Bölüm 11: İki dost

155 17 16
                                    

Merhaba

Bölüme geçmeden önce kısa olduğu için özür dilerim, bu hafta bir sürü sınavım var, diğer hafta da öyle. Bunun yanı sıra yetiştirmem gereken iki tane proje ödevim var, bunlar varken kitaplara gerçekten odaklanamıyorum.

Ve bu yüzden size şöyle bir söz vereyim; sınavlarım biter bitmez, size uzun bölümlerle hep geleyim. Olur mu?

Instagram; ugur_q0

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın,

İyi okumlar...

Bölüm 11, "İki dost"

"Amara!"

Bazen dudaklarının arasından tek bir kelime çıkamaz, donar kalırsın, hiçbir şey yapamazsın.

Kalbinde bir ağrı
Yüreğinde bir yangın
Gözlerinde Bir ışıltı
Hislerin ölümü neden bu kadar acılı?

Bir şey söylemek, bir şey hissetmek istiyorum ama içimde tamamen koca bir boşluk var. Karşımda duran, gözlerimin içine bakan adama karşı derin bir boşluk hissediyorum. Nefesimin kesildiğini, donduğumu, hissediyorum.

Bazı duyguları bu kadar kolay hissetmek ne kadar ağırdı...
Bir zamanlar her şeyin olan kişiye karşı şimdi derin bir boşluk hissi hissetmenin verdiği acıyı kim bilebilirdi ki?

İşte böyle Amara, nereden bilebilirdin ki senden kaçan insanın döneceği limanın tekrar gözlerin olduğunu?

İnsan bilemez ama affeder.

"Sen onu nereden tanıyorsun?" Barın'ın şüphe dolu sesi kulaklarıma geldiğinde ona bakamadığımı hissettim, felç olmuş gibiydim adeta hareket edemiyordum.

Murat, onu da umursamadan sadece gözlerimin içine bakıyordu. Yeşil gözleri okyanus mavisi gözlerimde dolanırken, içinde ki sıcak his de gözleriyle beraber içime işliyordu. En son kendimde bulduğum anlık bir cesaretle dudaklarım aralandı.

"Sen" dediğimde sesim titriyordu, "sen" dedim bir kez daha, ardından durup nefes alma ihtiyacı hissettim. Onun burada ne işi vardı? Aklımda binlerce soru varken gözlerim gözlerinin içindeydi, bakışlarımdan merak akıyordu.

Yanıma bir adım attığında ellerimi kaldırarak onu durdurdum, gözlerine hüzün yerleşirken bana acıyla baktı. "Yapma"

Sesli bir nefes vererek yumruk yaptığım ellerimi sıktım, gözlerimi ondan ayırdım. "Ne oluyor?" Barın'a dönüp sorduğum soru, onu da şaşırtmıştı. "Murat'ı nereden tanıyorsun?" Barın'ın onu nereden tanıdığına dair bir fikrim yoktu, şu anda tanımamasını dilerdim ama tanıdığına emindim.

Kahverengi gözlerin de şaşkınlık vardı, gözleriyse bende değil Murat'ın üzerindeydi. Ardından şaşkınlıkla bana baktığında kaşlarını çattı, "Murat mı?" Aynı şaşkınlık sesinde de vardı, "ismi Murat değil?" Bana soru sorarcasına söylediği şey kanımın donmasına yetmişti, ismi Murat değil.

Yutkunamadım.

Bu nasıl olabilirdi?

Ne yapacağımı, ne söyleyeceğimi bilmiyordum. En son omuzumda bir el hissettiğimde, Barın'ın kaşlarını çatarak oraya baktığını gördüm. Ben de bana dokunan kişiye döndüğümde, Murat'la göz göze geldim.

"Her şeyi anlatacağım..." derken kaşlarım havalandı.

"Neyi anlatacaksın?" diye sorduğumda dudaklarını ısırdı, açıklama yapmakta zorlanıyor gibiydi. Tekrar Barın'a döndüm, ellerini sıktığını gördüğümde derin bir nefes aldım ve aklımdaki soruyu sordum. "İsmi ne?"

EVİMİ ARIYORUM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin