☼5

596 60 103
                                    

Sabah, çantamı kenarlarından sıkıca tutmuş okula yürüyordum. Abim arkadaşlarıyla gitmek istediği için benden onbeş dakika önce evden çıkmıştı.

Dünden beri Felix aklımdan çıkmıyordu. Babası onu başka bir şehre göndermek istiyordu ama o gitmek istemediğini söylemişti.

Yüz ifadesi çaresiz ve üzgün görünüyordu. Onun için çok üzülüyordum. Okulda herkesten uzak durmasının ve soğuk davranmasının sebebi belki babası yüzündendir.

Belki de babası küçüklüğünden beri ona, başkalarıyla kaynaşma şansı vermemiştir. Ya da işleri dolayısıyla onunla hiç vakit geçirmemiştir.

İç çektim. Onun için gerçekten çok üzülüyordum. O üzgün surat ifadesini hatırlayınca kalbim sıkışıyordu.

Bu kadar merhametli miydim ben?

Keşke onun kalması için bir şeyler yapabilseydim...

Başımı yerden kaldırdığımda arkası dönük bir şekilde telefonuna bakan bir adamın üzerine doğru gelen bir araba gördüm. Adam arabayı görmüyordu. Bekle!

Olamaz!

"Ahjussi! Kenara çekilin!" Oraya doğru koşup ahjussinin kolundan tutup hızla çektim. Bunun etkisiyle üzerime düştü, ben de tabii ki yere kapaklandım.

Araba hemen durdu. İçinden genç bir erkek çıktı. Ahjussi şaşkınlıkla ayağa kalktı. Hala şokta olmalıydı.

"Özür dilerim. Çok özür dilerim." Başını eğdi hemen genç.

"Daha dikkatli araba kullanmalısın! Az kalsın birinin ölümüne sebep oluyordun!" Dedim şoföre kızarak.

"Ben... Çok özür dilerim. Göremedim ve dengemi kaybettim."

"Ahjussi iyi misiniz?"

"Ha? Ne? Ah... Evet. Sanırım. Evet."

Adam şoktaydı hala. Ahjussi gence baktı.

"Git, tamam git."

Genç bir kez daha başını eğip özür diledi ve arabasına binip gitti. Arabası da lüks bir araba. Şu zenginler! Tamamen baş belaları.

Ahjussinin hala kendine gelemediğini gördüm. Pekala... Başka şansım kalmadı.

Ahjussinin omuzlarından tutup onu sertçe sarstım.

"Kendinize gelin lütfen!"

Durduğumda ahjussi geriye doğru sendeledi. Hemen kolundan yakaladım.

"Kendimdeydim zaten." Dedi.

Eyvah...

Derin bir nefes aldı ve bana baktı.

"Çok teşekkürler kızım. Hayatımı kurtardın. Sana borçlandım."

"Hayır hayır. Ne borcu?" Dedim şaşkınlıkla.

Üniformama baktı ve gülümsedi.

"Oğlumla aynı okula gidiyorsun. Tanıyorsundur büyük ihtimalle. Lee Felix."

Ne? Felix mi? Ben Felix'in babasının hayatını mı kurtardım? Nasıl ya...

Bu hiç mantıklı değil. Ne yapacağım? Of...

Nasıl anlayamadım? Üstündeki pahalı ve özel dikim takım elbiseye bak. Ya elindeki son model telefona ne demeli? Adamın suratı bile bağırıyor ben ultra mega zenginim diye!

"Memnun oldum." Sadece başımı eğdim.

"Okula geç kalmış olmalısın. Seni fazla tutmayacağım. Ancak bana yaptığın büyük iyiliği de karşılıksız bırakmak istemiyorum. Ne diyorlar ona..." Kahkaha attı ve konuşmaya devam etti.

LOVE OR LOVE ♡ | LEE FELIXHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin