Multimedya: bölüme özel ;)
Şarkıyıda söylediğimiz yerde dinlerseniz çok keyifli oluyor :)
Kısa ama bizce güzel ve heyecanlı bir bölüm oldu. İyi okumal@r :)Sabah, çok daha iyi, çok daha acısız ve huzurlu bir şekilde spor salonuna gittim. Bir önceki gece Anıl herşeyi halletmiş, düzene sokmuştu. Birazda bundan kaynaklıydı huzurum. Anıl'a güvencem sonsuzdu. Fakat o sabah Anıl bana ilk defa eve arkadaşlarını getirip getiremeyeceğini sordu. Normalde hiç getirmez, genelde kendi onlara giderdi. Ama bu sefer birlikte oturacaklarını hatta maç izleyeceklerini söyledi. Akşam bardan sonra geleceklerini ve gece yarısı gideceklerini söyledi. Bende tabi ki kabul ettim. Zaten onun eviydi. Birde ben yük oluyordum. Onun arkadaşlarına karışma gibi bir hakkım yoktu. Bu hakkı kendime ben yasaklıyordum.
Spor salonuna geldiğimde Poyraz beni neredeyse kapıda karşılamıştı. İyi olup olmadığımı ısrarla sormuştu. Hatta istersem bugün de istirahat edebileceğimi söyledi. Bende anlayışla reddettim çünkü onun sözlerinin ardında hiç bir artniyet belirtisi görmüyordum. Nasıl oluyordu veya bunu bana nasıl hissettiriyordu bilmiyorum ama samimiyetine güveniyordum. Bazen bizim için her insan aynı olmaz, kimileri vardır ki ilk konuştuğunuzda artniyetli ve kötü düşüncelere sahip olduğunu anlarsınız. Aynı zamanda kimileri vardır ki ilk konuştuğunuz anda insanın samimiyetine inanırsınız ve bir şeyler sizi ona güvenmeye iter. Belki Poyraz benim için iyi bir insandı evet ama bir yandanda hayatımda önemsiz bir yere sahip olacak bir kişi olarak kalacaktı. Fakat arkadaşlarımın yanı sıra Toprak da benim için iyiliğine güvendiğim ve iş arkadaşım olarak benimsediğim önemli insanlardan biri olacaktı. Benim için insanların karakter yapıları en önemli olanıydı belki de.
Ayaklarım öncesine göre çok çok daha iyiydi. Sorun çıkaramayacağını düşündüğüm için bugün çok fazla kendimi zorlamamak şartıyla spor yapmayı, insanlara bişeyler öğretmeyi istiyordum. Akşamları şarkı söyleyerek insanlara bir nebze olsun ruhsal bir şeyler katabiliyorsam ,ki bunu yaptığıma inanıyorum, sabahları da spor salonunun altında olan kick boks salonunda da insanlara ufaktan başlayarak bir şeyler öğretmek istiyordum. Bunun yanı sıra Toprak'a ihtiyaç duyarak kendi bilgime başka bilgiler de katmak istiyordum. Salonun en icra köşelerinden birinde ağırlıkların yanında, benim gücümün asla yetmeyeceği ağırlıkları kaldıran Toprak'ı bulduğumda içten içe, yalnız olmadığım için sevindim. Yanına ilerlediğimde karşısındaki büyük aynadan beni gördü. Elindeki ağırlıkları yerine ağır hareketlerle koydu ve yanıma geldi. Yüzüme gönderdiği küçük gülümseme içimi biraz olsun ısıtmıştı. Fakat bunu dışıma yansıttığım söylenemezdi. Çünkü ben buydum. Yıllardır, hep soğuk ve sert kız olmuştum. Toprak elindeki havluyla ensesini silerken gayet havalı görünüyordu diyebilirim.
"Selam, iyi misin?" Dedi. Hafif hareketlerle başımı sallamakla yetindim. Fazla ayrıntıya gerek yoktu çünkü. "Peki o zaman ben bir su alıp geleyim. Daha sonra işin en eğlenceli kısmına geçelim." Dedi. Toprak yanımdan ayrılırken bende kaldırabileceğim kadar bir çift ağırlık aldım ve kollarımı bir yukarı bir aşağı indirip çıkararak çalıştım. Yaklaşık otuz kere yapmıştım ki Toprak elinde şişesiyle geri döndü. Aynadan beni izlerken "İlk defa bir kızda bu kadar kas görüyorum."dedi. Şaka yapıyor sansamda gayet ciddi gözüküyordu. Aslı'na bakılırsa fazla kasa sahip değildim. Kollarım ve bacaklarımda olması gerekenden biraz daha fazla şişkinlik ve sertlik vardı.
Ağırlıkları bir kenara bırakıp Toprak'a döndüm ve "Bugün ne yapıyoruz?" Diye sordum. Dudağının kenarında gülümsemeden uzak daha çok bir sırıtma oluştu. Kollarını göğsünde birleştirdi ve "Pek iyi bir başlangıç yapamadık." Dedi. "O yüzden bende düşündüm ki belki de.." diye uzatırken sırıtması çok daha genişledi ve "Bana karşı neler yapabileceğini görebiliriz." derken kendinden çok emin ve kararlı gözüküyordu.
+++
#Multideki şarkıyla okuyun. Süper oluyor. :)#
Elime sargıyı sararken, Toprak'a keskin bakışlar atıyordum. O da aynı şekilde elini sararken bana sürekli sırıtıp duruyordu. Kendinden çok emin görünüyordu ama o öyleyse bende öyleydim. Ben Gece'idim. Hırslanırsam her şeyi elde edebilirdim. Ki şuan hırsımın doruklarını yaşıyordum. Toprak, yüzündeki alaycı bakışla beni öylesine sinirlendiriyordu ki hırslanmamak mümkün değildi.
Ayakkabılarımı da çıkardıktan sonra Toprak'ın bizim için boşalttığı süngerli alana geçtim. Gerçi süngerler yerden sertti ya neyse. Yumruklarımı havaya bir kaç kez savururken Toprak geldi. Üstünü değiştirmişti ve yakası oldukça açık bir sıfır kolla birlikte sargılı eller ve kaslı kollar kabul etmeliyim gayet çekici görünüyordu. Ama bu yüzündeki o aptal sırıtışı dağıtmak istediğim gerçeğini hiç mi hiç değiştirmiyordu.
Önümde bana sırıtırken kollarını gevşetti ve üç parmağıyla bana gelmem için işaret yaptı. Açıkçası beni zerre etkilemedi. Yavaş hareketlerle önüne ilerledim. İlk atağı ondan bekledim ama birbirimizin çevresinde dönmekten başka bir şey yapmadık. Belli ki oda ilk vuruşu benden bekliyordu. Öyle istiyorsa bende öyle yapacaktım.
İki adım atıp tam önünde zaman kaybetmeden sağ yumruğumu yüzüne doğru savurdum ama sola geçerek yumruğun ona gelmesini engelledi. Bu sefer yer değiştirince o üstüme geldi ve ben sağ yumruk beklerken sol koluyla tam çenemin altına vurmasıyla geriye sendeledim. Vuruşu güçlü değildi çünkü biz birbirimize çok güçlü oynamayacaktık. Ama yinede darbesi sertti. Sarsılan dengemi toparlayıp üzrine şıçradım ve tekrar aynı hatayla sağ yumruğumu savurunca sağ eliyle tuttu ve dizini karnıma geçirdi. Ben iki büklüm olduğum yerde kıvranırken onun kahkahasını duydum. Buda benim daha çok sinirlenmeme sebep oldu.
Yerden destek alarak sert hareketlerle kalktım ve bu sefer onun gelmesini bekledim. Üzerime doğru bir hamle yapınca yanımdan bile geçmedi. Bende bunu fırsat bilip güçlü ve sert bir sağ kroşeyi yüzüne savurdum. Oyunu böyle oynamak istiyorsa o zaman bende sert olacaktım. Şartları kendisi belirlemişti, şimdi tek kelime etmeye hakkı yoktu.
Burnunu tutarak bana döndüğünde burnunun kenarından dudağına doğru gelen kanı gördüm. Belli ki beklediğimden de sert vurmuştum ama Toprak buna rağmen kanının süslediği dişleriyle bana sırıtıyordu. Bunu ona kim öğretmişti bilmiyorum ama bu sinir bozucu haliyle diğer Toprak'a pekte benzemiyordu. Beni sinirlendirmek için yaptığını biliyordum ki çokta güzle başarıyordu. Hiç vakit kaybetmek istemedim. Ona doğru bir adım atıp sağ bacağımı kasıklarına yönelttim ama beklediğim gibi olmadı. Benimkinin iki katı olan eliyle sağ ayak bileğimden yakladığı gibi bacağımı kendine doğru büktü ve yüzüme güzel bir yumruk indirdi.
'İntikam, acıdır.'
Sol gözüm acırken bacağımın ağrısını düşünmüyordum bile. Toprak'ın ellerine koltuk altlarımda hissettiğimde kendimi ayakta buldum. Beni kaldırdı ve geriye doğru çekildi. Hiç beklemeden üzerine gidip sol tekmeyi tam kasığına vurdum. O ise hiç etkilenmeden üzerime birden geldi ve sol kolumu büktüğü gibi benim ona arkamı dönmemi sağlayıp sırtımı kendi göğsüne yasladı. Arkamdan kulağıma doğru eğildi ve nefeslerini hissettim. Dudağı kulağıma değerken ağzından çıkan çok küçük bir kahkaha onu karşı koyulmaz yapmıştı. Çok ama çok kısa bir süre etkisinde kaldım fakat buna daha fazla izin vermedim ve sağ dirseğimi kasığına geçirdim. Toprak arkaya sendelerken ben hemen ona önümü döndüm ve yumruk atmak istedim. Ama Toprak hemen toparlandı ve eğilerek yumruğumdan kurtuldu. Yanında havada kalan kolumu sertçe kavrayıp yere eğildi ve beni kendi üzerinden çekerek yere serdi. Şuan yerde olmasam bu harikulade hareketine karşı ayakta alkışlardım fakat yerde sırtımın, kalçamın döndürülen kolumun acısıyla ağrı içinde kıvranıyordum. Ben henüz olayın şokunu ve kemiklerimin ağrısını atlatamamışken ensemde Toprak'ın nefesini hissettim. Gözlerimi açtığımda hemen yanımda yere çömelmiş olduğunu gördüm.
Nefesi kulağımda bir çını bırakırken "Beni alt etmek istiyorsan, hırsına değil, gücüne güvenip geleceksin, bayan emrivaki." dedi. Yüzünü çekip göz kırptı ve kalkıp gitti.
![](https://img.wattpad.com/cover/41797644-288-k800232.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN FISILTISI #Wattys2016
Ficção AdolescenteKaranlık, herşeyi fısıldar ruhuna insanın. Acıları hatırlatır, hataları yüze vurur, bazense kırgınlıkları yaşatır içinde. Korkar ve kaçmak istersin. İçinden atmak hiç duymamak istersin o fısıltıları. Çünkü insanın canını yakar. Ama insan öyle bir v...