Başta Jisung'a mesaj atıp atmamakta kararsızdım. Fakat sigara kullanımı o kadar ileri gitmişti ki sinir olmaya başladım bir süre sonra. Aslında üst katına taşınmam tesadüftü. Beni ve diğer arkadaşlarımızı hayatından çıkardığı için ona çok kızgındım ama hâlâ seviyordum işte. Apartmana yaklaştığımda onu gördüm ve bütün ipler koptu bende, ona olan sevgim nüksetti, hatta daha da arttığını hissettim. Ona ne kadar kırgın olsam da yazmayı ondan sonra düşündüm. İyi ki de yazmışım. Yazarken, onu ölüm isteğinden geri çevireceğimi bilmiyordum.
Şimdi onun evinde, onun odasında, onun yatağındaydık. O yatak başlığına yaslı bir şekilde otururken ben de onun göğsüne sırtımı yaslanmış bir şekilde bacakları arasında oturuyordum. Kafalarımız yan yanaydı ve arada dönüp yanağıma öpücükler konduruyordu. Geldiğimden beri çok konuşmamıştık. Jisung telefonundan araştırma yapıyordu şu an, ben de ona bakıyordum. İyi bir psikolog ya da psikiyatrist bulmak amacıyla. Jisung'un gerçekten ihtiyacı vardı.
"Bu kadını duymuştum," dedi, bir tane isme tıklarken, "kitapları falan var psikoloji üzerine, herkes beğeniyor." Telefonunu elime aldım, ona gelen yorumları okudum. Bir tanesinde, bir seansın bile ne kadar pahalı olduğu yazıyordu. Jisung da okumuş olacaktı ki, "neyse, bu olmasın." dedi ve telefonunu geri aldı. "Saçmalama Jisung, fiyatını dert etme sen. O iş bende." Bu sefer ben dönüp onun yanağına bir öpücük kondurdum. Tepki vermedi, "olmaz Chenle." Dikleştim ve üst gövdemle Jisung'a döndüm. "Olur. İtiraz istemiyorum, randevu al şimdi."
İtiraz edecek olduğunda yüzüne yaklaştım aniden, öpmemi beklediği için konuşmadan sustu. "Randevu, alıyorsun." Sert bir şekilde söylediğimde derin bir nefes verdi. İstemeye istemeye telefonunda bir şeyler yapmaya başladı. "Bir şekilde ikna ediyorsun beni." Hafif sırıtarak söylediğinde ben de sırıttım. Bunu biliyordum ama onun ağzından duymak daha iyi hissettirmişti, "hangi güne alayım?" Omzumu silktim, "seninle her günün her saati gelebilirim Jisung, sen istediğin gibi yap." Dediğimin üzerine biraz utanmıştı, şu tipe de utangaç olmak yakışmıyordu oysaki. "Peki." dedi, kısık sesiyle.
Randevusunu aldıktan sonra telefonunu kapatıp kenara koydu ve beni omzumdan tutup iyice kendine dönderdi. Bacaklarımı da dönderdim onunla birlikte. Jisung'un üstünde yatıyor vaziyetteydim şu an. Sırtını yatak başlığından kaydırıp tam olarak yatıyor pozisyona gelmemizi sağladı. "Beni nasıl hâlâ sevebiliyorsun?" Başımı göğsüne tamamen yasladım, o da tek koluyla belimi sardı. "Demek ki sıradan bir sevgi değil. Yaptığına kızsam da senden nefret edemedim." Bunu beklemiyordu sanırım, sustu öylece.
Jisung'un vücudunun sıcaklığı beni de etkisi altına alıyordu. Ona özel kokusu burnuma doluyordu, o sigara kokar sanıyordum fakat kokmuyordu. Tamam, kokuyordu ama buram buram değil. Nasıl oluyor bilmiyorum, ben sadece onun kokusunu alıyorum.
