Oy ve yorum:)
"O zaman yarın için hazır ol karıcığım" demişdi eğlenir bir tonda. Kaşlarımı çatmış yüzüne bakıyordum. Kısa bir an yüzümü izledikten sonra hemen yüz ifadesini toplayarak konuşmağa başlamıştı. Konuşmasıyla herkes ona dikkat kesilirken ben yan profilden onu izliyordum. Sonrasında kendime gelerek hemen toparlandım ve Timurun söylediklerine odaklandım.
Kısa sürede güzel bir plan yapmıştık. Toplantı bittiğinde her kes ayağa kalkmıştı. Toplantı odası yavaş yavaş boşalırken bende çıkmak için yelteniyordunki kolumdan tutulmamla duraksadım. Arkamı döndüğümde tabiki Timur vardı.
"Buyurun komutanım"
"Az önceki konuyu konuşsak diyorum"
"Komutanım benim çok acil bir işim var daha sonra konuşalım" dedim ve hızla Timurun konuşmasına izin vermeden resmen kaçtım. Arkamdan minik bir gülme sesi duymuştum. Ama üstünde durmadan ilerlemeye devam ettim.
Askeriyede olan bir kaç işimi hall ettikden sonra eve gitmişdim. Önce abimle yemek yemiş ardından güzel bir keyif banyosu yapmıştım. Ardından hemen saçlarımı kurutarak uyumuştum.
Giray:
Şuan nerede miydim? Leylamı görmek için revire doğru ilerliyordum. Her gün küçük bahanelerle yanına gidiyordum. Ama bu gün bir bahanem yoktu. Tüm bahaneleri tüketmişdim. İçeri girip ne söyleyeceğim hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Gidiyordum işte sadece. Kadın bana niye geldin lan dese mal gibi kalırdım. Ama Allahtan Leylam öyle biri değil.
Kapıyı çaldığımda "gelin" dedi naif sesiyle. Dertli bir nefes verdim. Nede naif güzel sesi var diye düşündüm. Oyalanmadan hemen içeri girdiğimde Leyla kafasını kaldırmış beni görmesiyle gülümsemişti. Çok güzel gülüyor lan!
"Merhaba Leyla" dedim sakin tutmaya çalıştığım sesimle.
"Merhaba" dedi samimi bir şekilde gülümseyerek.
"Ee nasılsın" dedim. Keşke bir bahane bulup gelseydim lan! Şimdi ne diyecektim. Bir dahaki sefere Yiğidonun kafasını kırıp baktırma bahanesiyle gelecektim! Böyle boş gelince bir garip oluyor.
"İyiyim sen? Bir şeyin yok değilmi? Yoksa yine başınmı ağrıyor" demişdi. Sesinde minik bir endişe barındırıyordu. Günde 3 kere başım ağrıyor diye geldiğim için bu sefer bu bahaneyi kullanmayacaktım. E ne diyecektim o zaman ben lan!
"Şey geçiyordumda uğrayayım dedim" Aklına sıçayım ben senin Giray. Geçiyordum uğradım ne lan! Hemen toparlamalıydım.
"Yani dinlenme odasına gidiyordum buradan geçince bir selam vereyim dedim"
"İyi yapmışsın" demişdi gülümseyerek
"Leyla ben kafeye gidecektim sende gelirmisin benimle" diye sordum. İyi bok yedin. Böyle sorumu sorulur lan. Aslında tam olarak böyle sorulur. Ama kadın dönüpte ne münasebet niye geliyim derse göt gibi kalacakdım! Öyle bir şey demeyeceğine adım kadar emindim aslında. Gelmek istemese bile kibarlık olsun diye evet derdi benim Leylam.
"Yani teşekkür mahiyetinde hani dikişlerimle falan çok ilgilendin ya onun için. Ama gelmek istemezsen anlarım tabi" dedim masum bir ifadeyle.
"Ne teşekkürü bu benim işim ama bir kahveye hayır diyemem tabi" demişdi gözlerini kaçırarak. Kızarmış mıydı lan o! Çok güzeldi bu kız bee.
"Tamam o zaman burada bildiğim çok güzel bir kafe var oraya gidelim"
"Olur" dedi. Çantasını ve ceketini aldığında beraber askeriyeden çıktık. Bahçede Yiğidonu gördüğümde bize bakarak gevşek gevşek sırıtıyordu. Ona belanı arama temalı bakışlarımı attığımda önüne dönmüşdü. Bu çocuğu şamar oğlanına çevirsemde seviyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karaca
ActionMiray Karaca Nam-ı diğer Karabatak. Karda yürür izini belli etmezdi.İsmi geçince düşmanın içine korku salan.Dağlarda herkesin korktuğu Karabatak. Ve Karabatağın hikayesi yeni time gelmesiyle başlar. Yeni kardeşler kazanır kendisine, aşkı bulur burad...