[I Know - Big Sean, feat Jhené Aiko]
Sikeyim.
Ah, tabii. Duymaktan usandığınız küfürlerden birkaçı daha.
Sanki üzerine yeminler edilmiş, hatta rahiplerin bile bozulmaması için dua ettiği bir büyü varmış gibi üzerimde, gözlerimi siktiğimin dünyasına açtığım her saniyede tüm sinirlerim gerilerek beni vaftiz sonrası seks yapmışım hissine sürüklüyor ve âdeta etrafı yakıp yıkmamak için kendimi zorla dizginlemem gerektiğini hatırlatıyordu.
Yine de, belli etmek tercihim değildi.
Bunun yerine boş sınıfların birinde bizimkilerden çarptığım sigaranın dumanını üflüyor, dışarıda dakikalardır devam eden manzarayı içimdeki öfke fırtınasına tezat sakin bir şekilde seyrediyordum.
Parmaklarım arasındaki sigarayı tekrar dudaklarıma götürdüm ve derin bir nefes çektim içime. Ah, lânet olası tanrım. Şu sikik zehirli duman olmadığı takdirde rahatlamanın bir yolu olmadığını düşünüyorum. Ağzımın içinde tuttuğum dumanı düz bir şekilde üfledim. Bakışlarım karşımda, gözleri başka yerlerde olduğu hâlde kollarının altında fazlaca kısa kalan kızla flörtleşen herifte olsa da, zihnim onlardan çok daha ıraktı. Umursamazca onu izledim. Aslında buraya gelmekteki amacım onu izlemek veya sigara içmek değildi fakat anın getirisiyle kendimi bir anda tüm bunları yaparken bulmuştum.
Gün batmak üzereydi belki, dikkatimi ona verecek durumda değildim. Vücudumun her bir kıvrımını istila eden dumanların arasında geçici ve sahte rahatlık hissinin sözde tadını çıkarmaya çalışıyor, uyuşturucu kullanan bir herifin haplar sayesinde krizin eşiğinden döndükten sonra kendini bıraktığı güven ve rahatlık hissinin birerbir, belki bir ikinci versiyonunu yaşıyormuş gibi hissediyordum. Sigaranın tatlı dumanı hücrelerime varıncaya kadar beni izole ederken, yavaşça eğdim başımı. Bakışlarım üzerindeydi. Farkında değildi belki, hatta yüksek ihtimalle. Öyle olsaydı yapacağı şeyler gözümün önünde canlanıyordu.
Düz ifadem hâlâ varlığını koruyordu. Bir kez daha dudaklarım arasına götürdüm sigarayı ve dumanını içime çektim. Derin bir nefes çektiğimden dolayı içe göçen yanaklarım, herkesin görmeye alışık olduğu ifademi oluşturuyordu. Yavaşça elimi indirdim lâkin dumanı şimdilik içime hapsettim. Yapılı sırtı arkadan dikkat çekiyordu. Ağacın gövdesine yasladığı kolunun altında çapkın bir ifadeyle onu etkilemeye çalışan kız, kendi çapında başarılı olduğunu sanıyordu fakat çoktandır yanılıyordu. Siktiğimin kızıl piçi, artık yavaştan çözmeye başladığım tavırlardan birini takınmıştı an itibariyle. Sevmiyordu, hoşuna gitmiyordu veya ilgisini çekmiyordu. Yalnızca ona kimin üstün taraf olduğunu kanıtlıyordu ancak aptal kızda manipüle edildiğini anlayacak kapasite yok gibi görünüyordu. Kızıl saçları gün batımında turuncuya dönen güneş sayesinde daha da koyu bir hâl alırken şeytani gülümsemesi her zaman olduğu gibi dudaklarındaydı.
İçimde tuttuğum dumanı üflemek üzere ağzımı araladığımda, refleks gibi bir hareketle aniden arkasını döndü. Gözleri hiç şaşmadan bulunduğum yere kilitlendiğinde usulca ağzımdaki dumanı üfledim. Hiçbir duygusal belirti göstermeden dümdüz baktım gözlerine, ki onun da benden farkı yoktu. Dudaklarındaki gülüşü solmuş, aynı soğukkanlılıkla karşılıyordu ifademi. Sonsuzluk gibi süren birkaç saniyenin ardından önüne döndü. Hoş, zaten herhangi bir şey yapmasını beklemiyordum çünkü karşısındaki kızın dikkatini çekmek üzereydi. Kız, onun baktığı yöne odaklanmış fakat beni fark etmemişti. Eğilip kızın yanağına bir öpücük kondurdu ve yanından ayrıldı.
Kız olduğu yerde öpücüğün etkisinden çıkmaya çalışıyor gibi görünüyordu. Yavaşça kıkırdadım ve derin bir nefes verip kafamı iki yana salladım.