Ölüm Döşeği | B:2

114 71 14
                                    

21 Aralık 2075 Günlerden Pazar Saat 03:32

"Arthur kalksana!" Vücudumda tek çalışan yerim kulaklarımdı. Benjamini duyabiliyordum ama ne kadar tepki vermek istesem de olmuyordu. 

Benden bir cevap alamayınca, kendi kendine konuşmaya başladı. "Biz buraya nasıl geldik? Neden hiç bir şey hatırlamıyorum?" Benjamin'in söylediklerinden sonra beyinim alarm vermeye başladı. Ve bundan bir saat öncesini hatırlayamıyordum. Bir saat öncesi yoktu. Kafayı yiyecek gibiydim. Gerçekten de bir saat önce yoktu. Partiye zor şartlarda gitmiştik. Eğlendik, dans ettik, içtik, bunların hepsini hatırlıyorum ama tek bir sorun var. Biz buraya nasıl geldik? Bir anda hızlıca kalkıp, "Hatırlayamıyorum." Dedim.

Göz göze gelmiştik, çok garip bir şeyler oluyordu. Benjamin sarhoştu ama ben... Ben değildim. Kısa bir süre sessizlik vardı. Birbirimize bakıp, buraya nasıl geldiğimizi hatırlamaya çalışıyorduk. Bütün sessizliği bozan telefonuma gelen mesaj bildirimiydi.

İçimde biriken korkuyla, titreyen parmaklarımla gelen kutusuna tıkladım ve mesajların açılmasını sağladım.

-Alina
-Alina
-Alina

"uuuuuuuuuuuuuu!"

"Benjamin bu neydi lan?"
"Bilmiyorum abi ama birazdan altıma kaçıracağım."

(Tık tık tık) kapı çalar.

"Kim lan bu şimdi bu saatte?"
"Arthur açmayalım. Çalar çalar gider abi..."

Açmaya hiç niyetim yoktu. Yavaş yavaş cama doğru ilerlemeye başladım. O kadar yavaş ilerliyordum ki, ortam o kadar sessizleşmişti sadece nefes alışverişlerimizi duyabiliyordum. Cama iyicene yaklaşmıştım. Kapıda yüzünü tam göremediğim bir kız vardı. Arkasına durmadan bakıyor. Tekrardan kapıya dönüyordu.

(Tık tık tık) kapı çalar.

Bu sefer daha sert çalmıştı kapıyı. 

"Arthur, benim Alina kapıyı açın lütfen."

Benjamin bir ağızdan, "Mesajda ki kız bu..." 

Hayatımda bu hareketi, bu cesareti bir daha asla yapamayacaktım ama kapıyı doğru yönelip  hızlıca kapıyı açtım. Ardından ani bir hareket ile Alina'nın kolundan tutup içeriye doğru aldım.

"Kimsin sen? Ve adımı nereden biliyorsun?"

Afallamıştı. "Nasıl tanımıyor musun beni? Alina ben."

"Bak şakanın hiç sırası değil. Telefonuma gelen mesajları sen mi attın?"

"Ne telefonu? Ne mesajı?  Hiç bir şey anlamıyorum Arthur."

Bu konu gerçekten de canımı çok sıkmaya başlamıştı. Hızlıca telefonumu cebimden çıkarıp. Mesaj kutusuna bastım. Ve telefonu Alinaya doğru yöneltip, "Bak, bak şu mesajlara!" Dedim.

Ara sıra Benjamin'e gözüm kayıyordu ve tek yaptığı şey telefonun ışığını bir Alina'nın yüzüne bir benim yüzüme tutuyordu. Alina mesajı gördükten sonra öylece durdu. Şuan ki düştüğü durumu toparlamaya çalışıyor gibi gözüküyordu.

Kendi kendine sessizce has siktir! Arabada yaptı demek ki. Demişti ama ortam çok sessiz olduğu için anlaşılmıştı. Sonra hızlıca lafa girdi. "Bak oturalım sakinleşelim her şeyi anlatacağım ama ilk önce lütfen sakin olun. Tehlikeli birisi değilim."

Benjamin ikili elini kafasına götürüp stresli bir şekilde lafa girdi. "Peki tamam sakinleşelim. Biz sana soracağız sen anlatacaksın Alina tamam mı?"

karanlık aşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin