28'

57 13 16
                                    

Mesajı almamın üzerinden yaklaşık iki hafta geçmişti. İki hafta içinde elimden geldiğince Jisung ile güzel ve kaliteli zaman geçirmeye çalışmıştım. Bazı günler hedefime ulaşsam da bazı günler her zamanki gibi geçmişti. Jisung'un hareketlerini incelediğimde gerçekten de psikoloğun bana anlattığı gibi davrandığını fark ettim. Kendini sigaraya kendi elleriyle bağlıyordu.

Güzel geçen günlerimizden birindeydik, sabah kahvaltıyı dışarıda yapıp sonrasında pazarlarda dolaşmıştık. Beklemediğimiz bir anda yağmur bastırınca da yollarda mahsur kalmıştık ve aksiyonlu bir şekilde eve geçmiştik, Jisung gün boyu sigara içmemişti. Aklına bile gelmemişti çünkü gayet mutluydu. Evde sigara paketini görünce stres yaptı ve bugün hiç sigara içmediğini fark edince gerildi. Ben o an anlamıştım, Jisung'un da anlamasını sağlamalıydım. Direkt söylersem kesinlikle reddedecekti.

Ona, o gün ne kadar eğlendiğimizi anlattım, en çok güldüğümüz anlardan bahsettim. "O yağmur neydi öyle!" "kahvaltıdaki zeytinin öteki masaya fırlaması çok komikti." gibisinden cümleler kurup güldüm ama o sadece bana kafasını sallayıp eğleniyor gibi yaptı. Cümlelerimin arasında, sigaranın aklına bile gelmediğini bastıra bastıra söyledim. Beni zaten pek dinlemedi lakin anladığı kadarına da itiraz etti ve her zaman böyle olmayacağını, bugünün farklı olduğunu söyledi. Fakat biz arada böyle etkinlikler yapardık zaten. Arkadaşlarımızla daha sık buluşmaya başlamıştık örneğin.

Şimdiye dönelim, Jisung işteydi ve ben Jaemin'in çağırması üzerine ona gelmiştim. Aslında hepimizi çağırmıştı, Jisung hariç herkes buradaydı. Jaemin'in anneannesinden ona bırakılan şirin evinin bahçesinde oturuyorduk. Buraya ilk defa gelmiştim, diğerleri de öyle gibi duruyordu. Jaemin bile sık gelmezmiş buraya; sıkılınca, yalnız kalmak isteyince, birilerine evi göstermek istediğinde, anneannesini özlediğinde ve en önemlisi de temiz hava almak istediğinde gelirmiş. Şehirden uzaktı burası, etrafta buna benzer birkaç ev dışında bir şey yoktu. Gerçekten çok beğenmiştim, Jisung'un bir an önce gelmesini istiyordum. Neyse ki işten erken çıkacaktı.

Çimenlerin üstünde oturan Jeno'nun yanına oturdum. Diğerleri havasız bir topla oyun oynamaya çalışıyorlardı ve havası sönük bir top bütün hevesleri söndürürdü, bu yüzden buradaydım. "Bugün pazar değil mi, Jisung'un işi olmaması gerek diye biliyorum." Jeno, önündeki çimleri kopartırken sordu, "Yapması gereken bir şeyi yapmamış ve teslim tarihi yarın olduğundan mecburen gitti. Akılsız başın cezasını ayaklar çeker işte. Neyse ki erken gelecek. Yani erken bitirirse." Jeno başını salladı. Jaemin'in görüp de azarlaması üzerine çimleri yolmayı bıraktı. "Keyifsiz duruyorsun." dedi, en az benim kadar keyifsiz duran Jeno. "Sen de öyle." dedim. "İlk ben sordum." Güldüm istemsizce, "Soru sormadın." Gözlerini devirip daha önce yolduğu çimleri suratıma attı. "Gözüme girdi aptal." Refleks olarak gözümü kaşırken Jeno bunu umursamadı. "Anlat hadi, derdin ne?" Gözümü kaşımayı bırakıp Jeno'ya döndüm. "Dert değil de, canımı sıkan bir konu var."

"Dert işte." Dermansız değildi ya da büyük bir sorun değildi. Ben buna "dert" demezdim bu yüzden. Yine de ısrarcı olmadım ve cebimden telefonumu çıkartıp asistanla olan mesajları gösterdim ona. O mesajları okuyup telefonu bana geri verirken konuştum, "İki haftadır uğraşıyorum, aslında çok iyi konuştuğumu düşünüyorum ama ya dinlemiyor ya da üzerine çok düşünmüyor. Hiçbir şeyi önemsemiyor, kendi hakkında konuşmak istemiyor. Nasıl düzelmeyi bekliyor ki?" Sitem edercesine konuştuğumda Jeno'dan histerik bir gülüş aldım, "Belki de gece gündüz düşünüyor fakat sana yansıtmak istemiyor, sorun hakkında net çözüm bulamadıkça konuşmanın gereksiz olduğunu düşünüp sana bunun hakkında hiçbir şey söylemiyor, kendisini de seni de önemsiyor ama elinden bir şey gelmediği için geçiştiriyormuş gibi yapıyor." Bu belkiler çok fazlaydı, doğru da olabilirdi.

cigarette • chenjiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin