5.sezon 2.bölümde Gabriel'ın yüzük çalışmaları yüzünden akuma göndermediği süreci hatırlamanızı istiyorum. Bu hikayem o süreçte geçecek. Medyadaki şarkıdan ve Instagram'da bir sanatçının paylaşımından ilham alarak yazdım. Paylaşımın linkini en sonda bırakacağım ^^* * *
"and i guess i'll just miss her
even though she isn't even really gone"Kara Kedi
Günlerdir herhangi bir akuma olayı olmuyordu, Paris ürkütücü bir şekilde sessizdi. Uğur Böceği ile o günden beri görüşmemiştik. Söylediklerini aklımdan çıkaramamıştım. Leydimin içten içe özgüvensiz olduğunu biliyordum ama bunu son zamanlarda öylesine saklamıştı ki bir şeylerin değiştiğini zannetmiştim. Aslında o her zaman aynı kişiydi, ben onu en iyi tanıyan kişi olmama rağmen zayıflığını gizleme çabalarını anlayamamıştım. Bu akşam Kara Kedi olarak ortalıkta görünmeyi düşündüm, belki beni gördüğünde gelirdi.
Saat 10'u geçiyordu, dönüşüp her zamanki buluşma noktamıza gitmeyi düşünürken Uğur Böceği'nin penceremin önünden geçtiğini gördüm. Ben nereye gittiğini anlamaya çalışırken Plagg konuşmaya başladı:
"Yanına gideceksen ona söyleyeceğin sözlerine dikkat et."
"Sözlerine dikkat et mi? Yanlış bir şey mi söyledim?"
"Hayır evlat. Sadece Uğur Böceği'nin hassas olduğunu hatırlatmak istedim. Yanlış bir lafın onu daha çok üzecektir."
"Anladım... Gardiyanımı yedirmem diyorsun."
"Uğur Böceği peynir tabağındaki en kıymetli ikinci peynir."
"İkinci mi? Birinci peynir kim peki?"
"Küp şekerim..."
Bunu söylediğinde kendimi tutamış gülmüştüm.
"Küp şekerim senin dalga malzemen olamaz, bu ciddi bir konu."
Her şeyi dalgaya vuran Plagg söz konusu Tikki olunca ciddileşiyordu. Lafa gelince de kwamiler aşık olmaz diyordu, yersen...
"Çok konuştun peynirini yediysen gidelim artık."
"Son bir ta-"
Lafını bitirmesine izin vermeden dönüşmüştüm, leydimi bulmalıydım. Bir süre etrafa bakıp her zaman buluştuğumuz yere gittim, orada değildi. Eiffel'e baktım çevredeki insanlara sordum, kimse onu görmemişti. Geçen gece birbirimizi en son gördüğümüz yere baktım, orada da değildi. Sopam geri dönüşmediğini söylüyordu, oyosuna aramalarım ulaşmıştı.
Aklıma son bir yer gelmişti, Usta Fu'nun evi. Şu an orada ne vardı biri yaşıyor muydu bilmiyordum ama gidip bakmam gerekiyordu.
Balkondan içeri bakmaya çalıştım, tanıdık bir ağlama sesi duydum. Yanılmamıştım, Uğur Böceği buradaydı. Yere çökmüş ağlıyordu, saçlarını açmıştı. Tuhaf olan karşısındaki ayna ve elindeki makastı. Kendine zarar veriyor olamazdı, yapmazdı.
Ağlaması şiddetlendi elindeki makası bırakıp aynaya bağırmaya başladı:"AZICIK ZEKİ OLSAYDIN O GÜN USTANIN YANINA GERİ DÖNÜŞÜP GİTSEYDİN BAŞINA BUNLAR GELMEZDİ!"
"SENİN HATALARIN YÜZÜNDEN PARİS TEHLİKE ALTINDA, SENİN YÜZÜNDEN!"
"KWAMILERE SAHİP ÇIKMAYI DA BAŞARMADIN, USTA BİLSEYDİ SENİ ASLA AFFETMEZDİ!"
Bunları aştığımızı sanıyordum, tavşan mucizesini geri aldığımızda iyi görünüyordu, kendini suçlamayı bırakmış gibiydi.
Gözlerimin önünde acı çekmesine daha fazla dayanamadım, balkon kapısını sertçe iterek içeri girdim. Korkmuştu, refleks olarak yoyosuna yeltendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ladynoir shots
Hayran KurguDizide göremediğimiz ladynoir sahnelerini kendimce yazıyorum.