Gözde'den:
"Naber Nicolo?" Dedi Barış.
"İyi Barış senden naber?" Dedi Nicolo'da.
Dzeko'nun evinde neden Nicolo Zaniolo var diye düşünürken ikisinin de Roma'da beraber oynadıkları aklıma geldi.
Nicolo bana baktı ve güldü. "Selam." Dedi elini uzattı. "Selam"
"Nicolo"
"Gözde"
"Memnun oldum Gözde." Dedi ve yerine oturdu.
"Ben de memnun oldum." Dedim ardından Edin'e "Zümra nerede?" Diye sordum. O anda kapı çaldı.
"Geldi." Dedi Amra. Edin Dzeko'nun eşiydi.
Zümra içeri girince hepimizle selamlaştı. Kolu kanıyordu ama bizi geçiştirip yolda bi arabanın aynasına çarptığını söyledi.
Biz havadan sudan konuşurken Zümra ve Nicolo ortalıklarda gözükmüyordu. Ardından bağırış sesleri geldi. Mutfağa doğru koşunca ikisini kavga ederken bulduk.
"Arabamı mahvettin." Diye bağırıyordu Nicolo.
E paran yok mu kardeşim yaptır sende.
"Umrumda değil." Diye bağırdı Zümra'da ona.
Zaniolo "Keşke sana çarpsaymışım-" derken Edin onları böldü.
"Yeter. Ne bu kavganız ya?" Dedi.
"O başlattı." Dedi Nicolo.
"Ne? APTAL MISIN?"
"Tamam susun." Dedi Edin.
Ortalık sakinleyince Nicolo yukarı çıktı. Ardından Amra'da Zümra'yı telefonunu alması için o odaya gönderdi. Ama hepsi yalandı. Orada kalıp barışmaları içindi.
Amra ve Edin onları kilitleyip bahçeye yanımıza geldiler.
"İş halloldu. 1 saat orada kalacaklar."
Gülmeden duramadım. Solumda oturan Barış, Kerem ve Yunus üçlüsüne döndüm.
"Fan fin fon yapmasalar bari." Dedim sessizce onlara.
Üçüde gülmelerini bastırdı. "Harbiden korktum şuan."dedi Kerem.
"Ben yakıştırdım valla." Dedim gülerek.
Barış, "Ben de." Dedi.
Diğerleri bizi duymuyordu. Onlar kendi arasında konuşurken biz fısıldayarak konuşuyorduk.
"Bi düşündüm de harbiden iyi olurlar." Dedi Yunus.
"Ama benim ilk çiftim onlar değil." Dedi Kerem.
"Kim?" Diye sordum.
"Siz." Dedi bakışlarıyla beni ve Barış'ı göstererek.
Güldüm. "Haha espriye bak." Dedim.
"Saçmaladın." Dedi Barış'ta Kerem'e. Ardından bana döndü. "Dimi?" Diye sordu.
Kafamı salladım "Evet." Dedim.
"Aynen öyle olsun." Dedi Yunus.
Kafamı onlardan çevirip bizimkilere baktım. Hepsi bize bakıyordu.
"Siz ne konuşuyosunuz fısır fısır aranızda?" Dedi İrfan abim.
"Hiç. Öyle havadan sudan." Dedi Barış.
"Hıı havadan sudan." Kerem gülüyordu.
Kerem'e ters bir bakış atınca gülüşünü söndürdü. Ve önüme döndüm.
"Ben su içmeye gideceğim isteyen varsa getiririm." Dedim.
Ferdi "ben içerim." Diyince İrfan abim, Merto ve diğer Mert (Müldür) onlarda istedi.
"Allah'tan iki tane elim var." Dedim. Güldüler.
"Ben de geleyim." Dedi Barış kalkarak.
Mutfağa gidince bardağı alıp su doldurdum.
Yarısını içince tezgaha bıraktım suyu. "Barış içer misin su." Dedim başka bardak alırken.
"İçerim." diyip tezgaha bıraktığım bardağı alıp bana bakarak suyu içti. Güldüm.
"Başka bardağa koysaydım." Dedim.
"Ne gerek var?" Dedi. Sessiz kaldım. Yanıma gelip yaklaştı.
"Gözde?"
"Hı?"
"İyi misin?"
"İyiyim Barış." Dedim ne olduğunu anlamamıştım.
"Kötü olma da."
Güldüm. "Çok mu merak ediyorsun?" Dedim.
"Ediyorum. Çok ediyorum. Bi sorun mu var?" Dedi ellerini tezgaha yaslayarak.
"Y-yok yani." Dedim.
"İyi o zaman suları alıp bahçeye çıkalım." Dedi.
Arkamı dönüp sırıttım. Kalbim hızlı atamaya başlayınca kendime sövdüm.
Oy vermeyi unutmayınn
YOU ARE READING
Barış Alper Yılmaz - Islansın
TienerfictieBarış Alper, şu ana kadar hiç bir kızla ciddi bir bağ kurmadı. Hep dalgasına, eğlencesine... Ama kendini kaptırınca değişti. Ukala, kendini beğenmiş tavrı yerine, korumacı, sevdiğine bağlı bir hale geldi.