3.BÖLÜM

156 17 6
                                    

Gözünün altındaki morluk hemen dikkatimi çekmişti. Ne ara bu kadar sinirlenip böylesine güçlü vurduğumu bilmiyordum. Çocuk adamı dayak yemekten kurtarıp benden dayak yiyen saftı.Kahverengi gözlerinin içine bakıyordum bir kez daha. Çocuk beni görünce ilk başta afallasada hemen kendini toparladı ve ifadesiz bir hale bürünmeye çalıştı. Sanırım onda büyük bir iz bırakmıştım. Bir kızdan yumruk yemek hergün yaşanacak türden bir şey değildi sonuçta.

Çocuk hareketlenip yanıma gelmeye başlayınca bir an ne yapacağımı şaşırdım. Gözlerimi ondan ayırmadan her hareketini izliyordum. Kim bilir belki de bana vuracaktı. İntikam almak isteyecekti.

Tam önümde durdu ve tam gözlerimin içine bakarak elini uzattı. Bu hareketine herkes durmuş bizi izliyordu.

"Selam, ilk tanışmamız pek iyi sayılmazdı. Ben Yağız."

Sırıtarak gözlerimin içine bakıyordu. Kendini beğenmiş tavrı hoşuma gitmemişti. Elini umursamadan "Gece." diye geçiştirdim. Bir süre havada kalan elini bozularak geri çekti. Soğukluğumdan dolayı bozulmuştu ama ben böyleydim. Kendimi değiştirerek bir anda ortama uyum sağlayabilecek biri değildim. Hep sessizdim. Küçüklüğümden beri insan içine sıkılarak çıkardım. Kalabalıktan, gürültüden hoşlanmazdım. Beni ortamlardan hep insanlar soğuttu bi bakıma. İki yüzlü, bencil karakterleriyle beni uzaklaştırdılar. Bende çok umursamadım. Bence yalnız kalmak hep güzeldi.

"Siz tanışıyor musunuz?"

Yağız bir süre yüzüme baktı ve soruyu soran Aras'a döndü.

"Arkadaşı katil olmaktan kurtardım. Geçen gün burada neredeyse adamın birini döverek öldürüyordu. Bende onu engelleyeyim derken dayak yedim." dedi gözünün altındaki morluğu göstererek. Kızlar aralarında kıkırdamaya başladılar. Herkesin gülmemek için kendini zor tuttuğu belliydi. Aras kahkahayı patlatınca diğerleride ona katıldılar. Bense ifadesizce onları izliyordum. Bana dönen Yağız gülmediğimi görünce biraz bozulmuş ve suratındaki eğlenen ifade gitmiş gibiydi. Umursamadım ve tekrar Anıl'a sığındım. Başımı boynuna gömdüm ve gözlerimi yumdum. Bugün yorulmuştum ve bir an önce dinlenmeye ihtiyacım vardı. Baran bacağıma sarılınca küçük ellerini kavradım ve sıkıca tuttum.

"Siz ikizlerin grubundan mısınız?" dedi Pınar.

"Evet, Çığlık Bar da çalıyoruz her akşam. İki gündür izinliyiz." dedi Aras. Sonra Uras devam etti.

"Grubumuzun adı Gece Yolu. Ben ve Aras gitarist, Anıl baterist, Noyan ve Gece solistler." dedi bizi göstererek. Pınar ve Eylül etkilenmişe benziyordu.

"Bir şarkı söyler misin Gece?" diye sordu Pınar nazikçe. Çok yorgun hissettiğim için canım şarkı söylemek istemiyordu. Küçük bir kız çocuğu gibi başımı iki yana salladım ve dudaklarımı buruşturdum.

"Hadi ama!"

"Lütfen gençler yorgunum başka bir zaman."

Kollarımı göğsümde kavuşturdum ve bana kırgınlıkla bakan yüzleri inceledim.

"Ben söyleyeceğim."

Arabasının bagajından hiç eksilmeyen gitarını çıkarırken bu fikri ortaya atan Noyan'a bakıyordum. Gitarı çantasından çıkardı ve bagajı kapattı. Bir süre gitara bakıp yanımıza geldi. Herkes bir yana açılırken Noyan bir ayağını dansçıların büyük hoparlörünün üstüne koydu ve gitarı bacağına yerleştirdi. Tam karsşısında durmuş her hareketini inceliyordum. Bir süre gitatın akorlarıyla oynadı ve bir kaç denemeyle parçaya giriş yaptı. İlk başta hangi şarkı olduğunu anlayamasamda söylediği tanıdık sözlerle şarkıyı anladım.

KARANLIĞIN FISILTISI #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin