Bölüm 2: Adin.

82 9 9
                                    

Büyük bir malikanenin önünde durduğumuzda hiç beklemeden arabadan indim.
Malikanenin kapısını çaldığımda başka bir kadın kapıyı açtı;"Merhaba," dedim soğuk ve ürpertici ses tonuyla,
"Buyrun,kime bakmıştınız?"
"Naz Çeliker,Ölmüş Nihat Çeliker'in eşi." Tabiki,Naz Hanım'a söyleyip geliyorum,dedi ve içeri koştu. Naz Hanım geldiğinde yapay bi sevinçle "Hoşgeldin Nil! Seni o kadar özlemiştim ki!" Hıhı eminim çok özlemişsindir, kısık sesle mırıldandım. "Ee nasılsın? Neler ikram edeyim sana?"
"Hiç gerek yok,böyle iyiyim." dediğimde bozulmuş gözlerle bana baktı.
Neden bozulduğunu anlamamıştım. Ne yani herkesin evinde bir şeyler mi yemeliydim? "Ee,nasılsın? İşler nasıl gidiyor?" Bu kadın beni,holdingde çalışan müdür olarak biliyordu,tabiki eşini öldürdüğümüde bilmiyordu. "İyi gidiyor,siz nasılsınız?" İyiyim,dediğinde hiçte iyi görünmediğinin farkındaydım. "Naz, hizmetçilerini dışarı çıkartır mısın? Seninle baş başa konuşmak istiyorum." Şaşıran gözlerle bana baktı,asla evinde baş başa konuşmamıştık,ama şimdi canım öyle istiyordu. "Tabiki" dedi heyecanla,kadınları nazikçe kovdu. "Naz,bugün o adamın ölüm yıl dönümü değil mi?" Üzgün gözlerle başını salladı. Hemen söze girdi;"Sana neler yaşattı bilmiyorum kızım." Bana ilk defa kızım diyordu,şaşırmamıştım o şerefsizin karısından her şeyi beklerdim,vicdanımla oynamaya çalışacaktı ama unuttuğu bir şey vardı;Ben vicdanımı kaybedeli yıllar oluyordu.
"Onu çok seviyorum," dediğinde yüzümü buruşturdum.
"Kızım lütfen babana böyle davranma,bir yıl önce bugün katledildi,kim olduğu bilinmeyen bir kişi tarafından.Denize atılmış bir şekilde cesedini buldular.Kimin olduğunu hiç mi merak etmiyorsun?"
"O benim babam değil." dişlerimin arasından hırladığımda ne kadar sinirlendiğimin farkındaydı.
"Ve o şeref yoksununu kimin öldürdüğünü bırak merak etmek,umursamıyorum bile.Öldüren kişi eminim haklıdır." omuz silktim.
"Sana neler yaşattı? Annen neredeydi? Neden buna izin verdi?" peşpeşe sorular sıraladığında "Sana bunları anlatacağımı düşünüyorsan yanılıyorsun.Eminim benim hakkımdaki bilgileri bulmak için babamın yaptığı gibi bir defterin vardır." dediğimde artık oda sinirlenmeye başlamıştı.
"Sana yardım etmeye çalışıyorum,neden böyle yapıyor-" cümlesini tamamlamasına fırsat vermeden,
"Yardım falan istemiyorum! O şerefsizin eşisin sen! Seninle dertleşebileceğimizi düşündüysen harbi salakmışsın!" diye hırladım. Ağlamaya başladığında,kapı açıldı,içeriye 6 yaşında ya var ya yok bir kız çocuğu girdi.
Ve duymak istemediğim o kelime yavaş ve acılı bir ses tonuyla dudaklarından çıktı;"Anne." Bu çocuk kimdi?
Azda olsa Kardeşim olma ihtimali kalbimi sızlatırken bir cümle daha kalbimi yaktı,"Ablanı sana getireceğim demiştin," Elleriyle beni gösterdi.
"O bahsettiğin abla,bu abla mı?" Ve son cümlesi kalbimin acı içinde haykırmasına sebep oldu;"Bu abla,benim ablam mı?"

İnsanları gözümü dahi kırpmadan öldürebilirdim,ağlamaktan,ağlayan insanları görmekten nefret ederdim ama herkesin zaafları olduğu gibi benimde zaaflarım vardı;Çocuklar.

