18'

126 20 15
                                    

Güven veren bir sıcaklığın üzerimde bıraktığı huzur hissiyle uyandım. Dün gece nasıl yattıysak öyle duruyorduk, daha da dolanmıştık hatta. Kolları beni tamamen sarmıştı, benim tek bacağım ise onun bacaklarının üstündeydi. Daha mutlu uyanamazdım, diye düşündüm. Jisung'un o taptığım kokusunun bunda kesinlikle etkisi vardı.

Gece boyu hareketsiz kaldığımdan olsa gerek, yön değiştirip esneme ihtiyacı duyuyordum ama hapsedilmiş gibiydim. Onu uyandırmak da istemiyordum ama yapacak başka bir şey de yoktu sanırım. Hemen hizamdaki yüzüne yaklaştım ve yavaşça dudağımı onunkilere sürttüm. Kaşları çatıldı ama uyanmadı. Derin bir uykusu varsa onunla uğraşmak eğlenceli olacaktı.

Jisung'un sırtını sıvazlayarak uyuduğum için elim nasılsa öyle kalmıştı. Kolumu çektim ve yavaşça Jisung'un yüzüne koydum. Baş parmağımla yanağını okşarken gülümsedi. Uyumuyor muydu ya da uykusunda gülümseyecek kadar mutlu muydu? Bilemezdim ve bilmeye uğraşmayacaktım. Burnuna küçük bir öpücük kondurdum. Tepki vermiyordu, artık ne kadar derin uyuyorsa. "Jisung." dedim normal sesimle, artık dayanamıyordum. Birkaç mırıltı çıkardı ama uyanmaya niyeti yoktu. "Jisung!" diye bağırmakta buldum çareyi.

Bağırmamla Jisung'un titreyerek yerinde doğrulması aynı anda olmuştu. Neye uğradığını şaşırmıştı ve ben kendimi tutamayıp gülmeye başlamıştım. Bana dönerken, "niye bağırıyorsun?" dedi, sinirliydi. Kendini geri yatağa bıraktı ama arkasını döndü. Ben muradıma ermiştim ve iyice esnedim. Vücudumdaki her yer birbirinden ayrılıyor gibi hissettim, güzeldi. Kendimi serbest bıraktığımda ilgilenmem gereken birisinin olduğunu hatırladım. "Derin uyuyordun, seni öptüm yine de uyanmadın. Güzellikle uyandırmayı denedim, olmayınca mecbur kaldım."

"Uyandırmayabilirdin?" dedi, direkt. Arkası hâlâ dönüktü. "Üzgünüm ama hareket etmem için kollarını çekmen gerekiyordu." Hiçbir şey demedi. Kalktım ve lavaboya gittim doğruca. Çıktığımda Jisung yatakta yoktu. Ne ara uyanıp kalkmıştı bilmiyorum. Salona doğru ilerlerken bir yandan sesleniyordum, "Jisung?"

Gitmiş olmalıydı. Bu beni üzdü ister istemez. Halbuki beraber kahvaltı yapmak gibi planlarım vardı ve o gittiyse planım suya düşmüş demekti. Üzüntümü ve öfkemi de alıp geri odama dönüyordum ki mutfaktan bir ses işittim. "Bana mı seslendin?" Direkt olarak mutfağa girdiğimde Jisung balkonun kapısınu kapatıyordu. Şimdi anlamıştım baktığımda neden onu görmediğimi. Hata bendeydi, hemen karalar bağlamıştım. "Evet, gittin sandım."

"Gitmem." dedi kendinden çok emin bir şekilde. Bir şey demedim ve buzdolabında yöneldim. Aklımda yapacak bir şey yoktu, "ne yemek istersin?" Omzunu silkti, "bilmem." Nasıl bir ruh hâlinde olduğunu hiç anlayamadım, sigaradan uzak olmak mıydı onu geren? "Sigaranı özlediysen gidebilirsin." Buzdolabından yumurta ve sosis çıkartıp tezgaha koydum. "Hayır, sadece, dün... Neyse." Kendine bir sandalye çekip oturdu. Kafası karışık görünüyordu. Dün neler olduğunu düşündüm. Bir dakika, Jisung beni sevdiğini söylemişti!

Bunun üzerine konuşmuştuk ama hâlâ aklına takılan şeyi merak ediyordum. "Söyle." dedim. Sesimi olabildiğince sert çıkartmaya çalışmıştım. Kendini mecbur hissetmeliydi söylemesi için. Bir yandan sosisleri doğruyordum o yüzden göz teması kurmuyorduk. Tek bildiğim arkamda bir sandalyede oturduğuydu. "Korkaklık ettiğim için üzgünüm, belki de seni dinlemeliyim. Ölümü, tamamen aklımdan çıkarıp hayatımı akışa bırakmalıyım." Bunları söylerken kendini ikna etmeye çalışıyor gibiydi daha çok. "Bunu düşünmene sevindim."

Yapışmaz tavaya önce sosisleri koyup yumurtaları kırdığımda artık tek yapmam gereken pişmesini beklemekti. Bu yüzden Jisung'un olduğu tarafa döndüm ve belimi tezgaha yasladım. "Başka söylemek istediğin şeyler var gibi." Bunu anlamam zor olmamıştı, tek bacağını hızlı hızlı sallıyordu çünkü. Biraz durdu ve ayağa kalkıp karşımda durdu. "Nasıl demeliyim bilmiyorum, kendimle çelişiyorum ama bundan eminim, sanırım. Şöyle ki Chenle, önce bana bir hayatım olduğunu hatırlattın sonra da o hayatımın en önemli parçası oldun. Bundan sonra da hep olmanı istiyorum, bencillik olarak görme, ben sadece... Sevgilim olmanı istiyorum." Bunu kesinlikle beklemiyordum. Kalbim boğazımda atıyordu. Hâlâ uyanmamış olabilir miydim? Bunun rüya olması çok muhtemeldi.

cigarette • chenjiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin