¹⁰

217 30 4
                                    

"Burada hayvanat bahçesi ve botanik bahçeler de var arkadaşlar. Maalesef vaktimiz kısıtlı olduğu için gidemeyeceğiz. Burada fotoğraf çekeceğiz. Doğru açıyı yakalayın. Sorunuz olursa söylemekten çekinmeyin." Bay Jung'ın konuşmasıyla ağaçlara yöneldim. Ciğerlerim kiraz çiçeği kokusuyla dolarken bir fotoğraf çektim.

Önümüzde uzun bir yol vardı ve yolun kenarına art arda ağaçlar dizilmişti. Pembe çiçekler etrafta uçuşuyordu. Yürüyüş yapan insanlar da vardı. Yanımızdan geçen bisikletle gülümsedim. Bisiklet sürmeyi çok severdim.

Yere eğilip birkaç tane çiçeği avucuma aldım. Hatıra olarak saklamak istiyordum.

Başımı sol tarafıma çevirdiğimde ağaçların fotoğrafını çeken Taehyun'u gördüm. Siyah kumaş pantolonu ve üstüne giydiği gri renkli gömleğiyle çok iyi görünüyordu. Sol bileğine saat takmıştı, işine odaklandığı için yüz ifadesi oldukça ciddiydi.

Ve o, elindeki makineye bakarken yine onun fotoğrafını çekerken buldum kendimi. Çektiğim fotoğraftan sonra hemen makinemin ekranına baktım. Taehyun'un fotoğrafı iç çekmeme neden oldu, kusursuz görünüyordu.

Eğildiğim yerden doğrulduktan sonra benden biraz uzakta olan bisikletin arkasından bir fotoğraf çektim.

"Çok güzel bir yer." dedi Taehyun yanıma geldiğinde. Şaşkınlıkla başımı ona çevirirken bana bakmadığını gördüm. Birkaç adım ötemizdeki ağaçları izliyordu.

"Kiraz çiçekleri baharı müjdeler. Aynı zamanda yaşamın başlangıcını, yeniden doğuşu ve ölümü temsil ederler." ne söyleyeceğini merak ediyor, dikkatle onu dinliyordum.

"Bir de mükemmel güzelliği simgelerler." diye ekledi birkaç saniye sonra ağaçtan bir çiçek koparırken. Ben merakla ne yapacağını beklerken kopardığı çiçeği bana uzattı. Elindeki pembe renkli çiçeği alırken zar zor dudaklarımı araladım:

"Teşekkür ederim." dedim fısıltı gibi çıkan sesimle. Hafif titreyen elim ve heyecandan kaskatı kesilmiş vücudum beni zorlasa da yaşadığım farkındalık kocaman gülümsememi sağlamıştı. Taehyun bana çiçek vermişti, hem de mükemmel güzelliği simgeleyen çiçeği...

Umutlanmamam gerekiyordu fakat engel olamadım kendime. Kalbim sanki saatlerce koşmuşum gibi hızlı atarken sakin kalamazdım ve bana verdiği çiçekten sonra içimde ilk kez yeşeren umutlara da engel olamamıştım.

"Burası epey huzurlu."

"Evet." dedim sessizce, utanmıştım. Üstelik hâlâ aptal gibi gülümsüyordum.

"Fotoğrafını çekmemi ister misin?" diye sordu beklemediğim şekilde. Yeşil gözleri heyecanla parlıyordu. Bugün nedense pek soğuk değildi. Belki de şiirleri yazanın ben olup olmadığımı anlamaya çalışıyordu. Emin değildim fakat bu anların tadını çıkarmak daha cazip geliyordu. Düşünme işini sonraya bırakırken heyecanla ona döndüm.

"Olur." sesim fazlasıyla neşeli çıkmıştı. Taehyun bana karşı samimi davranıyordu ve ben onu asla geri çeviremezdim.

"Poz ver o zaman." deyip birkaç adım geriye gitti. Ben de bir elimi kiraz çiçeklerine götürüp poz verdim. Hafifçe gülümsedim ve kameraya baktım. Sonra da çiçekleri koklarken poz verdim. Taehyun da gülerek fotoğraflarımı çekti. Tüm bunlar olurken yaşadığım anın gerçekliğini sorgulamıştım.

"Bakayım." diyerek yanına geldim. Çektiği fotoğrafları görünce gülümsedim, kendimi çok güzel bulmasam bile Taehyun'un çektiği fotoğraflarda güzel görünüyordum.

"Çok güzel. Ben de senin fotoğrafını çekeceğim." deyip onu ağaçların önüne gönderdim hemen. O da bana ayak uydurdu ve kıkırdayarak kiraz çiçeklerinin önüne geçip poz verdi. Dediğime karşı çıkmayıp benimle vakit geçirmesi hoşuma gitmişti.

starry eyes, taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin