13. Bölüm: Yangın

46 8 82
                                    

Herkese selam canlarım yeni bir bölüm ile karşınızdayım. Önceki bölümü biraz kritik bir yerde bitirmiştim. Bu bölümde daha çok Mirza'nın o gün yaşadıklarını okuyacağız.

Hepinize iyi okumalar canlarımmmmmm <333333

Okuduğunuz tarihleri buraya alayımmmmmmm

Alttaki küçük yıldıza dokunup oy vermeyi unutmayınnnnn

Bölüm Şarkıları:
Göksel - Sen Orada Yoksun
Aşkın Nur Yengi - Yalancı Bahar

Yazarın Ağzından...

Mirza konuştukları konudan ötürü ürpermişti. Kafasını iki yana sallayıp o gün olanlardan kurtulmaya çalıştı ama bu mümkün değildi. Etrafını bir sarmaşık gibi sarmış olan geçmişte yaşananlar yine peşini bırakmamakta kararlıydı.

Geçmiş...

"Baba, annemi görmek istiyorum bırak gideyim." dedi babasına bakarak. Bugün annesini görmek için yanına gidecekti ve babası, annesi ile görüşmesini engelliyordu.

Mirza'nın kollarını iki tane koruma tutuyordu.

"Baban olarak annen ile görüşmeyeceğini söylemiştim. Beni dinlememekte bu kadar ısrarcı olman gözlerimi yaşartıyor oğlum. Ama bugün bunun bir sonu olacak çünkü sen iyice zıvanadan çıktın. NE DEMEK ANNEN İLE GİZLİCE GÖRÜŞMEK!" deyip etraftaki sandalyeleri devirdi.

"Eğer sen izin verseydin gizlice görüşmek zorunda kalmazdım Vedat Bey." dedi alaycı bir gülüşle. İnsanlar babası ile iyi anlaşırken o babasına adı ile seslenemeyecek kadar nefret ediyordu. Bazı insanlar ebeveyn olmayı hak etmez...

"Ne demek Vedat Bey lan! Babanım ben senin baban! Kendine gel Mirza!"

Mirza ağzındaki kanı tükürdü. "Eğer sadece yapmak ile baba veya anne olunsaydı böyle bir lakaba gerek kalmazdı." dedi. Artık bıkmıştı; her gün bir şeyler yaşamaktan, zorla Vedat'ın yaptırdığı şeylerden ve canının yanmasından. Tek mutlu olduğu zaman annesinin yanında olduğu zamanken babası(!) şimdi onu da elinden almak istiyordu.

Vedat durdu ve oğluna baktı. Ne cürretle ona karşı böyle şeyler söyleyebilirdi? Kendisi olmasaydı oğlu nasıl dünyaya gelecekti? Sadece saçmalıyordu.

"Ben olmasam sen nasıl dünyaya gelecektin lan! Hâlâ gelmiş karşımda bana ahkam kesiyorsun!"

"Keşke senin çocuğun olacağıma doğmasaydım." dedi isyan eder gibi. Yüzüne yediği tokat ile kafası öbür tarafa döndü, Vedat ona tokat atmıştı. Dilini dişlerinin üsünde gezdirip kafasını kaldırdı.

"Şimdiye kadar yaptığın şeyler yetmedi dimi? Vur Vedat Bey vur ama unutma ileride bunun intikamını hayat senden alır." dedi Vedat daha da sinirlenmişti korumaya eliyle işaret verip bilgisayarı getirmesini emretti.

"Belki bu aklının başına gelmesine yardımcı olur." dedi ve korumalara Mirza'yı bırakmalarını işaret etti. Koruma bilgisayarı getirdi ve açtı.

Mirza dikkatlice görüntüye baktı, burası onun düzenli olarak gittiği yetimhane idi. Ama tuhaf olan bir şeyler vardı tüm çocuklar gece olmasına rağmen dışarıdalardı. Kamera açısı biraz daha arkaya dönünce Mirza yetimhanenin yandığını fark etti. İçeriden çığlıklar yükseliyordu. Vedat alaycı bir gülüş yerleştirdi dudaklarına, kafası ile işaret edip görüntüyü kapattırdı.

"Aklın başına gelmiştir umarım!" dedi. Mirza ise bu sefer sadece boş bir şekilde bakıyordu.

Bazen nefret ile bakmak bile boşluk ile bakmaktan daha az acıtırdı insanın canını. Çünkü nefret de bir duygudur ve o kişiye yine de bir duygu hissettiğinizi gösterir... Ama boşluk sadece boşluktur. Hiçbir şeyin olmamasıdır, o kişiyi hepten silmektir.

Mirza'nın Kalbinde Açan KamelyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin