Bölüm 10: Yıllar sonra

168 16 9
                                    

Instagram: ugur_q0

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın, yorumlarınız beni yazmam için motive ediyor...

Bölüme geçmeden önce kısa bir bölüm oldu yine, fakat bu sefer elimde olmayan sebeplerden dolayı yazamadım. Kafam bu aralar çok dolu ve odaklanma konusunda zorluk çekiyorum, bunu telafi etmek için Çarşamba günü yine bölüm atmaya çalışacağım.

Lütfen, beni motive etmek için yorumlar atmayı unutmayın.

Çünkü onları okuduğumda heyecanlanıyorum, birden içimde bir yazma dürtüsü oluşuyor.

Her neyse

İyi okumalar....

Bölüm 10 "Yıllar sonra"

Karanlığın içinde esir olduğun bir hayatta ölmeyi dilersen, içinde savaştığın savaşı kaybetmiş olursun ama karanlığa rağmen nefes almaya çalışırsan hayatında ki her şey için savaşmaya başlarsın.

Savaşların içinde her zaman biri ölür, her zaman biri kaybeder, yara alırsın, üzülürsün ama sonunda kazanan taraf sen olursun. Mutlu olman için savaşman gerekiyorsa hiç durma.

Lisenin ilk yılıydı, ailem o zamanlar beni yeni bulmuş, verdikleri bir sürü eğitim ve paradan sonra nihayet beni bir liseye yazdırmayı becerebilmişlerdi. Fakat sadece ikinci döneme yetişmiştim, ikinci dönemin yarısı da bitmişti. Yeni gelmemden olsa gerek herkes benden nefret etmiş, beni küçük düşürmek için ellerinden gelen her şeyi yapmaya başlamışlardı.

Yine bir gün, kantine doğru yürüyordum. Arkadaşım hiç yoktu ve sanırım okulun bitmesine iki ya da üç hafta kalmıştı, kahve almak isterken bir kız bana çelme takmış bir erkeğin üzerine düşmüştüm. O zamanlar oldukça zayıf ve sıska bir kızdım, derin bir depresyonda olduğum için yemek yemiyor, depresyon ilaçları kullanıyordum.

Erkek ayağa kalktığında bana dik dik bakarak, "Boşuna uğraşma sokak çocuğu, kim bakar senin gibi birine?" demişti. O an idrak edememiştim söylenilen şeyi, sonradan düşünmeye başladığımda ise onlardan çok farklı biri olduğumu anlamıştım.

Ben onlar gibi değildim, onların sıcak bir yuvası varken, ben ısınmak için ateş yakardım. Yakmayı da bilmezdim oysa sürekli Murat yakardı. Benim yapamadığım her şeyi her zaman o yapardı.

Onunla on yaşımda iken tanışmıştık, bir sokakta, üzerine pahalı bir ceket vardı. Bunu nereden bulduğunu söylediğimde zenginlerin sitesinde ki çöpte bulduğunu söyledi.

Bana da sürekli yeni kıyafetler getiriyor, hayatım boyunca görmediğim yemekler getiriyordu. Fakat akşam olunca giderdi, sebebini sorduğumda ise "Sırlar herkes söylenilmez." Derdi. Bir süre sonra gitmesini sorgulamayı bıraktım, hiçbir şey demeden onunla vakit geçirmeye devam ettim.

Ben onun için herkes miyim bilmiyorum ama o benim için herkes değildi, bir kardeşti.

Sabahın bu saatinde aklıma böyle bir anımın gelmiş olması dudaklarımda bir tebessümün oluşmasına sebebiyet vermişti, daha yeni yeni gün doğmuştu. Salonda uyuya kaldığım için belimin her tarafında bir ağrı vardı, ayağa kalkıp Alya'nın odasına doğru yürümeye başladığımda o an Suhan odasından çıktı ve göz göze geldik.

Üstü başı her yeri dağılmıştı, siyah gözlerinde çekingen bir ifade varken, elini ensesine götürdü. "Ben uyuya kalmışım." Sesinde boğuk bir ifade vardı, yeni uyandığı için olmalıydı.

Onu rahatlatmak istercesine gülümsedim, "Sorun yok, kahvaltı yapmak ister misin?" diye sordum Sesimde gayet samimi bir ifade vardı, herkese böyle olmazdım ama Suhan herkes değildi. O, Barın Aren Yücel'in arkadaşıydı ve benim en yakın arkadaşımın hoşlandığı çocuktu. Alya her ne kadar bunu kabul etmese bile, içimden bir ses bana bunu söylüyordu.

EVİMİ ARIYORUM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin