Bölüm 13: Yıldız

131 17 0
                                    

Selamlarrr...

İçimi ısıtan sımsıcak bir bölümle geldim karşınıza..

Oylar ve yorumlar unutulmasın, sizleri seviyorum.

İyi okumalar:)

On üçüncü bölüm
"YILDIZ"

Bazen kalbinde yaşattığın hisler, nefes almana yardımcı olur.

O hislerle değil, hisleri yaşatan kişiyle yaşarsın ama bunu kabullenmek ruhuna ağır gelir.

Murat.

Seninle bir kaldırımın kenarında tanıştık, sonra hayatımın merkezine yerleştirdim seni. Seninle beraber nefes aldım, seninle beraber yemek yedim, seninle beraber yürüdüm, seninle beraber hayaller kurdum.

Hayaller kurdum...

Sonra da senden gittim, benden sonra sende gittin. Ardından öğrendim ki sen bana hiç gelmedin ki...

Adın bile yalanmış Murat, bununla yüzleşmenin acısını hiç biliyor musun?

İçimde ne savaşlar verdim, hangi dağları yıktım sana gelebilmek için...

Sen geldin bana üzerinde bir yığın yükle, bıraktın hepsini omzuma.

Onu anlamak için kendi içimde sürekli onunla konuşuyor olmak bile, benim canımı fazlasıyla yakıyordu. O yoktu, olmamıştı. Vazgeçti benden sağanak yağışlı bir günde, bıraktı beni alevlerin ortasında. Tek bir kelime etmedi giderken, geldiğinde ise gerçekleri bütün çıplak görüntüsüyle gösterdi bana.

Söyleyin bana, bir daha kalbim ona nasıl güvenir?

Evde yalnız başıma salonun bir köşesinde oturmuştum, duvarın dibinde ayaklarımı kendime çekip sırtımı duvara yasladım. Bir depremde yıkılacak duvarı evim yapmış, üzerimde ki bütün yükle ona yaslanmıştım.

Her duvara güvenir orayı evin yaparsan, altında ki enkazda boğulursun.

Değil mi Amara?

Yıllardır nefes alıyorum, bir şekilde yaşamayı becerdim ve hala buna devam ediyorum. Şimdi bakıyorum etrafıma, ben nefes aldığım sürece kim benden gitmedi ki? Önce Murat, sonra ailem, en sonunda en yakın arkadaşım.

Sonra, en sonra da o gidecek işte.

Adını bile anmaya korktuğum, fakat kalbimden çıkmayan o hüzünlü dalga da terk edecek beni ve sonrasında yapayalnız biri olarak kendi karanlık hayatımda boğularak can vereceğim.

Telefonum çalmaya başladığında ekranın yüzüne dahi bakmadım, canım hiçbir şey yapmak istemiyordu. Fakat biliyorum, bazı gerçeklerin önüme çıkmak için nasıl çaba verdiğini görebiliyordum.

Ayağa kalkıp, koltukta duran telefonumu çekip aldım. Üzerinde ki yazı tebessüm etmeme neden olmuştu.

Barın Aren Yücel arıyor....

Belkide bazı enkazların altında kalmak acı değil de mutluluk verirdi insana, kim bilir.

Telefonu açtım.

"Barın" diye seslendim, merak dolu bir ifadeyle değil, cevap bekler gibi değil, adını anmak içindi.

"Baş belası, bir daha adımı söylesene?" dediğinde dudaklarım yana doğru kıvrıldı, bir daha adını söylerdim ama sadece kendi içimde.

Barın Aren Yücel, sana dünya olabilmek için elimden gelen bütün çabayı vereceğim.

Derin bir nefes aldım, "Ne istiyorsun?" diye sordum kısık bir sesle. Beni isterdi.

EVİMİ ARIYORUM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin