Alexander | B:3

102 70 10
                                    

23 Aralık Günlerden Salı Saat 08.23

"Yaşananların hepsi senin suçun biliyorsun değil mi?"
"Ben olmasam belki Arthur ölmüştü. Bence teşekkür etmen gerekiyor."
"Birde teşekkür mü bekliyorsun? Karşımıza hiç çıkmasan bunların hiçbiri başımıza gelmeyecekti Alina"
"Ben çıkmasam onlar çıkacaktı ve şu an ormanın derinliklerinde kurtların, ayıların yemeği olmuştunuz."
"Pisliğin tekisin Benjamin! Gidiyorum ben." Diye kükredi.

Bu kadar ses başımın ağrısına ağrı katmıştı. Ayağa kalkacak gücüm olsa şu an bulunduğum yerden kaçıp giderdim. Halsiz bir şekilde lafa girdim. "Susun artık."

"Arthur! Uyandı! Kardeşim iyi misin?" Dedi büyük bir mutlulukla. Yaşadığı mutlulukla kendini kaybeden Benjamin karnıma yaptığı baskından haberdar olmadığı için ufacık bir ölüm tehlikesi yaşatmıştı. "Kollarını karnımdan çekersen iyi olacağım."

Zar zor gözlerimi açıp etrafa baktım. Etraf siyah perdelerden dolayı hiç güneş almıyordu. Bulunduğumuz yer o kadar küçüktü ki nefes bile almak çok zordu. Gözüm bir anlık da olsa Alina'yı aramıştı. "Benjamin, Alina nerede?"

Kafasını eğdi pişman olduğu bir şey yapmıştı. "Gitti..."
"Nereye?"
"Bilmiyorum kardeşim sen uyurken biz biraz tartıştık." Biraz demek ayıp olurdu sanki. Tartışma uzasa kavgaya dönüşecekti.

"Biz buraya nasıl geldik? Her şeyi baştan anlatmanı istiyorum. Yaram nasıl oldu? O çıkan kemikte neydi öyle?" Bunları düşündükçe unuttuğum korkum tekrardan gün yüzüne çıkmıştı. Gördüğüm o iğrenç görüntü gözümün önünde canlanmıştı adeta.

Söyleyeceği şeyler korkunç olduğunu kaçırdığı gözlerden anlıyordum. Tehlikeli şeyler olacaktı. "Alina.."
"Ne olmuş Alinaya anlatsana şunu be adam!" Sesim biraz sert çıkmıştı.
"O olmasaydı kurtulamazdık. Onun sayesinde buraya ulaşabildik. Sen bayıldıktan sonra ne yapacağımı bilmiyordum. Tedbirli bir şekilde aşağıya indim. Gördüğüm şeyler çok ama çok ürkütücü şeylerdi. Resmen kurtların kapışmasını izliyordum ama bir yanları insandı."

Ne insan mı? Kurt ama insan... Aklım benimle oyun oynuyordu. Hala uyanık değildim sanki, kâbus görüyordum. "Rüya mı görüyorum? Öldüm mü?"

Kafasını bir oraya bir buraya sallamıştı. O kadar hüzünlüydü ki dokunsam ağlayacak gibiydi. "Keşke kâbus olsa, uyansak ve yeni güzel bir güne başlasak. Ne yazık ki gerçek. Üç tane kurt. Daha sonra seni resmen sırtında taşıdı o kadar uzun yol geldik ki. Tahmin edemezsin. Yorulmadı, su içmedi, dinlenmedi. Saatlerce seni sırtında taşıdı."

"Ve senden bunları yapan kıza sert çıkışıp kavgamı ettin kardeşim?"
"Ne yapabilirdim Arthur? Bizi ne hal..."
"Tamam Benjamin konuşmak istemiyorum. Ağrılarım var..." Diyerek çıkıştım.

Isırık ve kurt. Bu ihtimali düşünmek bile istemiyordum. Hayır hayır hayır... İmkânsızdı. Doğaya aykırıydı bir kere. Bir insan nasıl kurtta dönüşebilirdi? Ben derin düşüncelerim ile savaşırken yavaş yavaş kapı açılmıştı ve ardından içeriye Alina girmişti. Gözlerimi bomboş duvardan çekip gözlerimi gözlerine sabitledim. "Benjamin gitti dedi."
"Gidecektim." Diyerek açıkladı kendini. Hemen ardından. "Gidemedim." diye ekledi.

"Neden?" Diye sordum başka bir soruyu ortaya atıp.
"Bilemiyorum. Beni buraya çeken bir şeyler var." Seni buraya çeken bir şeyler var. Diye tekrar ettim. Onaylar bir şekilde kafasını salladı. Ardından çekinerek de olsa yanıma doğru geldi ve belime bakmak için tişörtümü kaldırdı. Yanı başıma oturdu. Gözleri gözlerimdeydi, üzüldüğü aşikardı. Belli etmemeye çalışıyordu ama Benjamin'e kırılmıştı. Birazda olsa çekinerek, "Benjamin ile aranızda ne oldu?" dedim.

karanlık aşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin