6. BÖLÜM

247 138 22
                                    


❤️

*********

Bilgisayardan başımı kaldırdım ve gözlerimi dinlendirmek için kapatıp, başımı masaya yasladım. Spordan sonra eve gelmiştim, kısa bir duş alıp odamda biraz dinlenirken telefonuma gelen bildirim sesiyle kalkmıştım.

Baran araştıracağım kişilerin isimlerini atmıştı. Genelde işlerimde meilimi kullanırdım ama Baran beni zaten tanıdığı için numaramdan atmıştı mesajı. Spor solanunda ki ısrarları üzerine vermiştik numaralarımızı.

Araştıracağım üç isim vardı. Örgütün kurucusu Ahmet Demir, kurucu dan sonra en yetkili kişi Bora Seçil ve bütün pis işlerin asıl başı olan Tarık Demir.

Ahmet Demir ve Tarık Demir kardeşti. Ahmet kurucu olarak görülebilirdi ama Tarık bütün işlerin asıl düğümlendiği noktaydı. Tarığın isminin işlerde fazla geçmeme nedeni ise önceden yakalanıp 5 yıl boyunca hapis yatması olabilirdi. Bu süre zarfınca Ahmet başta durmuş ve örgütün işlerini o halletmişti.

Bu örgüt kaçakçılık üzerine kuruluydu. Silah, uyuşturucu, patlayıcı, mühimmat gibi şeyleri yurtdışından getirip satıyorlardı ve bu işten çok iyi para kaldırıyorlardı.

Şuan ki planları ise başka bir örgütün yurtdışından getittirdiği kaçak malların üstüne konmaktı. Bunu yapmak içinde o örgütle içli dışlı olup bir sürü işe imza atmışlardı. Tabi bunu yapmalarının nedeni, o örgütün güvenini kazanıp malların nereden, nasıl ve ne zaman geleceğini öğrenmekti.

Örgütler bu işlerini genellikle hiç kimseye söylemeden kendi içinde halleder ve bilgilerini saklardı.

Baran ve benim amacım ise netti. Yarın Ahmet demir bir parti hazırlayacaktı, bu partiye bir çok örgüt ve mafyaları davet etmişti. Baran'nın örgütüde dahildi buna.

Partiye birlikte gidecektik ve ben daha önceden bulduğum konuşmaları oradaki hoparlörlere aktarıcaktım. Bu sayede örgüt çökecekti çünkü bulduğum telefon konuşması orada çatışma çıkaracak cinstendi.

Saat 21:09 geçiyordu. Bilgisayardaki dosyaları meilden atacaktım.
Dosyalarda hata varmı diye son kez girip baktım ve hata göremeyince gönderdim. Sigara paketimden bir dal çıkarıp sandalyeden kalktım, bilgisayarları kapattım ve elimde telefonum ile koltuğa ilerledim.

Bir elimde telefon, bir elimde yaktığım sigaram öylece koltuğa oturdum. Telefonumda boş boş gezerken bildirim geldi, baran mesaj atmıştı.

Hızla mesaj kısmına girdim ve büyük harflerle yazılmış AĞZINI KIRDIĞIM kısmına tıkladım. Bunu koymamın nedeni gerçekten ağzını kırmam olabilirdi.

AĞZINI KIRDIĞIM
Güzel iş.

Siz
Biliyorum.

Hiç beklemeden yollamıştım mesajı. Güzel yapmadığım iş mi vardı ki.

Neredeyse bir dakika sonra mesaj atmıştı.

AĞZINI KIRDIĞIM
bu özgüvenin kaynağı ne ?

Sigaramdan derin bir nefes çektim ve dışarı üflerken güldüm. Tabi ki de bu özgüvenin kaynağı bendim.

SİZ
Tabiki de benim bu özgüvenin kaynağı.

Dedim ve gönderdim. Anında 'yazıyor...' kısmı belirirken bir duman daha çektim içime ve Mesajı attı.

AĞZINI KIRDIĞIM
Beni hiç şaşırtmadın, senden bu cevabı beklerdim zaten.

Başka ne cevap verebilirdim ki, doğru söylemiştim. Herkes özgüvenini yaptığı işten, başarılarından, kendisinden alırdı.

Daha fazla uzatmak istemediğim için hemen mesajı yazıp yolladım.

MAHŞER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin