Bölüm 19 | Şans
Ateş'in arabasında her zamanki gibi yolcu koltuğunda oturmuş, sessizce şarkı dinliyordum. Bu kez eşlik etmiyordum çünkü fazla gergindim. Sadece bir ses olsun diye açmıştım. İkimiz de konuşmayarak ortamı fazlasıyla geriyorduk. Nereye gittiğimiz hakkında bir fikrim olmadığı gibi hâlâ Işık Kaya ismine yabancıydım. Bildiğim tek şey ikimizin de tam anlamıyla sakinleşmemiş olduğumuzdu. Onun beni aldattığını düşünmüyordum ancak o sözlerim Ateş'i rahatsız etmişti. Bunu söylemiyor olsa da fark etmiştim. Daha fazla uzatmak istemediğinden susuyordu. Bildiğim bir başka şey de Ateş'in heyecanlı olduğuydu. Nedenini anlayamıyordum.
Şarkının sonuna geldiğinde gözlerim elimde duran telefona kaydı. Telefonu açık bir şekilde benim elimde duruyordu. Şifresini biliyordum. Mesajlarını okumayacağıma emindi ancak yine de telefonunu rahatça bana veriyorsa benden gizlediği bir şey yok demekti bu. Onunla konuşmadığım için telefonunu istememiştim, kendisi cebinden çıkarıp bana uzatmış, biraz geç fark etmemle bacağımın üzerine bırakmıştı.
Başka şarkıya geçeceğim sırada açılan şarkıyla duraksadım. Şarkıyı değiştirmekten vazgeçtim.
Bırakma kendini, hadi gel yaslan bana. Yanımda değilsen, ne İstanbul ne Ankara. Dalgalara direndim, bilmem neye güvendim. Bir damla su dökmem, tüm dünya alev alsa da.
Kısa bir süre Ateş arabayı bir yere park ettiğinde dışarı baktım ancak görünürde ilgimi çeken bir yer olmadı. "Nereye geldik?" diye sorduğumda kemerini çıkararak bana doğru döndü.
Bilmem kime gücendin, hadi gel anlat bana. Değişmem gülüşünü tüm dünya benim olsa da. Her kimse seni üzüp üstüne ağlatırsa, bir damla su vermem çöllerde kavrulsa da.
"İçeri girdiğimizde soğuk olmanı istemiyorum. O yüzden sorunumuzu halledelim öyle girelim içeri."
"Benim bir sorunum yok," diye homurdandım. "Hoşlanmadığım şeylerin başında gelir kendimi bir erkeğin gücü altında hissetmek ve sen tam olarak bunu hissetmem gerekiyormuş gibi davrandın."
Yüzünü buruşturdu. "Öyle bir niyetim yok. Benim sorunum en başından söylememendi. Ve hoş bir durum olmasa da birçok erkek Furkan gibiler başta, bir kızın uyarısını vesaire umursamazlar. Kızdığın nokta bu ama gerçek de bu." Eli elimi yakaladığında geri çekmedim. "Sana güvenmiyor veya halledemezsin demiyorum. Ben veya bir başkası olmasa da halledersin her şeyi. Ama sevgilim, beni de anla. Bunu söyleseydin, gördüğüm an ona haddini bildirirdim, ağzını açmaya cesaret edemezdi."
"Korunmaya ihtiyacım yok."
"Ama ben seni korumak istiyorum. İhtiyacın olsun veya olmasın. Çünkü seni seviyorum ve birisinin seni üzmesini istemiyorum." Baş parmağı elimin üzerini okşamaya başladı. "Şu Işık konusuna gelecek olursak... Zaten biraz sonra kim olduğunu öğreneceksin. Ama bana dürüst ol. Gerçekten seni aldattığımı mı düşündün?"
"Hayır," dedim homurtuyla. "Bir işler çeviriyorsun, orası ayrı. Ama bunun aldatma olduğunu hissettirecek bir şey yapmadın. Adı mesela soyadıyla kayıtlı. Yanımda aradığında rahatsız olmuyorsun. Neyse işte. Anladın sen."
Gülümsedi. "Bir daha ne olursa olsun canını sıkan bunu bana söyle olur mu? Güçsüzlük olarak görme bunu ya da bir güç göstergesi. Sadece sevgilimin yanında olmak istiyorum, onu üzen hiçbir şeyi istemiyorum." Kendimi daha fazla tutmadım. Gülümsediğimde öfkem artık tamamen beni terk etmişti.
"Ama bana bazı konularda güvenmeyi öğren. Furkan beş gün sonra da konuşur, ben yine ona haddini bildiririm. Sadece bu konular sinirlerimi bozuyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ IŞIK KIRINTISI | KIRMIZI
Teen Fiction❝Beyazlıktan ibaretsin. Aşık olup kırılıyorsun, renklerin saçılıyor etrafa. Kalbinse kararıyor.❞ Zeynep Çalhan, tüm hayatını müziğe adayan bir üniversite öğrencisidir. Yalnız başına üniversite hayatını sürdürürken bir konsere gitmesiyle hayatı değiş...