Giriş - Kara Büyü

347 100 987
                                    

Eveeeeet, pamuk eller klavyelere! Başlıyoruz! 🤩 

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Eveeeeet, pamuk eller klavyelere! Başlıyoruz! 🤩 

Yıldızımız bol, dedikodumuz demli olsun. flamingolar keyifli okumalar diler! 🙃

🍁

Gecenin sessizliği içinde gümbürdeyen gök, adamın adımlarını hızlandırmasına neden oldu. Üzerindeki kalın pelerinin başlığını başına iyice yerleştirip tek tük düşen damlalardan korunmaya çalıştı. Heyecan ve korku aynı anda kalbinden çıkıp göğsünü demir bir yumruk gibi sıkıyordu. Yıllarca büyük bir sabırla beklediği şey, bu gece gerçekleşecekti. 

Geniş arazinin içinde kilometrelerce uzanan mezarlıkta sessizce yürümeye devam etti. Yıllar içinde her dönemecini, taşını, ağacını zihnine kazıdığı bu yerin onu hâlâ ürkütüyor olabilmesi garipti. Babası yanında olsa, ona bunun insanca yani aşağılık bir korku olduğunu söylerdi. Büyücüler böyle korkulara kapılmazdı. Büyücüler insanlar gibi değildi. Onlar farklıydı, ayrıcalıklı... 

Art arda dizilmiş büyücü mezarlarının olduğu ağaçlık yola girdiğinde içindeki korku büyümeye başladı. Mermer odacıkların kapılarındaki tılsımlar, zaten güçlükle aldığı nefesini daraltıyordu. Aslında tılsımları kaldırmak en kolayı olacaktı. Tılsımlar, yalnızca ruhların kapatıldıkları yerden dışarı çıkmalarını önlüyordu. Asıl zor olan Kraliçe'nin ruhunu, buza çevrilip toprağın altına gömülen bedenine geri döndürmek olacaktı. Devasa anıt mezarın önündeki Arbor heykeline çekinerek baktı. Birleştirdiği avuçları içinde, kökleri yerlere kadar uzanan bir ağaç figürü tutuyordu. Daha önce defalarca gördüğü bu heykele hiçbir zaman hak ettiği saygıyı gösterememişti.  Çünkü o zamanlar bilmiyordu. O zamanlar, yüzyıllar boyunca onlardan gizlenen büyük sırrın varlığından bile haberdar değildi.

Hızlanan yağmur damlaları beyaz mermerin üzerinden usulca akarken Kraliçe'nin neye benzediğini hayal etmeye çalıştı. Bakışları bu Arbor heykeli gibi sert miydi? Belki birkaç uzvu eksikti. Sonuçta krallığı için kahramanca savaşırken savaş meydanında ölmüştü Kraliçe Nympha. 

O da ailesi ile birlikte kraliyet mezarlığına konulmuş olmalıydı ama 250 yıl önceki Kanlı Ay Savaşı'nda ölen herkesin, istisnasız herkesin, bedeni bu mezarlığa getirilmişti. Büyücüler, Arborlu insanlar, Arekli insanlar, savaşçı Bellumlar... Kraliçe Nympha'ya ayrıcalık tanınmamıştı. Belki o zamanın kâhinleri ona daha görkemli bir anıt mezar yaparak kendilerince onu onurlandırmak istemişlerdi. Yağmur hızını arttırmaya başlayınca pelerinin başlığını düzeltti. İçindeki huzursuzluk giderek artıyordu. Biraz sonra yapacağı kara büyüyle kâinattaki dengelere meydan okuyacaktı. Muhtemelen bu yağmur, doğanın ona kibarca yapma deme şekliydi.

"Erkencisin."

Yağmurun sesinden, arkasından yaklaşan adım seslerini duymamıştı. İki kadın ve iki adam, o hiç fark etmeden, dibine kadar girmişlerdi.

NEPHELE - BAŞKALDIRIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin