Bazı umutlar kaybedilmeyecek kadar değerli,
Vazgeçilmeyecek kadar çok acının içinden çıkıp geldi.
Bunca zaman direnişimizin ve dahi direnemeyişimizin kalesi,
Kenara bırakılmayacak kadar kıymetli.
Her bir resmin altın çerçevesinde saklı,
O derin hatıralar ve de acı dolu yaşanmışlıklar.
Kimisi kiraz ağaçlarının arkasında,
Kimisi de gümüş rengi şimşeklerin arkasındaki fotoğraflarda.
"Git" dedikten sonra "Gitme" diyen minik serçenin çaresizliğiyle,
Oturmaktır içinde hala yeşermekte olan ümidiyle.
Dikensiz bir gül gibiyken bile,
Sevgililere verilen papatyalar gibi hissetmektir belki de.
Ölümün arkasında yatanın ne olduğunu bilmeden,
Kaç tane tuzak, kaç tane engel kaldığını düşünmeden ilerlemektir.
Umut...
Yorulduğun anlarda bile arkandan iten görünmez bir ruhtur sadece.
Kimdir, nedir bilinmez belki de ama,
Yorgunluğun ve bitmişliğin yeşeren meyvesidir umut.