Bölüm 7: Kimsesiz kalmış kalp

245 29 21
                                    

Instagram; ugur_q0

Normalde bölüm cumartesi günü gelecekti ama biri çok isteği için bugün geldi ve cumartesi olan bölümü de atacağım.

Yorum ve oy atmayı unutmayın, sizleri seviyorum.

İyi okumalarr...

Karanlığın içinde ki umut ışıkları sizi aydınlığa çekmek isterken siz inadına karanlıkta kalmaya devam ediyorsunuz. Aydınlık sizin kapınıza kadar geliyor, siz ise onu terk ediyorsunuz. Bazı insanların iyiliğini düşünmeyin, bu size acı verir. Kalbiniz kırılmasın, kalbinizi kendi ellerinizle parçalara ayırmayın.

Yanımda duran Alya'yı umursamadan Barın'ın peşinden koşmaya başladım, merdivenlerden inerken bir iki kişiye çarpsam bile bunu umursamadan koşmaya devam ettim. Bahçeye çıktığım anda durup etrafa baktım, Barın'ı arka bahçeye giderken gördüğümde ise koşmaya tekrar başladım.

Açılan yarayı kapatmak benim görevimdi, çok geç olmadan bunu yapmam gerekiyordu...Arka bahçeye oturduğumda onu sigara içerken gördüm, sertçe yutkunurken yavaş adımlarla yanına doğru yürüdüm.

"Barın Aren Yücel, sigara da mı içiyormuş?" diye sordum hafif alay dolu bir sesle, sesimi duymasına rağmen arkasına dönmedi.

"Bu seni şaşırttı mı?" diye sorduğunda oturduğu banka gidip yanına oturdum, sesli bir nefes verirken bende onun baktığı tarafa bakıyordum.

"Evet, içmene şaşırdım." Diye mırıldandım. "Sen seviyorsun herhalde"

Boş bir gülüşle kafasını iki yana salladı. "İçme sebebim çok güzel olunca, tadı da bir o kadar güzel oluyor." Gülümsedim.

"Barın" dediğimde sesim oldukça kısık çıkmıştı.

"baş belası?"

Kaşlarımı çattım, "Bana neden baş belası diyorsun?" dedim fakat sesimde öfke veya sinir yoktu, aksine tatlı bir heyecan vardı. Bana böyle demesi beni sinirlendiriyor olabilirdi ama şimdi değil, şimdi ona karşı öfke duymaya hakkım yoktu.

"Öylesin çünkü..." iç çekti.

İtiraz ettim, "Değilim." dedim hemen itiraz ederek.

"Öylesin, güzel bir bela."

Koluna bir tane vurdum, "Senden nefret ediyorum." dedim sert bir sesle.

Bana baktı, kaşları havalandı. "Bende sana karşı boş değilim." Sesinde alay vardı.

Beni ciddiye bile almıyordu. Nedense bu durum benim canımı oldukça sıkıyordu, ne dersem diyeyim beni sürekli altan alıyordu. Az önce onun kalbini parçalara ayırmama rağmen, hala yanımda mutluymuş gibi yapıyordu. Üzgündü işte neden saklıyordu?

"Barın..." diye mırıldandım, ismini söylemek bile kalbimin ritmini değiştiriyordu. "özür dilerim."

Sana yara verdiğim için özür dilerim, ben sana sıcak olmayacak kadar soğuk biriyim. Senle ben olamayız çünkü; iki ayrı dünya da yeni bir dünya yaratmak masallara özgü bir şeydi. Bense bir masal karakteri olamayacak kadar gerçek biriydim.

"Bu kadar güzel olduğun için mi özür diliyorsun?" dediğinde kalbim kasıldı. Bakışlarım onun gözlerine değdi, bir saniye içinde kalbim hızlıca atmaya başladı. Gözleri gözlerime değdiği anda içimde fırtınalar kopmaya başlardı, fakat ben bunu ona söylemeye bile korkardım. Barın ve Amara, iki farklı dünya, iki farklı hikaye...

"Yapma," dedim titreyen sesime engel olmaya çalışarak, "yaranı gizlemeye çalışma." Onun bende gördüğü yaraları ben onda göremiyorum. O bana ev olabilirdi belki ama ben ona dünya olamazdım, benim kalbim o kadar büyük değildi.

EVİMİ ARIYORUM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin