2. Bölüm : ''Mayıs''

359 39 79
                                    


2

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


2. Bölüm : ''Beni ittikleri elleriyle onu sevmişlerdi.''

Neden?

Fazla ağır bir soruydu. Çocukken çokça altında kaldığım, şimdilerde bile gücümün yetmediği bir soruydu benim için. Bir türlü cevabını bulamamıştım, kimse de yardım etmemişti.

Birisi karşıma çıkıp bağırmalıydı, ''Bu yüzden Dila!'' demeliydi. Acımadan, bağıra bağıra söylemeliydi bütün nedenlerimin cevaplarını.

Neden ben, neden o kadar küçükken, neden izin verdiniz, neden peşimden gelmediniz... Çok nedenim vardı ama aksine hiç cevabım yoktu. Bunlar şimdiden çok geçmişin sorularıydı, küçük Dila'nın.

Çünkü şu anki Dila ne sorularla, ne de yalan cevaplarla ilgilenmiyordu. Onun ilgisini çeken tek şey, karanlık zihninde sıkışıp kalan intikamıydı.

Küçücükken kalbimin etrafına can çekişe çekişe ördüğüm zırh, beynimde dönen oyunlara karşı çıkmasın diyeydi.

Kalbin hüküm sürdüğü bir bedende, beyin işlevsiz kalırdı çünkü.

Direksiyonu sıkan parmaklarım ağrımaya başlamış, bir elektrik dalgası gibi kollarıma yayılıyorken ben gözlerimi bile kırpmıyordum. Gördüğüm hiçbir şeyi unutmadım, şimdi karşımdaki manzarayı da zihnime kazıdığıma emin oluyordum.

Karşımda büyük bahçelerinde, uzun bir masada kahvaltı eden Altun ailesi vardı. Kahkahalar havada uçuşuyor, gözlerinin içi gülüyordu hepsinin. Gözlerimi onlardan çekip dikiz aynasına sabitledim.

Kocaman olmuş gözbebeklerimin etrafını saran yeşillerle karşı karşıya geldim. Gözlerimin beyazına kan oturmuş, damar damar olmuştu.

Onların gözlerinin içi gülerken, benimkiler kan ağlıyordu.

Haksızlıktı.

Hırsla tekrardan onlara çevirdim bakışlarımı. Bu ettikleri son huzurlu kahvaltı olacaktı. Bundan sonraki her yemeklerinin onlara zehir olduğundan emin olacaktım. Benim gibi, huzursuz oturacaklardı o masada. Eksik hissedeceklerdi, yalnız.

Sinirle soluduğumda kapıların açılma sesi kulaklarımı doldurdu. Kimlerin geldiğini biliyordum, babam dün akşam olanlardan sonra onları aramış olmalıydı. Adar beni yanıltmadan konuşmaya başladı ''Bizsiz mi Dila Hanım?''

Sağıma döndüm, gözlerime dikkatle baktığında sıkıntılı bir nefes verdi ''Bitecek, bugün bitireceğim.'' tekrardan önüme döndüm, ''Daha fazla beklemek yok, anlıyor musunuz?'' arka koltuktaki Akın öne eğildi ve kollarını iki koltuğa yasladı.

''Başkan biz seni anlıyoruz ama öfkeyle karar vermiyorsun değil mi?'' diye sorduğunda burnumdan bir nefes vererek güldüm, çenemle onları işaret ettim ''Baksana Akın, ne kadar mutlular. Ben neden kendime bunu yapıyorum, onların hesap günü geldi de geçiyor.''

PAYİDAR | Gerçek AilemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin