiyorduk acaba." Şoför koltuğunun yanında ki koltukta oturan adam endişeyle bana baktı ve arabadan indi.

Bir dakika sonra adam yanıma binmişti. Bana baktı "Elina unuttun mu senin evine gidiyoruz ya." Ne benim evim mi vardı. "Ben zengin olup ev mi aldım yoksa" adam önde ki adama endişeyle baktı ve bana tekrar döndü. "Bak şimdi sakin ol ve derin bir nefes al." Onun dediğini yapıp derin bir nefes aldım ve etrafıma baktım. Kocaman boş bir yolun ortasındaydık.

"Bana bak şimdi başka hiçbir şeye odaklanma." Ona baktım neden bana endişeyle bakıyordu. Birşey mi olmuştu. "Beni hatırlıyor musun?" Aralıklı dudaklarıma bir gülümseme kondurdum ve doğrudan gözlerine odaklandım. "Seni unutmak mümkün mü ki Aras Divan?" Aras'ın da dudaklarına istemsizce bir gülümseme kondu. Elim saçlarıma gitti saçlarımın arkasında sert birşey hissettim. O şeyi almak için asıldım. Elime bir telefon geldiğin de telefona şaşkınlıkla baktım.

ASİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin