8.Bölüm | Tavanı Süsleyen Anılar
"Size bir şey olmadı değil mi?"
Aslı bıkkın bir nefes vererek parmaklarını saçlarından geçirdi, ardından çekiştirerek nefesini tuttu. "Anlattık ya olanı. Bir şey olana benziyor mu?" Ateş ona ters bir bakış atarak bana döndüğünde sertçe nefesimi vererek başımı iki yana salladım. Birkaç adım gerileyerek Cihan'ın yanına oturduğunda gözleri gözlerimden bir an bile ayrılmamıştı.
Çığlığıma Aslı aşağı gelmiş, daha sonrasında polisi aramıştık. Polisten sonraysa Ateş'i aramıştık, kendisi Cihan'ın evinde olduğundan ikisi de buraya gelmişti. Dakikalardır aynı şeyleri sorup duruyorlardı ve gerçekten bıktırmışlardı.
"Sizin şoför neredeydi? Bu evde neden sizden başka kimse yok?"
Aslı Cihan'a ters bakış atarak, "Delirtecekler beni yeminle," diye sızlandı. "Herkes izinliydi. Biz de kız kıza vakit geçirelim dedik. Bu kadar. Niye uzatıyorsunuz? Yeterince korktuk zaten." Gerçekten de öyleydi. Bir şeyi birkaç kez daha anlatarak sadece korkuyu katlıyorduk. Bir an adamı öldürdüğümü sanmıştım ve bu hırsızın eve girmesinden daha korkunçtu. Güç bela kendime gelebilmiştim.
Parmaklarımın sıkıca kavradığı bardağı dudaklarıma yaklaştırarak sudan birkaç yudum daha aldım, bardağı önümdeki küçük masaya bıraktım. "Tamam, yeter bu kadar. Sabah olacak birazdan, uyuyun siz en iyisi. Yeterince korktunuz. Biz zaten buradayız." Aslı esneyerek başını salladığında yavaşça ayaklanmış, bana bakmıştı. Cihan da ayağa kalkmıştı ancak Ateş'le ben oturmaya devam etmiştik. Onun oturmaya devam edeceğini anlayarak ayağa kalktım. Onunla oturmama gerek yoktu.
Üçümüz birlikte yukarı çıktığımızda diğer ikisi sağ tarafa yönelmişti, bense tam aksi bir yöne giderek kaldığım odaya geçmiştim. Dakikalarca uzandığım yatakta dönüp durmuş, telefonumla oynayarak vaktimi öldürmüştüm ancak bir türlü uykum gelmemişti. Adamla göz göze geldiğim anı unutamıyordum. Böyle anlarda soğukkanlılığımı koruyabiliyordum ancak sonrasında etkisinden çıkmakta zorlanıyordum. Dört duvarın üzerime geldiğini hissederek ayağa kalktım ve pencereyi açarak hava almaya çalıştım. Rüzgâr anında saçlarımı uçuşturarak yüzümü kapatmıştı. Sadece saçlarımın izin verdiği kadarıyla da olsa bahçede gezinen Ateş'i görebilmiştim.
Yine uyuyamamış olmalıydı.
Bize bir şans verirsen kalbim bir notayı bir senfoniye çevirir ve dans eden ikimiz oluruz.
Ofladım. "Çık kafamın içerisinden," dedim ona bakmaya devam ederken. Dün gece de uyku uyumamı engellemişti dedikleriyle. Dengemle çok fena oynuyordu. Beni gerçekten etkiliyordu ancak bu beni o kadar çok korkutuyordu ki, ne yapacağımı bilemiyordum. Ona bir adım atamazdım, ona bir adım atmak zorunda bile değildim. Sonunun güzel olmayacağının farkındaydım, bu yüzden hiçbir şey yapamazdım. Belki dediği gibi her şeyi akışına bırakmak zorundaydım ama bu konuda bunu yapamazdım çünkü onun hayal kırıklığı olmasından korkuyordum.
Bana değil, kalbime.
Gözlerimi kapatmamla dün gece bana yaklaştığı anda hissettim kendimi. Bence bu deli gözlerinin büyülü bir etkisi var. Kalbim göğüs kafesimde hızla atmaya başladığındaysa bu sefer aklıma normalin aksine gittikçe yavaşlayan kalbi aklıma geldi. Ters çalışan kalbi. Elimi o an tekrar kalbinin üzerinde hissettim, kulaklarım sanki o an tekrar kalbinin müziğini dinledi. Zihnimde dolanan kelimeler hızlandı, yer değişerek birkaç cümle oluşturmaya başladılar. Geçtiğim her cümlede kelimeler biraz daha hızlandı.
![](https://img.wattpad.com/cover/344892276-288-k309181.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ IŞIK KIRINTISI | KIRMIZI
Fiksi Remaja❝Beyazlıktan ibaretsin. Aşık olup kırılıyorsun, renklerin saçılıyor etrafa. Kalbinse kararıyor.❞ Zeynep Çalhan, tüm hayatını müziğe adayan bir üniversite öğrencisidir. Yalnız başına üniversite hayatını sürdürürken bir konsere gitmesiyle hayatı değiş...