Oy bırakmayı ve yorum yapmayı unutmayınn!
Keyifli okumalarr🎶
Koştu küçük kız,
Babası onu yakalayamasın diye
Fakat denk geldi çıkmaz sokağa
Kapana kısıldı, kaçamadı...
Onu hergün öldüren babasından
kaçamadı...Tuanadan
"Teşekkür ederim." sızmış olan Atakan'dan bakışlarımı çekip ona yönelttim. "Teşekkür etmek yerine bu olayların sebebini söylemen daha iyi olur." artık zamanı gelmişti. Fakat sanki bu anın gelmesini hiç istemiyordu.
Sıkıntıyla nefesini verip kendini bana doğru çevirdi. Dikkatimi ona yönelttim. "Nerden başlayacağımı bilmiyorum ama şu senin bildiğin zenginlerden olmadığımı her seferinde buraya gelmemden anlamışsındır zaten," belli belirsiz başımı salladım. "Ben ailemin tek çocuğuyum. Bu hep beni üzmüştür her anlamda, ama önemi yok zaten," önemi var çocuk önemi var... "Küçüklüğümden beri evde kavga gürültü hiç eksik olmazdı. Anlaşamayan anneyle babaya sahibim. Ve bu bir çocuğun çocukluğunu mahveden en büyük sorundur her zaman." normalde böyle çocuklar agresif olurdu fakat o aksine gayet sakindi genel olarak. "Babamla hiç anlaşamam sevmez beni zaten," sevilecek biri olmadığını düşünmesinin en büyük nedeni buydu. "İşte en sonki tartışmamız kavgaya dönüşünce bende evi terk ettim sonrasını biliyorsun zaten." aslında buraları tahmin etmiştim. "Sanırım zaten diyebiliyorsun(!)" nefesini vererek gülümsedi. "Bende fark ettim kusura bakma." başını kaşıdı utanmış bir şekilde şu an o kadar tatlı görünüyor- Ne diyorum ben? Kendine gel Tuana!
"Peki bundan sonra ne yapmayı düşünüyorsun?" elleriyle yüzünü sıvazladı "Lanet olsun ki bende bilmiyorum gece gündüz düşünüyorum fakat olmuyor çıkışı bulamıyorum." anlaşılan iş başa düşmüştü.
"Öncelikle amacın ne?" ellerini yüzünden çekti. "Annemi," ağırca yutkunduktan sonra devam etti "Annemi kurtarmak." İşte şimdi taşlar yerine oturdu. Aslında babasıyla olan kavgasının tek sebebi bu değildi sadece patlama noktasıydı bu.
Aklıma gelen fikirle ayağa kalktım. Fakat kalkmamla beynimdeki seslerin harekete geçmesi bir oldu. Hepsi yine hep bir ağızdan konuşmaya başladıklarında hazırlıksız yakalanmıştım. Bir elimi başıma koyarak diğer elimle koltuğa tutundum. Ve yanımda bana yukarıdan endişeyle bakmakta olan bir çift ela göz buldum. Eliyle önüme gelen saçı çekmiş bana endişeyle bakıyordu. Kalktığım yere geri oturmaya çalıştığımda bana yardım etti bir yandan. "İlacın var mı?" yoktu. İlaç kullanmazdım. O acıyı çekmek isterdim yada bir çeşit kendimi cezalandırma yöntemiydi bu bilmiyorum.
Yalan Tuana sen aslında çoğu şeyi biliyorsun fakat kendinle ilgili olanları kabullenmek istemiyorsun.
Yanımda benden cevap bekleyen bir çift ela gözü unutmuştum o an, "İlaç kullanmıyorum." cevabım karşısında kaşlarını çatarak bana bakmaya başladı. "Böyle bekleyecekmiyiz ağrının geçmesini?" sanki kendisi çekiyordu. "Bekleyecek misin* malum ben çekiyorum ya hani acısını o yüzden ben bekleyeceğim sen değil!" cevabım karşısında anlık afallasada geri kendisini toparladı ve geri çekildi. Bende doğruldum ve mutfağa ilerledim.
Çok mu sert olmuştu cevabım?
Tıpkı babana benzemeye başlıyorsun Tuana! Hayır! Hayır! Hayır!
Olmaz! Olamaz...
Hem ben onun gibi değilimki öyle olsam daha sert olurdu cevabım.
Bundan öncekiler çok mu yumuşaktı? O sana içini dökmeye çalıştı fakat sen! Sen busun Tuana, baban doğru söylemiş sen her şey-