Pozisyonumu değiştirerek ona doğru döndüm, kolumdan destek alarak göğsüne yaslandım. Bu sefer yüzlerimiz karşı karşıyaydı. O, yüzünde hafif bir gülümsemeyle bakıyorken ben eğilip minik bir öpücük bıraktım dudağına. Geri çekilecekken ensemi kavradı ve beni geri çekti dudaklarına. Belimdeki koluyla tutuşunu daha da sıkılaştırdı. Bense fark etmeden tişörtünün yakalarını kavramıştım. Yavaşça öperken, ensemdeki elini saçlarıma daldırdı. Minik minik çekiştirirken öpücüğü hızlandırıyordu.
Kollarımdan destek alıp biraz daha yukarı kaydım ve ellerimi onun omuzlarına koydum, işaret parmağımla boynunu okşuyordum. Başım dönüyordu. Her küçük hareketinde nefesimi tutuyordum. Kendisiyle birlikte beni de bağımlı yapacaktı. Beni sevip sevmediğini bile bilmiyorum.
Bunu düşününce üstünden kalkmaya yeltendim ama o bacaklarını bacaklarıma sardı ve kenetledi. Belimdeki eliyle aynı yerden tişörtümü yukarı çekti, soğuk ellerini çıplak tenime sardığında baştan aşağı sarsıldığımı hissettim. Beni çıldırtmak istercesine belimi okşuyordu yavaş hareketlerle.
Rahat hareket edebilmek için biraz daha yukarı kaymam gerekiyordu ama yanlışlıkla sürtünmüş bulundum. Ben olduğum gibi kalakalırken o burnundan derin ama kesik bir nefes verdi. Bütün tutuşlarını daha da sıkılaştırdı ve dudaklarındaki hareketleri hızlandırdı. Ben ona ayak uydurmaya çalışıyordum, ayrılmamız gerekiyordu ama böyle bir niyetim yoktu. Halimden hiç olmadığım kadar memnundum.
Zaten deliriyor gibi hissediyordum ve o fısıltılı mırıltılar çıkartarak beni daha da delirtiyordu. Yerinde hafifçe doğrulurken kalkacağını düşündüm ama o beklemediğim bir anda beni altına aldı. Kısa süreliğine dudaklarımız ayrılmıştı ve ben durmamız için bir fırsat olarak gördüm bunu. İstemiyordum ama durmamız gerekiyordu işte.
Jisung ise umrunda değil gibi davranıyordu. Kolları iki yanımdan yatağa yaslıyken tekrar kapandı dudaklarıma. Durmasak da olur, dedim o an. Gözlerim kapanırken kollarımla boynuna sarıldım. Onun hareketleri yavaşlıyordu, ayrılacak mıydı? İzin veremezdim.
Boynundan destek alarak kasığımı havaya kaldırdım ve bu sefer bilerek sürtündüm. Onun sertleşmiş olacağı aklıma gelmemişti ne yazık ki. Ağzından boğuk bir inleme kaçmasını engelleyemedi ve geri çekildi. Yaptığımdan pişman olacakken verdiği tepkinin komikliğiyle bundan vazgeçtim.
Gözlerimin içine baktı ve bir şey demek istedi, demedi ve hızlıca kalkıp odadan çıktı. Ben ise arkasından gülümsemiştim. Dudaklarımın şiştiğini hissedebiliyordum. Tişörtüm hâlâ yukarı kalkıktı ve eminim ki saçlarım da dağılmıştı. Hiçbirini düzeltmedim çünkü bunları Jisung yapmıştı, kulağa saçma gelebilir ama onun yaptığı her şeyi seviyordum.
Onun bir süre gelmeyeceğini bildiğimden yerimden hiç kalkmadım ve gözlerimi kapattım. Uzun süredir neredeyse yapışık olduğumuz için üşüdüğümü hissettim şimdi. Yüzüstü döndüm ve Jisung'un kokusuna sahip yastığa yüzümü gömdüm. Aldığım her nefeste ciğerlerim sızlıyordu ve bunu sevmiştim. Bundan sonra aldığım her nefeste onun kokusunun olmasını istiyordum.
_
NOLUYO BURADA ALO
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cigarette • chenji
Fanfictionknehle cigerim sokuldu icme sunu andypark sen kimsin amina _________________________ texting & story #1 jichen #1 nctdream #1 zhongchenle #1 parkjisung #1 nctu #1 jeno #1 xiaojun