Küçük bir gecikmeyle yeni bölüm karşınızda. Diğer bölümlere nazaran bir tık daha kısa bir bölüm oldu ancak daha fazla uzatırsam bu sefer gereksiz fazla uzunlukta bir bölüm olacaktı bu yüzden kısa tuttum dkfnkdn
Umarım beğenirsiniz🌟
Oylarınızı ve yorumlarınızı paylaşırsanız çok sevinirim💛
O zaman iyi okumalar herkese...
🌻
Yat macerasının üzerinden tam tamına 1 hafta geçmişti. Doruk'un beni bir hayvan misali yerleştirdiği kafesimdeydim yine ve bu 1 hafta boyunca dışarıya bir adım dahi attırmamıştı. Aslına bakınca bende çıkmak istememiştim kafesimden. Kendimi artık bu kafeste daha güvende hissediyordum.
Harun pisliğinin yaptığı şeyi düşünüyordum her gün. Geceleri kafamı yastığa koyduğum saniye kendimi suçluyordum. Kendimi korumak adına hiçbir şey yapamamıştım, elimden ufacık bir şey bile gelmemişti, aptal gibi kalmıştım karşısında.
En çok da Sanem'e üzülmüştüm. Geçmişinde kim bilir neler yaşamıştı ve yaşamaya hala devam ediyordu. Bundandır ki adını ağzına bile almak istemiyordu, bundandır ki onunla ilgili anılarını, hatıralarını, yaşanmışlıklarını dile getiremiyordu.
Yanıma koyduğum patlamış mısırları avuçlayıp ağzıma attım hepsini. Doruk'un benim için indirdiği ,ya da benim zorla indirttiğim demeliydim, How I Met Your Mother dizisini izliyordum. Çünkü Doruk televizyondan internete bağlanabilme ihtimalimden dolayı internet bağlantısını kesmişti ve bu yüzden kendim seçip izlemek yerine Doruk'a indirtmek zorunda kalmıştım.
Her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünmese ölürdü zaten.
Televizyonun hemen üzerine asılmış saate baktım. Saat 23.12'ye geliyordu. Böyle geçiyordu tüm günlerim. Bazen dizi izliyor, bazen Doruk'un kitaplığından bir kitap alıp okuyor, bazense camdan boş boş ormanı izliyordum. Yapabileceğim başka hiçbir şey yoktu çünkü.
Doruk'un beni buradan ne zaman çıkaracağıysa hala merak konusuydu çünkü her sorduğumda "Seninle olan işim ne zaman biterse Ekim." cevabını alıyordum. Bu yüzden artık cevabını bildiğim soruyu sormaktan sıkılmıştım.
Dış kapının kilit sesini duyduğumda istemsizce bakışlarım kapıya çevrildi. Kapı açıldığında bu sefer beyaz gömleğin yerini siyah gömleğe tercih eden Doruk gözüktü. Siyah gömleğin altına her zamanki siyah pantolonunu gömleği kıvırdığı kolunaysa aynı saatini tercih etmişti. Doruk odaya girdiğinde kapıyı tekrar kilitleyip elinde tuttuğu siyah poşetleri mutfağın ortasındaki bar masasına bıraktı.
Bakışlarını bana yöneltilip gözleriyle beni süzerken "Kalk hadi." dedi.
"Neden?" dedim anlamaz ifadeyle.
"1 hafta boyunca bu koltuğun üzerinde yeterince vakit geçirdin."
"Doğru duydum sanırım." dedim gülerek. "Doruk Kozoğlu halime üzülüp yardım mı etmek istiyor?"
Doruk hiçbir şey demeden adımlarını koltuğa yönelttiğinde önce koltuk ve televizyonun hemen ortasında duran sehpaya uzattığım ayaklarıma ardındansa suratıma baktı. Masanın etrafından dolanıp yanıma otursa ölürdü zaten, diye geçirdim içimden. Aldığım nefesi burnumdan sesli bir şekilde bırakırken Doruk'un geçebilmesi için ayaklarımı kendime doğru çektim.
Doruk içinde patlamış mısır olan kabı yanımdan alıp yemeye koyulurken "Hazırlan hemen aşağıda bizi bekliyorlar." dedi. Gözleri televizyonda devam eden diziyi izliyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/315898416-288-k814529.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YOLUN YARISI
Teen FictionAklıma Şeker Portakalından Zeze'ye ait bir söz geldi: "Şimdi acının ne olduğunu gerçekten biliyordum. Ayağını bir cam parçasıyla kesmek ve eczanede dikiş attırmak değildi bu. Acı, insanın birlikte ölmesi gereken şeydi. Kollarda, başta en ufak güç bı...