0.7 ─ ❝Ring benim cehennemim.❞

2.7K 297 208
                                    

[Unknxwn - Burden]

Tamam.

Bir iki ve üç, hazır, evet harikayım.

Kazanma içgüdüsüyle hayatımı sürdürdüğüm her saniyede aklımdan çıkarmadığım prensiplerim vardı, mantığıyla hareket eden her insanda olduğu gibi.

Babamın hayatta olduğu yıllarda bana durmadan söylediği şeylerden biri, şartlar ne olursa olsun kazanmayı hedeflememdi. Bu düşünce tarzına sahip bir adam tarafından özenle büyütüldüğüm için diğer seçenekler mantıklı bile gelmedi çoğu zaman.

"Jackson, hazır mısın?"

Yaşlı moruk kontrol edemediği bedenini savsak adımlarla yanıma taşırken sessiz kalıp görmezden gelmekle yetindim. Ancak doyumsuz ve sinir bozucu ifadesiyle konuşmaya başladığında, istemsiz kulağımı vermek zorunda kaldım.

"Bu, şu ana kadar ulaştığın en iyi nokta Jackson! Eğer bu maçı kazanırsan elde edeceğimiz parayı hayal bile edemiyorum. Kazanmak zorundasın-"

"Kes sesini."

Aptal herif.

Sikik moruğun tek derdi para kazanmaktı. Bunu biliyordum, çünkü eski boksörleri sırf tuttuğu adamı yenemediği için tek kelime etmeden işten kovmuştu. Güçlü olduğum için nefes aldığı her saniye boyunca bana yalakalık yapmasından da nefret ediyordum. Cidden, işe yaramaz herifin tekiydi. Fizyoterapist kız son kontrolleri yaptıktan sonra yavaşça ayağa kalktım ve ekrandan beni bekleyen binlerin görüntüsüne baktım. Mantıklı düşünmek, içimdeki narsist kişiliğimi susturmak istiyordum ama ne mümkün?

Dişlerim kamaşıyordu. Kelimenin tam anlamıyla, birazdan gerçekleşecek maç sonucu kazandıktan sonra zaferimi tüm dünyanın duyacak olması umuduyla dişlerim kamaşıyordu. Derin bir nefes verdim. Başaracaktım.

Maç saatinin geldiğini belirten zilin sesi kulaklarıma dolduğunda, görevlilerden biri yanıma geldi ve motive edici olduğunu düşündüğü sözlerini sıralamaya başladı. "Jackson, hepimiz sana güveniyoruz. Karşıdakinin kim olduğunun bir önemi yok. Sen, en iyisin."

Sadece kafamı sallamakla yetindim. Olumsuz bir düşünce barındırmıyor olsam da zihnimi bulandıran tüm etkenleri kendimden uzak tutacaktım. Kapıya doğru yavaş ancak bir o kadar da emin adımlarla ilerlemeye başladım. Koridorlar boştu, görevliler harici kimse görünmüyordu. Kalabalığın ortamı yakıp yıkan sesi yürüdüğüm her saniye kulaklarıma daha net bir şekilde ulaşmaya başlıyordu, sonunda gelmiştim.

Koridorun sonundaki yerden içeri adımı attığım an, salon beni görenlerin attığı çığlıklarla dolup taşmaya başlamıştı. Evet, birçok kişi maça benim için gelip destekliyor olsa da bugünün asıl önemli ismi rakibimdi. Fazlasıyla ünlü, isminin geçtiği yerleri yakıp yıkan bir adamla dövüşeceketim ve hâliyle heyecanlanmamak mümkün değildi. Spikerin sesi tüm salonda yankılandığında, hayranların bağırışları da bir hayli yükselmek zorunda kaldı.

"Merhaba, baylar ve bayanlar! Bugün için hepinizin oldukça heyecanlı olduğunu tahmin ediyoruz. Biz de en az sizin kadar heyecanlıyız. Bir yanda, ülkenin dört bir tarafına nam salmış ünlü boksör, diğer yanda Seoul'e ismini altın harflerle kazımış olan bir cehennem savaşçısı! Sizce bu savaşın galibi kim olacak? Henüz kimse bunu bilmiyor. Öyleyse, taraftarları ikiye ayıran adamlarımızı çağıralım. İşte karşınızda Chris ve Jackson!"

Kalabalıktan aniden yükselen çığlıklar sayesinde Chris'in tam karşımda bana baktığını gördüm. Spiker konuşmasını tamamlar tamamlamaz çıkmış, taraftarlarını selamlamakla meşguldü. Ben de vakit kaybetmeden maçın olacağı alana doğru ilerlemeye başladım. Etrafımda adımı sayıklayan ve bir yandan bana küfürler saydıran adamları görmezden gelmeye çalışıyordum çünkü şimdi en çok ihtiyacım olan şey odaklanmaktı. Kendimden emin adımlarla ringe ulaştığımda ipleri elimle kaldırarak arasından geçtim ve maç öncesi son kontrollerin gerçekleşmesi amacıyla kendi köşeme geçtim. Chris'in dudaklarında her zaman takındığı gülümsemelerden biri vardı, kazanacağını düşünüyordu.

Devilish.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin