.11

82 7 0
                                    


"Ne diyor bu?! Kim bu Taylan?!"

"Esil"

Kadın psikopat çıktı iyi mi?! Saçlarımı elimle çekiştirdim. Kafayı yiyecektim!! Ya Alaza birşey yapmaya kalkarsa bu kaltak!

"Taylan, eğer Alaza birşey olursa! Seni de, o lanet karıyı da gebertirim!!"

Ona öfkeyle baktım. Mağaranın çıkışına doğru yürürken bağırarak devam ettim konuşmaya.

"Gidiyoruz şu aptal eski köprü neredeyse, yürü!"

Ağlama iç güdümü bastırıp derin nefesler aldım. Çıldıracaktım ya neredeyse! Bana yalan söylemeyen, gerçekten değer veren biriydi Alaz, onu kaybedemem! Mağaradan çıkan Taylanın arkasından yürümeye başladım.

"Kılıçlarından birini bana verir misin?"

Yanına yaklaşıp söylediğimle kılıcını kılıfından çekip bana uzattı. Elinden aldığım da ne kadar ağır olduğunu fark ettim. Saraydayken kılıç dersleri aldığımdan ötürü daha seri olabilirdim. Tabi ağırlığına alışabilirsem. Eski köprü denilen yere gidene kadar kılıcı elimde dönderip etrafa doğru salladım. Köprüye vardığımız esnada ortasında oturan Esil denilen pis elfi gördüm. Alazı arkasında dizleri üstünde görünce öne doğru koşacaktım ki Taylan beni tuttu.

"Sakin ol."

Benim duyabileceğim tonda söylediği pekte işe yaramamıştı. Bana pişkin pişkin bakan Esilin suratını yüzmek istiyordum!

"Sonunda geldiniz, gözümüz yollarda kaldı."

Ayağa kalktı ve bize doğru yaklaştı.

"Esil, daha fazla saçmalamadan abimi ve kızı bırak."

Taylan çok komik birşey söylemiş gibi gülen Esile deli gözüyle bakmaya başlamadım desen yalan olur. Aniden gülüşünü durdurup yılan bakışlarını bana yöneltti.

"Düello teklif ediyorum. Kazanırsan onları bırakırım ve Taylan sende kalır."

Söylediğine güldüm.

"Mal mı bu Taylan benim olacak?"

Taylan bana gözlerini kısarak baktığında gülüşümü durdurdum.

"Düellonu reddediyorum sayın elf kızı, Taylan senin olabilir bana Alazı vermen yeterli."

Kız kaşları çatık bana baktı ve aynı zamanda Taylan ve Gökmen hayalkırıklığı ile baktılar. Esil denilen elf kendi kendine sağa sola yürürken bir kolunu diğer koluna yaslayarak çenesini okşadı.

"Ben şuan tam olarak anlamadım, Taylanın karısı olduğunu söylemedin mi sen bana?"

Taylan öne doğru çıktı.

"Ben söyledim öyle söylemesini, karım falan değil. Kızı bırak gitsinler."

Esil yine kahkaha atarken yanındakilere el işareti yaptı. Alazın boğazına dayanan bıçakla öne doğru çıktım. Esil dudak büzerek baktı.

" Yine de olmaz canım, ikisininde ölmesini istiyorum."

Esilin üstüne yürüyüp kılıcı ona doğru salladım. Eğilerek kaçarken Alazın boynuna bıçak tutan adama belimde ki hançeri fırlattım. Sağ tarafımdan gelen kılıçla geriye doğru sıçradım. Esil eline aldığı kısa boyda iki kılıçla bana doğru saldırdı. İkisini de savuştururken yukarıdan salladığı kılıcı durdurayım derken aşağıdan karnımı kesti. Geriye doğru geçip karnımı tuttup. Elime aldığım küçük hançerle tekrar üstüne doğru giderken yönünü şaşırtıp etrafımda dönüp sol elinde ki kılıca sertçe vurdum ve hançerle yüzünü kestim. Sol elinde ki kılıç yeri boylarken tekrar üstünü gittim. Kılıçlarımız çarpışırken onu köprüye kıstırdım ve hançeri karnına sapladım. Kılıcıyla beni iteklediğinde geriye doğru savruldum. Son anda dengemi kurduğumda Gökmen ve Alaz bağlı oldukları ipten kurtulmuş diğer elflerle savaşıyordu. Taylan da diğer tarafımda başka elfleri haklıyordu. Onlara bakarken dikkatim dağıldığı için üzerime gelen kılıcı son anda kılıcımı önüme iki elimle tutarak engelledim. Karnında ki hançeri çıkarmıştı. Üstüme baskı yaparken bir elimi kılıçtan çekip karnına doğru vurdum. Geri doğru gittiği an üstüne gidip kılıcı savurdum, kendi kılıcıyla beni durdurmaya çalışırken ağrıdan yapamıyordu. Tekrar kılıca sertçe yandan vurduğumda kılıcı yere düştü. Öfkeyle bakıp kılıcımı havaya kaldırdım,

"Ayana dur!!"

Taylanın sesiyle durdum. Hala gözlerim elf kızının üzerindeyken sert nefesler alarak elim havada duruyordum. Elf kızı karnını tutarak yere çöküp gözlerini sıkıca kapattı.

"İndir kılıcı."

"Alazı öldürmeye kalkıştı!! Neden duracakmışım? Benimle düello yapmak isteyen oydu!"

Kılıcı tutan havadaki elimi kavradı. Ben elimi indirmemek için kendimi kasarken o indirmeye çalıştı.

"Düelloyu kazandın, onu öldürmek zorunda değilsin. Sen bu değilsin Ayana."

Taylana öfkeyle baktım ve elimi sertçe çektim.

"Kim olduğumu zerre kadar bilmiyorsun!!"

Karnıma saplanan bıçakla yerimde sarsılırken dizleri üstünde olan elf kızına baktım. Ağzımda bir anda tutamadığım kanı tükürürken, kan elf kızının yüzüne aktı. O ise bana öfkeyle bakarak bıçağı yerinden oynattı.

Elimde ki kılıç yere düşerken geriye doğru adımlarım sarsakladı.

"Ayana."

Fısıltı gibi gelen sese gözlerimle baktım. Yere aniden dizlerimin üstüne çökerken güldüm. Gülüşümle ağzımdan kan kusarken yanıma gelen Alaz bedenimi tuttu. Elf kızı suratıma zafer kazanmış bir edayla bakıyordu. Gözlerim ağrıdan mı yoksa Taylana olan kırgınlığımdan mı anlamadığım şekilde doldu. Göz yaşım akarken Taylana baktım. Bana dehşete düşmüş gibi bakıyordu ve bir anda öfkelenerek elinde ki kılıçla elf kızının üstüne yürüdüğünü gördüm ama önüne Gökmen geçip durdurdu onu.

Bedenim yavaş yavaş yere doğru giderken gözlerim bu sefer Alaza döndü.

"Alaz."

Kan kusarak söylediğimle Alaz dehşete düşmüş gibi çığlıklar atıyordu.

"Biri yardım etsin!! Ayana!!!"

Başıma gelen Taylana dönderdim bakışlarımı.

"Alazı,"

Öksürmem yüzünden kesilen cümlemi kendimi kasar devam ettim.

"koru, ona iyi bak."

Ağzımdan dökülen kanla daha fazla direnmeyerek ölüme gözlerimi onun gözlerine bakarak yumdum.








KRALİÇE AYANAWhere stories live. Discover now