vingt-septième partie

536 43 7
                                    


"Senin için kendimi bir milyon kez bile mahvederim "

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Senin için kendimi bir milyon kez bile mahvederim "

﹌﹌﹌﹌﹌﹌﹌﹌﹌﹌﹌﹌﹌﹌﹌﹌﹌﹌

Yürekte tutması gereken bir öğüt verecek olsam o da ister yerler, ister nesneler, ister insanlar olsun, sevilen şeylerle geçirilen her saniyenin kıymetini bilmek gerektiği olurdu... Çünkü her şeyin bir son zamanı vardı. Ve her zaman bunun son kez olduğunu anlayamazdı insan.

Son kez güneşin doğuşunu gördüğü, son kez dondurmayı tattığı ve son kez bir gülü kokladığı an olacaktı herkesin. Her odaya son girişi, her evcil hayvanı son kez kucağına aldığı ve sevdiği birinin sesini son kez duyacağı zaman olacaktı. Bazen o anlarda olduğunu bilir ve bu anlardan her saniyesinden kaçmaya çalışır  ama çoğu zaman o an geçip gidene ve geri dönüp onu yeniden yaşamak için çok geç olana kadar bunu görmezden gelirdi insan.

O yüzden, o anlara sahip olduğu sürece onlara tutunmalı insan... onların içinde yaşamalı... onları her zaman sonuna kadar takdir etmeli ki böylece o da bir gün gittiğinde, o anları hafife aldığına asla pişman olma...

---

"...Yani ne Yeri'nin annesi ölmüş ne de en yakın arkadaşım diye beni tanıştırdığı kızla benim aramda bir şey olmuş. Birinci sınıflara bile kendisi haber vermiş videomu çeksinler diye noona. Lütfen artık aç şu kapıyı. İnan bana ve aç kapıyı. Yüzünü bir göreyim noona."

Jungkook'un ağlamalarının arasında boğuk çıkan sesi tüm apartman boşluğuna yayılıyordu. Lisa'nın üç saattir kendisine kapıyı açmayışı sinirlerine dokunsa da gururunu ayaklar altına alıp kapının yanına çömelmiş ağlamalar arasında belki de beşinci kere olanlar tekrar anlatıyordu. Merak ediyordu Lisa'sını. Onu neredeyse iki haftadır göremeyişi kanına dokunuyor, gözle görülecek şekilde canını yakıyordu.

"Git burdan Jungkook."

Kapının arkasından gelen sesi her ne kadar Jungkook'un içini ferahlatsa da duyduğu kelimeler yine başa döndüklerini fark ettirdi Jungkook'a. Tam altıncı kereye neler olduğunu anlatmaya başlayacaktı ki Lisa kelimelerinin devamını getirdi.

"En kötü anımda yanımda yoktun Jungkook. Hani hep yanımda olacaktın? Senin yüzünden kaza yapıp iki dizimi de kaybedecek noktaya gelmişken sen yoktun. Ama abin burdaydı. Ve gerektiğinde benimle birlikte ağladı, benim için ağladı. Ben senin için ağlarken o dizlerime kapandı, senin için yara olan o yaraları kabuk tutmuş dizlerime kapanıp benimle ağladı Jungkook. Sen nerdeydin?"

Sondaki sorusuyla sesi yükselen Lisa'nın içeride bir şeyleri fırtlattığını kapının öbür tarafından  duydu Jungkook. Lisa'nın sarf ettiği cümleleri anlaması zamanını aldı. Noona'sı kaza yapmıştı ve Jungkook onun için orada bile değildi. Kendine kızdı Jungkook. Haberi bile yoktu durumdan. Kapının yanına çöktüğü haldeyken ellerini yumruk haline getirip dizlerine vurmaya başladı.

Eğer noona'sına böyle acılar yaşattıysa, Lisa'nın o pürüzsüz cildiyle sarılı dizleri şimdi yaralarla sarılıysa hiçbir anlamı yoktu kendi dizlerinin böyle kalmasının. O kadar set vuruyordu ki iki eliyle aynı anda, tüm apartman Jungkook'un dizlerini kırmak istercesine çarpan ellerinin sesiyle çınlıyordu.

Lisa'nın içeride fırlattığı her neyse durmuştu Lisa. Sesi gelmiyordu artık. Ancak hem ellerinde hem de dizlerinde oluşan ağır sızı yetmedi Jungkook'a. Yerinden kalkıp geldiğinden beri aynı katta duran asansöre adımladı ve otomatik kapı açılır açılmaz sağ yumruğunu asansörün aynasına geçirdi Jungkook.

O kadar sert vurmuştu ki asansörde bulunun boy aynası boydan boya kırılmıştı. Jungkook elindeki kanamanın ne kadar derin olduğunu umursamadan önündeki aynanın kırılmamış kısmına tekrar yumruğunu geçirdi. Sinirlerine hakim olamıyordu artık. Kendinden nefret ediyordu. Parçalanan eli umurunda bile değildi. Derisine saplanıp her yumruğuyla daha da derine giren ayna parçaları bile kalbi kadar acıtmıyordu canını.

Ama kalbi sızlayan tek Jungkook değildi. Lisa kendisine vurduğunu duyduğu andan beri kapının hemen arkasında beklemeye başlamış Jungkook'un ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordu. Kendi çektiği acılar yetmezmiş gibi delikten gördüğü kadarıyla Jungkook'un çektiği acılarda kalbine saplanıyordu.

Zaten olanları ilk anlattığında anlamıştı Jungkook'un dürüst olduğunu. Sadece bu kadar basit bir olaya karşı kendi yaşadıkları fazla ağır gelmiş yüzünü Jungkook'a gösterecek ne gururu ne de yüzü kalmıştı. Şimdiyse kendi yüzünden ellerini param parça eden Jungkook'a katlanamıyordu.

Lisa'nın kalbi parçalanıyordu...

En sonunda aynaya çarpan yumruk seslerinin arasından Lisa'nın kapıyı açma sesi duyuldu. Sanki aynaya vurarak elinin içine eden Jungkook değilmişçesine ortamda ağlayan tek kişi Lisa'ydı. Kapıyı açttığı gibi çıplak ayaklarına girmesi muhtemel yeri kaplamış ayna parçalarını düşünmeden Jungkook'a koştu. 

Lisa, Jungkook'un daha fazla canı yansın istemiyordu. Jungkook'sa Lisa'nın kendisiyle yürümeye çalılştığı bu yolda ayaklarının acıyacağından korkuyordu.

﹌﹌﹌﹌﹌﹌﹌﹌﹌﹌﹌﹌﹌﹌﹌﹌﹌﹌

eee o zaman bu hikayeye de veda zamanı geldi mi?

noona, liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin