Instagram; ugur_q0
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın,
İyi okumalar...
~Bölüm 12~
Gözlerin içinde oluşan acı kalbe saplandığında o kalbi bir daha mutluluk doldurmaz. Sana acı veren bir insan gider, diğer bir insan gelir. Bu döngü hayatında her zaman devam eder...
Önemli olan acılarınla yaşayabilmektir, onlarla savaşabilme gücünü kendine yaratmaktır.
Acı sana uğradığında; ağlarsın, çökersin, yüreğinde her acıyı hissedersin. Önemli olan bu değil, önemli olan; ağladıktan sonra ayağa kalkabilmem, bu acıya göğüs gerebilmendir.
Bunu herkes yapamaz ama ben yapmak zorundayım. Yaşayabilmek için güçlü durmak zorundayım, eğer bir kez çöker ve ayağa kalkamazsam bir daha hiçbir zaman ayağa kalkamam.
Barın, merakla bana baktığında telefon kapanmıştı. Başımı iki yana sallayarak, "Alya, hastaneye kaldırılmış." dedim sakin olmaya çalışarak, fakat sesimde büyük bir telaş vardı.
Alya...
Ona ne olmuştu?
Hızla ayağa kalkarak arabaya doğru yürümeye başladım, Barın hemen arkamdan geliyordu. Yanıma yaklaştığında arabayı açmıştı, kapıyı açıp içine girdiğimde o da şoför koltuğunu geçmişti.
"Ne olmuş?" diye sordu otoriter bir sesle ve arabayı sürmeye başladı.
Hızlı bir nefes alarak, "Bilmiyorum, Allah kahretsin hiçbir şey bilmiyorum." dedim kendime kızmaya başlayarak.
Neden kendimi düşünerek buraya gelmiştim ki? Alya'yı aramam gerekiyordu ama geçmişim yüzünden aklıma bile gelmemişti ve şimdi onun acısını çekiyorum.
"Sakin ol!" dedi Barın tek nefeste, "Daha ne olduğunu bile bilmiyoruz." Bana göre baya rahat görünüyordu, beni sakinleştirmek için belkide böyle davranıyordu.
Ellerimi saçlarının içerisinden geçirip, derin bir nefes aldım. Henüz ne olduğunu bile bilmiyorum, belki basit bir sorun yüzünden gitmiştir hastaneye. Hiçbir şeyi yoktur, sadece ben kalbimde olayı fazlasıyla büyütüyorumdur.
Olamaz mı?
Olabilir.
Kendime acı çektirmek için böyle yapıyorum, Alya'ya hiçbir şey olduğu yok ve olmayacak.
Barın, "Hangi hastanede?" diye sorduğunda ona hastanenin ismini söyleyerek bakışlarımı yola çevirdim.
Barın, arabayı sürmeye devam ederken bir yandan da göz ucuyla bana bakıyordu. "Sakin ol!" dedi bir kez daha, "Hiçbir şey olmayacak."
Kendinden emin ve net bir sesi vardı, karşımda o kadar rahat bir davranış sergiliyordu ki içimde bir yerlerde ona özlediğimi ve onun gibi olmak istediğimi hissettim.
"Sen?" dedim acımasız bir sesle. "Hep böyle misin?"
Kaşları havalanırken, "Nasıl?" diye sordu.
"Hiçbir şey düşünmeyen, her olay karşısında umursamaz davranan, bencil insanın teki misin?" Sözlerim bir silah gibi çıkmış olsa da o an bunun için pişman olduğunu hissettim fakat çok geçti.
Bakışları yola döndü bir süre, sertçe yutkundu ve nefes almaya çalıştı. Dudakları araladığında ağzından çıkan hırıltılı sesi beni üzmeye yetmişti. "Sevdiklerime karşı bencil değilim."
"Alya'yı sevmiyor musun?" diye sordum bu sefer.
"Neden seveyim?"
"Benim arkadaşım..." Kurduğum cümleye devam etmeme izin vermeden keskin bir sesle beni böldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EVİMİ ARIYORUM
Teen FictionAmara, on beş yaşına kadar sokaklarda büyüdü, on beş yaşından sonra ailesi onu bulduğunda Amara için her şey çok değişmişti. Yeni kıyafetler, yeni okul, yeni bir hayat onu bekliyordu. Barın Aren Yücel, her zaman göz göze geldiği, soğuk bakışlarına...