7. Güven

561 65 160
                                    

7.Bölüm | Güven

Gözlerim kafenin biraz uzağında park edilmiş arabasına kaydı, camın hemen arkasından yüzünü gördüğümde sesi kulaklarıma doldu. Bir adım atacaktım ve bir seçim yapacaktım. Ya onun yanına gidecek ve olma ihtimalimizi oluşturacaktım ya da arkama bakmadan giderek bizi sadece bir arkadaş olarak bırakacaktım. İstediğimin ne olduğunu bile bilmeden hareket ediyordum.

Belirsizlikten nefret ettiğim kadar kararsız kalmaktan da nefret ederdim. Şimdi her ikisini yaşıyordum çünkü içimde ne olduğunu bilmemek belirsizlikken yapmak üzere olduğum seçim kararsızlığımdı. Ona güvenmek isteyen bir tarafım vardı ancak diğer yanım diğerlerine olduğu gibi Ateş'e de güvenmeyi reddediyordu. En büyük sorun bana yürümeleri değildi aslında, sorun benim insanlara güvenmeyişimdi. Yürümeleri ikinci sırada geliyordu.

Kafam çok karışıktı. Kafamı karıştırması ondan etkilendiğimi mi gösteriyordu? Ondan daha çok yürüyen birileri olmuştu ancak hiçbirisi kalbime etki etmemiş, o deftere iki mısrayla düşmemişti. Belirsizliğim beni harekete geçirdi. Ona sırtımı dönerek evimin yoluna doğru bir adım attım. Attığım her adım da ayaklarım geri geri gidiyor, kalbim hızla çarpıyordu. Durdurmak içindi. Bir adım, iki adım, on adım. On birinci adım olmadı, tıpkı on birinci yaşımın olmaması gibi.

Ona doğru döndüm ve açtığım o mesafeleri geri kapatırken homurdanmaya başladım. "Aklımı sikeyim," dedim ağzımın içinde, yanımdan geçen adam bana kınarcasına bir bakış attığında duyduğunu anladım ancak umursamadım. Homurdanmaya devam ettim. "Kalbimi sikeyim. Seni de si..." Duraksadım. "Tövbe tövbe!"

Arabanın yanında durduğumda direkt kapıyı açarak binmiştim. Ona bakmadan çatık kaşlarla camdan dışarıyı izlerken gözlerini üzerimde hissediyordum. Birkaç saniyenin sonunda inadı bırakarak göz ucuyla ona baktım. Dirseğini kapıya yaslamış, parmaklarını sırıtmaktan o şekil kalacak olan dudaklarının etrafında gezdiriyordu.

"Ne?" dedim kafamı iki yana sallayarak.

"Dudak okuyabiliyorum," dedi eğlenircesine. Kaşlarım biraz daha çatıldı. Ne demek istediğini idrak edemediğim birkaç saniyede öyle kaldım ancak idrak ettiğimde dudaklarım şaşkınlıkla aralandı, ardından geri kapanarak tekrar aralandıklarında diyecek hiçbir şey bulamamıştım. Bu halim onu güldürdü. "Tamam, bugün seni utandırmayacağım."

Alayla gülerek, "Sence utangaç birine mi benziyorum?" diye sorduğumda cıkladı. "Fazla güzel birine benziyorsun."

"Fazla güzel biri," dedim dudaklarımı birbirine bastırarak. "Güzellik algını merak ediyorum. Bundan ötesi yok diyebileceğin bir güzelliği."

Arabayı çalıştırarak gaza bastığında rahat bir tavırla konuştu. "Aynaya bakman yeterli olur." Yutkundum. "Ama sen aynada çok farklı şeyler görüyorsundur." Bir kez daha yutkundum. "Bir gün benim gözlerimden görürsün. O zaman anlarsın."

"Ağzın iyi laf yapıyor," dediğimde gülümsedi. "Ama sen böyle yürüdükçe güven vermiyorsun hiç." Her defasında aynı cümleyi söyleme nedenim düşüncemi bilmesi ve buna göre davranmasıydı. "Ve buradayım diye seninle randevuya çıkmayacağım, Ateş." Kaşları çatıldı. "Sana gerçekten güvenmeye başladığımı hissettiğimde senden önce ben bu gerçekleşmeyen randevunun telafisi için teklif sunarım. Şimdi güvenmediğim seninle yapacağım bir randevu bende sadece pişmanlık bırakır."

"İstediğin buysa eğer tamam. Pişmanlık olmak istemem. Ama sadece merak ettiğim bir şey var. Günlerdir yanındayım," dedi. "Çok fazla inceliyorsun insanları, tepkilerini. Hakkımda şerefsiz ve yavşak dışı bir şeyler düşünmedin mi? Düşünmemiş olamazsın." Bunları düşünmemiştim. Sadece güven vermiyordu çünkü onu tam anlamıyla tanımıyordum.

BEYAZ IŞIK KIRINTISI | KIRMIZI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin