"Ağaç kurumuş muydu? Kelebek ölmüş müydü? İnsanlar artık zamanın kıymetini biliyor muydu? Anne yavrusunu daha kucağına bile alamadan kaybetmiş miydi? Artık deniz kurumuş gökyüzü de kararmış mıydı? "
Jeongin "Hey yeter bu kadar birlikte uyuduğunuz! Uyanın artık! Kahvaltı hazır!"
Yavaşça gözümü açtım. "Jeongin ben ayağı kalkmadan git!"
Jeongin " benlik sıkıntı yok. Görevimi tamamladım ve seni uyandırdım. Sana bulaşmak istemiyorum o yüzden kaçıyorum..." diyerek dışarıya çıktı. Jisung'un saçlarını karıştırdım ve yanağını sıktım. "Hadi uyan!".
"Min..." dedi uykulu bir Jisung.
"Efendim Jisung."
"Ayağın nasıl?"
"Çok iyi! Hadi kahvaltıya inmemiz lazım..."
Yavaşça kalktı ve yanağımı sıktı "Sıra bende" dedi ve sırıttı. Birbirimize su attırarak elimizi yüzümüzü yıkadık.
Min "Sırılsıklam oldum, üstümü değiştirip geliyorum." Diyerek güldüm. Kafa salladı ve aşağıya indi.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
( Kıyafeti olarak düşünebilirsiniz.)
Aşağıya inip tam oturacakken Changbin oppa konuşmaya başladı;
"Bu aralar hiç ayrılmıyorsunuz. Uyurken bile..."
Lee Know "Nasıl yani?"
Min "Rüyalarımızdayız hep!" diyerek sırıttım.
Changbin kahkaha attı ve "Evet, evet. Rüyalarınızda..."
Mutfağa gittik. Bacağım kıvrıldıkça yara sızlıyordu ama belli etmemeye çalıştım. -Sandalyeye nasıl oturacağım?- Karşıma Jeongin oturdu. -Ayağımı uzatayım jeongin'den bir şey olmaz...- Ayağımı uzattım. Jeongin dik dik baktı ve bacağıma vurdu. Acı içinde inlerken ne olduğunu sormaya başladılar.
Sekerek salona gittim. Koltuğa oturup ayağımı uzattım. Yara açılmış kanıyordu. Jeongin gelip sarıldı " Özür dilerim avucunla vurdum nasıl böyle oldu anlamıyorum..." Saçlarını karıştırdım. "Senin suçun yok!"
Chan krem ve yeni sargı bezi getirdi. Tam kremi sürecekken elinden aldım.
"Ben yaparım oppa..."
Chan "Emin misin?" Kafa sallayarak Jisung'a baktım tepkisiz bir şekilde yere bakıyordu. Yavaşça ayağa kalktım ve birkaç adım atarak yanına gittim. Ellerini tuttum ve;
"Jisung kremi sen sürer misin?" Bana garip bir şekilde baktı.
Jisung "Sana zarar veriyorum Min..."
Min "Hey! Böyle düşünme! Sen sürünce acımıyor. Bana zarar veriyormuşsun gibi gelmiyor, aksine acımı dindiriyorsun Jisung..." Kafa salladı ve yanıma oturup kremi parmağına aldı. Dikkat kesilmiş canımı acıtmamak için çabalıyordu. O kadar odaklanmıştı ki nefes bile almıyordu.
Jisung'a baktım. Aşık olmak bahara kavuşmuş bir ağaç gibi umut dolu, Önündeki ölümün farkında bile olmayan kelebeğin hissettiği gibi sonsuz, zamanın kıymetini bilmeyen insanlar gibi acemi, yavrusunu daha karnında taşıyan anne gibi endişeli ve en önemlisi rengini gökyüzünden alarak kendini tamamlayan deniz gibi yarım hissettiriyordu.