Babamın bana yaşattıklarını düşünmek kalbimin daha çok acı çekmesine sebep olduğunda,aynısını karşımda bana ablam diyen küçük kız çocuğunada yapma ihtimali canımı daha çok yaktı.
Naz ağlarken;"Evet"diye mırıldandı,"Bu abla senin ablan kızım."
Anlayamıyordum,bu sefer gerçekten anlayamıyordum. Ben bu düşüncelerle savaşırken o küçük kız çocuğu koşarak bana sarıldı ve ağlamaya başladı.
Naz,bir tarafta ağlıyordu,ağlamaktan nefret ederdim,fakat küçük bir kız çocuğu bana sarılarak ağlarken gözlerimin dolmasını engelleyemiyordum.
"Bana gelecek dediler,gelmedin artık gelmeyeceğine inanmaya başlamıştım ki geldin." dedi dolu gözlerle.
Çömeldiğim yerden ayağa kalktığımda saatin 23:40 olduğunu gördüm.
"Gitmem gerek,"diyerek kapıya yöneldiğimde arkamdan ağlamaklı ses tonuyla
"Yarın yine gel,lütfen." dedi kardeşim olduğunu savunan küçük kız.
Başımı yavaşça salladığımda kapıdan çıkıp gelmiş olan araba doğru yürüdüm. "İnşaata gidiyoruz."

15 dakika içinde inşaattaydık. Masa kurulmuştu,biralar vardı. İçeri girdiğimde Giray gelmemişti.Adamlarım selam verdiğinde bende onlara selam verdim,sandalyeye oturduğum anda Giray içeri girdi. Adamlarım arkama geçtiğinde Giray'ın adamlarıda arkasına geçti.
"Ee naber ufaklık?"sandalyeyi çekip oturdu. "Ufaklığın değilim." dediğimde güldü. "Aramızda 5 yaş var ufaklık." dedi üstüne basa basa.
"Umrumda mı? Aramızda 5 yaş olması senin ufaklığım olduğun anlamına gelmez Giray,"oldukça sakindim.
"Ufaklığım,hiç oluyor mu böyle? Pusat'ın seni takip ettiğini öğrenmişsin."
Evet,kestirip attım.
"Seni şaşırtmak ne güzel Giray.Sen ne için gelmiştin?"
"Sana iş getirdim,aslında ben getirmeyecektim Pusat getirecekti,ama abim hâla sana abayı yakmış durumda olduğu için beni gönderdi,gözlerini oymakla tehdit etmişsin senden beklemezdim ufaklık." göz kırptı.
"Geç abini,iş ne?"
"Aslında biz düşmanız değil mi? Ama sırf abimden dolayı ben sana iş getirdim.Yılların Katili,Adin. Biliyorsundur.Onunla çocuklara işkence çektiren adamı öldürmek için iş birliği yapacaksınız."
Göz devirdiğimde,"İş bu mu? Ben bunu kendimde öldürürüm ne gerek var?" "Hayır,öldüremezsin,Adinle iş birliği yapacaksın,bu işte bildiğini okumak yok. Yarın Adin'le tanışacaksınız saat sabah 10'da burada oluruz."
İşi kabul ettiğimi bile sormamıştı,demek ki Pusat böyle istiyordu,istediğini vermeyecektim.
"İşi kabul etmiyorum.Başka bir katil bulun." "İşi kabul etmek zorundasın,Adin'le hiç kimse çalışmak istemiyor,o yüzden kapa çeneni ufaklık ve otur."
"Hayır Giray,ben senin ufaklığın değilim ve işide kabul etmiyorum."
Sinirle bana döndüğünde;Hayır ufaklık işi kabul ediyorsun, anladın mı beni?"
"Kabul etmezsem ne yapacaksın? Söylesene!" Hırladığımda artık oda hırlıyordu,gözlerinden ateş çıkıyordu;"Saat sabah 10'da tam burada olacağız.Başka çaren yok ufaklık."adamlarınıda alıp çıktı.
"Kemal!" diye bağırdığımda şoför Kemal önümde durdu,"Eve gidiyoruz."
Hızlıca merdivenlerden inip arabaya bindim. Eve geldiğimde bilgisayarımla Adin'i araştırmaya başladım,Adını duymuştum,biraz bilgi sahibi olsak fena olmazdı.
Telefonumu alıp Müge'yi aradım, "Müge, katil olan Adin hakkında tüm bilgileri bana gönder." Adin'in bütün bilgileri bir anda telefonuma yağdığında sevinmiştim.
Fotoğrafıda vardı. Yüzümü buruşturdum, bununla mı iş birliği yapacaktım?
24 yaşındaydı,bekardı,kaç kişi öldürdüğü belli değildi. Saat 2'yi geçmeye başladığında sabah 9'da kalkacağım aklıma geldi ve yatağa uzandım. Yarın Adin'le tanışacaktım,hiç istemesemde.

Merhaba,bölümü beğendiniz mi? Beğendiyseniz yorum ve oy atmayı unutmayın!
Hoşçakalın,kitaplarla kalın.🤍

Karanlığın GüneşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin