━━━━━━━━━
İlk kavgamızı hala çok net hatırlıyorum Jeon. Kibarlığının gölgelendiği, ruhumu incittiğin o anı unutmak pek kolay da değil zaten. Çok çabaladım, yanlış bir şey söylememek, yanlış bir şey yapmamak için çok çabaladım. Sen hep beni tutacaktın, hep tutarsın diye düşündüm, halbuki sen beni itiyormuşsun da ben körmüşüm.
Üçlü grubumuz çok eğlenceliydi, biz aynı zamanda en yakın arkadaşlardık. Kabul ediyorum ki, biz sadece arkadaş kalmalıydık. Beni kendine aşık ettikten sonra başkaları hakkında kurduğun seks hayallerini dinlemek zorunda kalmamalıydım. Peki ya sen bunu benim gözümün önünde yapacak kadar kendini nasıl kaybedebildin? Bizimkisi basit, önemsiz bir lise aşkıydı Jeon, ama sen ergenliğin etkisinde yapmadın bu hataları, sadece beni sevdiğini zannederek ikimizi de berbat bir oyuna sürükledin.
Senden günlerce özür bekledim, içime kapandım, kendini tatmin ederken düşündüğünü söylediğin şeyler gözümün önünden gitmedi. Kendimi iğrenç hissettim, sadece senin cümlelerinle iğrenç hissettim. Hatanı fark edip de bana geri döndüğünde ise tuzağına koşan bir fare kadar bilinçten yoksundum. Seni suçlamıyorum Jeon, ben aptaldım, seni kabul edecek kadar aptaldım.
Senin aksine çok ders çalışırdım, çok dolu bir hayatım vardı her zaman. Gençliğimin tüm kırgınlıklarını saklardım, iyileştirmek için uğraşırdım. Kitaplar okur, çizim yapar, spora gider ve en çok de okulumla ilgilenirdim. En acısı ise ne oldu biliyor musun? Benim sana ayıracak bir zamanım hep vardı, sense hep meşguldün. Ne yapıyordun bilmiyordum, nelerle ilgileniyor, zamanını nasıl geçiriyordun bilmiyordum. Okulla pek ilgilenmiyordun, ders de çalışmazdın. Benim gibi hobilerin de yoktu, en azından bildiğim kadarıyla yoktu. Tüm işlerimi bitirip de akşam heyecanla telefonuma sarıldığımda yoktun, bir yerlere kayboluyordun. Seni o zaman da bekledim, saatlerce bekledim.
Her gece gözlerimi yakan beyaz ışığa karşılık direndim, bana sadece güzel geceler dilemeni bekledim. Gününden bahsetmeni istedim, eskisi gibi sohbet etmek istedim, nasıl olduğunu bilmek istedim. Sen ise her gece camıma çarpıp geri dönen soğuk rüzgarların içime işlemesine izin verdin, sıcacık odamda üşüdüm senin yokluğunda. Her gece yorgunluğum beni karanlığa çekene kadar seni sayıklamaya devam ettim.
Önce "iyi geceler"imiz yok oldu, sonra da "günaydın"larımız.
Okul çıkışlarımda ara sıra görüşmeye devam ettik. Soğuk kış akşamlarında alışkın olduğumuz o sokaklarda sadece elimi ısıtmadın, aynı zamanda yüreğimi sıcacık yaptın, sana kapılmaya devam ettim. Evimin önüne erken varmayalım diye uzattığımız yolda hiç görmediğim sokaklarla tanıştım, gözlerinle beş dakika daha sevişmek için hep yeni bir sohbet açmaya çalıştım. Yine de sık sık ortadan yok olmaların beni üzmeye devam etti. Seni sıkmak istemedim, benden bıkmandan hep çok korktum ve hiç sesimi çıkarmadım.
En son ben sessizliğimde boğuldum, yorgun gecelerim güneşli günleri kovalamayı bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
eleven minutes | taekook
FanfictionSözlerine kanmışım, dokunuşlarına aldanmışım, çaresiz bir aptalmışım. [short story] ©morsmordrexz | 2023