0.8 ─ ❝Yara(m)azlık?❞

6.9K 406 813
                                    

[The Weeknd - Blinding Lights]

Kim's pov.

Siktir.

Siktir, siktir ve siktir.

Jeon'un son paylaştığı gönderideki fotoğrafına defalarca kez bakıyor, gerçek olup olmadığını artık sayamadığım kez düşünüyordum.

Jeon'un son paylaştığı gönderideki fotoğrafına defalarca kez bakıyor, gerçek olup olmadığını artık sayamadığım kez düşünüyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

@jeonjungkook: She said I'm too reckless, I said, "Baby this is life"

Bu kareydi işte.

Saatlerdir ter basan vücudumu serinletmeye çalıştığım, parmaklarımın aşağılarımdan ayrılmamasını sağlayan tek etken, bu kareydi işte.

Oh, biraz şaşırtıcı olmuş olmalı. Öyleyse baştan alalım.

Ben Kim Taehyung.

Jeon Jungkook'un nefret ettiği üvey abisi olan Kim Taehyung.

Jeon Jungkook'u, kutsal dudaklarından dökülen her kelimenin ardından onu pasifik okyanusundan daha derin bir tutkuyla arzulayan Kim Taehyung.

Jeon, zordu. Fazla zordu. Ancak onda en sevdiğim yönü de tam olarak buydu işte. Şimdiye dek kimse bana karşı çıkacak cesareti edinememişken Jeon'un her fırsatta söylemler ve isteklerime tezat her türlü bozgunculuğu kumpas kurması lânet olası herifin en çekici yönüydü. Kimsenin karşısında kendisini ezdirmez, üzerinde asla baskınlık kurulmasına izin vermezdi. Hayatıma alelade biçimde en beklemediğim anların birinde girmişti, ve girdiği an, her şeyimle nefret etmiştim ondan.

Şimdi bir değişiklik var mı? Asla hayır. Hâlâ ondan iliklerime dek nefret ediyorum ancak lânet olası sikik bedenini çaresizce arzulamaktan başka yapabildiğim hiçbir bok yok.

Kıskanç bir oğlandım ben. Benim olmayan şeyleri bile kıskanır, neden benim olmadığını düşünür dururdum. En çokta hoşuma giden ancak narsist kişiliğim yüzünden kendime yediremediğim şeyleri kıskanırdım. Aslına bakarsanız Jeon'u istediğimi kabul etmem oldukça uzun sürmüştü. Başlarda ona olan nefretimden kaynaklı nasıl bir tada sahip olduğunu düşündüğümü sanıyordum lâkin hayır, daha kendimin bile anlamadığı şekilde bedenim onun için kavruluyor, dudaklarım onun için kapanmak bilmeden usul inlemeler döküyordu her gece.

Parmak uçlarım boğazını bir yılan misali sarıp saatler boyu oradan ayrılmamak için yanıp tutuşuyor, burnum, lânet olası erkeksi kokusunu boynuna dayayıp zaman kavramını yitirene dek ciğerlerime bir ilaç gibi dolduramamanın eksikliğiyle sızlıyordu her saat.

O kıvrımlı boynu, tam da uzun parmaklarıma göreydi. Yutkunduğunda yukarı kalkan keskin adem elması, uzun ve sivri dilime sanki bir kalıpla ölçülmüş gibi uyardı ve eminim, bağımlısı olurdum. Gecenin karanlığından karanlık, kömürden koyu renge sahip siyah saçları yüzüklerle bezenmiş kemikli parmaklarım arasında arsız inlemeler eşliğinde çekiştirilirken, ne de güzel görünürdü. Hiçbir tanrı böylesine kutsal bir manzara yaratabilir miydi? Hayır. Jeon Jungkook tanrıyı bile yanında sönük bırakacak bir etkiye sahipken onu arzulamamanın ne denli zor olduğunu düşünmeye bile gerek kalmadan anlardı herkes.

Devilish.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin