Değersiz

60 8 2
                                    

        Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba!
        Bölümler böyle uzun aralıklarla gelicek yoğun olduğumdan dolayı...
     
        Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın! Hikayeyi paylaşıp yayarsanız çok mutlu olurum:)

Keyifli okumalar🎶
      

     Tuana'dan

         Dışarı çıktığımızda taksi bulmak için caddeye yöneldim. Fakat Atakan peşimden gelmiyordu. Başımı çevirdiğimde kaşlarını çatmış bir şekilde bana bakıyordu.

        "Taksiyle gideceğiz!" diye bağırdım ona aramızdaki mesafen dolayı. "Neden?"diye bağırarak karşılık verdi bana "Kaplumbağa deden," diye söylendim ama aramızdaki mesafeden dolayı duymadı beni "Sövüyor musun lan!" diye bağırdı. Bıkkınlıkla nefesimi verip "He Atakan anana bacına sövüyorum şuan, yürü hadi oğlum çıldırtma beni!" diye bağırdım. Dediklerime karşılık gözlerini bir son model arabada bir bende gezdirdi. Bu durumdan sıkıldığım için enisonu "Ne bok yersen ye!" diye bağırarak tekrar caddeye doğru yöneldim.

          Çok geçmeden yanımda bana yetişmek için nefes nefese kalmış olan Atakan belirdi. "Ne ara bu kadar gittin kızım ya!" sitemine alaylı gülüşüm eşlik etti. "Sen o son model arabayla kaç yıllık arkadaşın arasında kaldığın süre zarfında." verdiğim cevap karşısında bir kolunu omzuma atıp kendine çekti. "Ne oldu son model arabayı mı kıskandın yoksa?" dediği karşısında ona nE dercesine bakmaya başladım. "Ben şu dünyada canlı veya cansız hiç bir varlığı kıskanmam bunu sende biliyorsun." Yalan.

          Atakan göz devirerek "Senin yanında da varya insan kendini değersiz hissediyor amınakoyim" diye homurdandı. Onun şakasına söylediği cümle beni yıllar öncesine götürdü...

       Küçük kız pencereden dışarıdaki çocukları izlediği sırada bir kız çocuğu arkadaşlarıyla oynadığı oyunu bırakıp 'Baba' diye bağırarak babasının kollarına atıldı. Kız bakışlarını o tarafa çevirdiğinde gördüğü sahneyle yüzünde buruk bir gülümseme oluştu -hoş zaten hiç silinmiyordu-.
Babası kızı kucağına alıp yanağına öpücük kondurdu bir yandan saçlarını okşarken."Baba elindeki poşette ne var?" kızın merakla sorduğu soru karşısında babası dudaklarını bükerek "Bilmem" dedi m harfini uzatarak. Kız yalandan bir sinirle "Ya baba" a harfini uzatarak sitem ettiğinde babası gülerek gıdıklamaya başlamıştı bir yandan da kızı taklit ederken..
      İkisi gülüşerek evlerine girdiklerinde küçük kız kendi babasını gözünün önüne getirdi. Onun babası niye kollarını sarılmak için değil vurmak için kaldırıyordu? Onun ağzından niye 'Baba' kelimesi değil 'Nolur vurma, acıyor' gibi kelimeler çıkıyordu? Onun babası niye saçını okşamıyor kopartacak derecede çekiyordu? Onun babası niye karnını gıdıklamıyor tekmelere maruz bırakıyordu? O kız babasının yanında değerli hissediyordu. Küçük kız ise babasının bakışları karşısında kendini bir çöp olarak görüyor ve çoğu zaman ölmek için dua ediyordu...

        "Lan beni dinlemiyorsun dimi?" Atakan'ın sorusuyla beraber kendimi silkeleyerek yürümeye devam ettim. "Kime diyorum." bıkkınlıkla nefesimi verip ona doğru döndüm. "Cehennemin dibine diyorsun Atakan tamam mı? Bir susmadın, iki saattir dır dır başımı şişirdin ya bir sus artık!" Bağırarak söylediklerim karşısında duraksadı. Ve geri çekildi. Cebimden evin anahtarlarını çıkardım ve diğer elimle boştaki elini havaya kaldırıp anahtarları avucuna bıraktım. Ve onu geride bırakıp yürümeye devam ettim. Afallamış bir şekilde avucundaki anahtarla bakıştığını adım gibi biliyordum...

🎼

Sahildeki banklardan birine oturduğumda yanımda sigaram olmadığı için küfrediyordum. Bu saatte açık bir yerde bulamazdım. Deri ceketimden telefonumu çıkarıp Sezen Aksu'nun bir parçasını açıp bankın üzerine koydum. Zaten kimse de yoktu etrafta. Olmaz zaten Tuana hiçbir zaman olmaz, olamaz...

KulüpHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin