Merhabalar. İkinci kurgumla karşınızdayım. Askeri bir kurgu. Yanlışlarım olursa şimdiden özür dilerim. Destek olursanız çok sevinirim
Oylamayı unutmayalım:)
Devleti sevmeyen haine
Hilalın gölgesi haram olsunGörevden yeni dönmüştü Aslan timi. Yorgundu hepsi. Kayıpları yoktu. Gittikleri gibi dönmüşlerdi sağ-salim. Ama döndüklerinde Karabatak daha dinlenemeden Hasan Albay çağırmıştı yanına. Ne olduğunu merak etmişdi doğrusu. Kapıyı çalıp içeri girdiğinde tekmil vermişdi hemen.
"Miray Karaca. Ordu. Emret komutanım!
"Otur kızım" demişdi Hasan Albay. Komutanının emrine uydu hemen.
"Albayım kötü bir şey yoktur inşallah" diyerek söze ilk ben başladım.
"Yok Miray, ama bir haberim var sana. Tayinin çıktı. Artık Hakkariden gidiyorsun"
"Nereye peki komutanım?" şaşırmıştım. Beklemiyordum böyle bir şeyi. Zor olacakdı. Timimden ayrılmak istemiyordum. Ama görev görevdi.
"Şırnaka gidiyorsun, hazırlan yarın yola çıkarsın biletin halledildi, şimdi gidebilirsin kızım. Git dinlen"
"Emredersiniz komutanım" diyerek hemen ayağa kalkdım. Asker selamı verdikden sonra hemen timin yanına gittim. Hepsi bir yere dağılmış oturuyordu. Benim geldiğimi gördüklerinde ise hepsi bana dikkat kesildiler. İlk soruyu soran Aliydi.
"Ne olmuş neden çağırmış sizi Albayım komutanım?" demişdi merakla
Herkesde kısa bir an göz gezdirdikden sonra konuştum "Tayinim çıkmış, gidiyorum" demişdim sadece. Herkes üzülmüştü, bende. Alışmışdım bu time. Fazla bir yakınlığımız yoktu ama bir-birimize canımızı emanet ederdik. Güvenirdik. Yıllardır buradaydım. Alışmıştım herkese. Ama olsundu. Vatan için savaşıyorsak neresi olduğu önemli değildi.
Nereye gideceğimi falan konuştuktan sonra askeriyedeki odama geçmiştim. Burada bir evim yoktu. Daha doğrusu atılmıştım! Aklıma geldikce deli oluyordum! Son 2 haftadırda burada kalıyordum. Odaya geçtim ve eşyalarımı valize doldurmağa başladım. Bavuluma eşyalarımı doldurdukdan sonra yatağa geçmiştim. Uçağım sabahtı ve ben uykusuzluktan ölecekdim neredeyse. O yüzden kendimi hemen huzurlu bir uykunun kollarına bırakmıştım
Gölge timi.
Herkes evde bir koltuğa serilmişdi. Yavuz telefonda oyun oynuyor, Giray Yiğitle uğraşıyor, Aybars ise dertli bir şekilde türkü mırıldanıyordu kendi kendine. Timur ise herkesden soyutlanmış bir şekilde kitabını okuyordu. Herkesin dikkatini üstüne çeken yine Giray olmuşdu. Timin çapkını olurdu kendileri, gevşek bir şahısdı. Bu seferde normal bir soru sormamıştı. Salakça bir soruydu Timura göre. Biraz hakkı vardı tabi Timurdunda.
"Timur komutanım, time kimin geleceğini neden söylemedi Erdem Albay?"
"Ne bileyim Giray, salak saçma sorular vermeye bayılıyorsun" dedi ters bir şekilde.
Bu seferde ses Yiğitten gelmişdi "Harbi neden söylemedi acaba" demişdi demesine ama Giray tarafından ense kökünden şamarı yemesi bir olmuşdu. Çaylak olmanın zorlukları...
"Sanane ne lan Yiğido salak saçma sorular verme komutanıma" sanki az önce aynı soruyu soran Giray değilmiş gibi kızmışdı Yiğite. Çaylak olmak zordu. İstifa etmek istiyordu Yiğit çaylaklıkdan.
"Tamam lan siktiniz beynimi iki dakikada. Bende bilmiyorum gelince öğreneceğiz kim olduğunu işte."
Timin hepsi aynı evde, askeri lojmanda kalıyordular. Timur bazen ne bok yedimde bunlarla aynı evde kaldım düşünüyordu tabi orası ayrıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karaca
ActionMiray Karaca Nam-ı diğer Karabatak. Karda yürür izini belli etmezdi.İsmi geçince düşmanın içine korku salan.Dağlarda herkesin korktuğu Karabatak. Ve Karabatağın hikayesi yeni time gelmesiyle başlar. Yeni kardeşler kazanır kendisine, aşkı bulur burad...